Zaman Gazatesi Otomotiv Editörü Serkan Şahin Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Otomobil, Türk’e lüks, Avrupalı’ya ihtiyaç!

Bir işçi ortalama 2 bin lira maaş alıyor. İstanbul’da yaşıyorsa bir ailesi olamaz. Orta karar bir şehirde yaşıyorsa ve yeterince tutumluysa ayda 300 lira tasarruf eder. Bununla araba almak isterse anahtar teslim fiyatı 40 bin lira olan bir araç için 10 yıl 1 ay 10 gün çalışması gerekir. Bu işçi Avrupa’da yaşıyorsa 2 bin Euro maaş alır. Aylık 300 Euro bir kenara atsa bu aracın dengi Avrupa’da 12 Euro civarında olduğundan 3 yıl 4 ay çalışması yeterli olur. Premium otomobillerde bu makas daha da açılır. Bu basit hesap, Türk tüketicisi ile Avrupalı tüketicinin otomobile bakış açısını belirliyor.

Türk tüketicisi için otomobil bir ihtiyacı karşılamaz, bir statüyü gösterir. Bu yüzden Türkiye pazarı oto markaları için kâr elde ettikleri pazardır; Avrupa gibi sahip olmak istedikleri rekabet pazarı değildir. Bu durum müşteriye indirim olarak yansır. Avrupa’da herhangi bir markanın bayisinden içeri adım atar atmaz yüzde 5 indirimi kaparsınız. Birazda tok alıcıyı oynadınız mı bu oran yüzde 20’leri bulur. Türkiye’de bir otomobil bayisinde gözlerinize kan oturana kadar ağlayarak pazarlık yapsanız dahi yüzde 3-5 ancak indirim alırsınız. Lafı kıymetli birini tanıyorsanız 1-2 puanda oradan kaparsınız. Yüzde 1 demeyin, bu bir işçinin 40 günlük tasarrufu eder.

“893 bin adetlik satış, tarihin en yüksek ikinci rakamıydı”

Bir otomobilin fiyatını çalışma saatiyle ölçmek işin magazin tarafı. Talep arzdan fazla olursa fiyatı satıcı belirler. İşte Türk otomotiv pazarında hep satıcıların hâkimiyeti var. Mevcut göstergeler yerel pazarın 1 milyonun üzerine çıkabileceğini gösteriyor. Ancak satışlar ne zaman hızlansa ekonomi yönetiminin satışları azaltıcı önlemleri gündeme geliyor. Bu yılki 893 bin adetlik satış, tarihin en yüksek ikinci rakamıydı. Bütün şartlar aynı kalsa muhtemelen bu yıl rekor kırılacaktı. Yılın ikinci 6 ayında artışından doğan fark, üreticiyi düşündürüyordu. Daha sonra BDDK’nın taşıt kredilerine getirdiği sınırlandırma geldi, 1 Şubat’tan itibaren yürürlüğe giriyor. Daha bunun satışlara yansıması görülmeden yeni yılda herkesin sürpriz olarak karşıladığı ÖTV zammı yapıldı. Sektör otomobil satışlarının 600 bini geçmesi durumunda vergi artışı olacağını konuşuyordu. Fakat kur artışı ve kredi düzenlemesi ile hükümetin vergi artışına ihtiyatlı yaklaşacağı kanaati oluşmuş olmalı ki 650 bini geçen satışlardan sonra bile vergi artışı şaşırtıcı kabul edildi.

“Türk tüketicisi, otomobili artık bir ihtiyaç olarak görebilse!”

Türkiye bu yıl satışlarını yüzde 9,7 oranında artırmasına rağmen toplam araç pazarında Avrupa’nın en büyük altıncısı konumunda. Bir üzerindeki İtalya’da Pazar, 2013’de yüzde 7,3 daralmasına rağmen 1 milyon 408 bin seviyesinde. Rusya, İngiltere ve Fransa’da 2 milyonun Almanya’da ise 3 milyonun üzerinde. Bu ülkelerin hayli gerisindeyiz. İç pazar büyüklüğümüz bunlarla denk hale gelmeden fiyatlarımızda denk olmaz. Türkiye hiçbir zaman arzu edilen değil, her zaman idare edilen pazar olarak kalır.

Elbette cari açığı yüzünden ‘kırılgan’ olarak adlandırılan bir ülkede hükümetin kurdaki dalgalanmaya rağmen ilave tedbirler almasının makul mazereti var. Ancak tedbirler refah algısını öteliyor. Cari açık ekseriyetle bir sektör üzerinden değil ekonominin tamamına yayarak kapatılabilse, Türk tüketicisi de otomobili artık bir ihtiyaç olarak görebilse!

Zaman Gazetesi Otomotiv Editörü Serkan Şahin


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next