TÜİK Başkanı Birol Aydemir Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

“Sağlıklı işleyen bir istatistik sistemi olmadan güvenli bir gelecekten söz etmek mümkün değil”

İstatistikler, ihtiyaçların tespit edilmesine, hedefler belirlemeye ve ilerlemenin gözlemlenmesine yardımcı olan ve artık hayatımıza yerleşmiş temel bilgileri oluşturuyor. Tarihi 1389'a dayanan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), günümüze kadar önemli süreçlerden geçerek, ülkenin karar süreçlerinde etkin rol oynayan bir kurum haline geldi. Çok geniş bir yelpazede ürün ve hizmetler sunduklarını söyleyen TÜİK Başkanı Birol Aydemir, TÜİK'in yapısını ve otomotiv sektörüne yönelik yaptıkları çalışmaları anlattı.

Sizce istatistiki bilgilerin ülkelerin gelişim ve büyüme sürecine nasıl bir katkısı var?

Günümüzde küreselleşme, ekonomik, politik, teknolojik ve entelektüel alanlarda kapsamlı bir dönüşümü içeren süreç olarak ifade ediliyor. Küreselleşme hareketinde ekonomik, kültürel ve politik alanlarda çok sayıda faktör eş zamanlı olarak gerçekleşiyor. Önceleri sanayi toplumu olarak ifade edilen uluslararası ekonomik gelişmeler, artık bilgi gücüne dayalı çalışmalarla toplumlara yeni vizyonlar açıyor. Kullanıcı ihtiyaçları da bu paralelde artıyor ve farklılaşıyor. Karar alma sürecinde kaliteli, güncel, güvenilir istatistiklere ihtiyaç her geçen gün artıyor. Bir ülkenin gelişmesine yönelik doğru politikaların belirlenmesi için en önemli unsurlardan biri, doğru ve zamanlı bilgiye sahip olmak. Bilimsel metotlarla elde edilmiş güvenilir istatistikler olmaksızın doğru kararlar alınması, kısa veya uzun vadeli planlar yapılması düşünülemez. Son yıllarda yaşanan küresel ekonomik krizler, kamu karar alma süreçlerinde daha güncel, güvenilir ve doğru bilgiye ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Bu çerçevede, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) gibi ulusal istatistik ofislerinin uluslararası norm ve standartlara uygun olarak ürettikleri istatistiklerin önemi açıkça anlaşılabilir. Makroekonomiden eğitime, nüfustan kültüre ve sağlığa kadar birçok alanda ürettikleri verilerle kamuoyunun bilgilendirilmesinde en güvenilir kaynak olan istatistik kurumları, aynı zamanda toplumların demokrasi dokusunu da güçlendiriyor.

Türkiye'de istatistik çalışmalarının gelişiminden bahsedebilir misiniz?

İstatistikler, ihtiyaçların tespit edilmesine, hedefler belirlemeye ve ilerlemenin gözlemlenmesine yardımcı olan ve artık hayatımıza yerleşmiş temel bilgilerdir. Kayıt sistemleri ve istatistik ülkemiz tarihinde önemli bir yer tutuyor. Yüzyıllar boyu geniş bir coğrafyayı yöneten Osmanlı İmparatorluğu'nun, kayıt tutmaya ve saymaya önem verdiği biliniyor. Kayıt sistemleri özellikle nüfus ve ziraat alanlarında oluşturulmuş ve bu kapsamda “Nüfus ve Arazi Tahrir Defterleri” çok değerli bilgiler veriyor. Bağdat, Halep, Yemen, Beyrut, Kosova'nın kazalarında, köylerindeki hane sayısı, ekilen arazi ve ürünler, elde edilen gelirler gibi bilgileri bu defterlerden öğreniyoruz. 15-17. yüzyıllara ait nüfus verileri öncelikle fethedilen topraklarda yaptırılan sayımlara dayanıyor. Bu sayım ve yazımlar esas olarak vergi toplama ve askere alma amaçlarıyla toplanıyordu. Bu yaklaşım, toplanan verilerin kapsamını kaçınılmaz şekilde etkiledi. Diğer taraftan siyasi kaygılar da bu istatistikleri etkileyebiliyor. Tanzimat dönemi ve sonrasında nüfus sayımlarına daha modern bakış açısı yerleştirilmeye başlandı. İlk genel nüfus sayımının yapılmasına 1831 ve 1844'te başlanmış ancak ikisi de tamamlanamamış. En önemli nüfus sayımları 1885 ve 1907'de yapılmış olanlardır. Modern istatistik yöntemlerinin ilk uygulamaları nüfus alanında görüldü, istatistiğin niteliği zamanla değişti, bilimsel metotlara dayandırıldı.

TÜİK nasıl kuruldu?

Ülkemizde Cumhuriyet döneminin ilk başlangıç yılları, toplumun refahını sağlamak amacıyla atılımların yapıldığı yıllar. Ancak bu dönemde toplumun yapısı, ihtiyaçları ve beklentilerine ilişkin bilgi yok denecek kadar azdı veya sağlıksızdı. Ülkemizde ileriye dönük yapılacak işlerin planlanması için, bilimsel istatistik yöntemlerine dayalı nüfus, ekonomi, ziraat gibi temel konularda sağlam bilgilere ihtiyaç duyuldu. Cumhuriyet döneminin ilk nüfus sayımı 28 Ekim 1927'de yapıldı. Bu tarihten yaklaşık bir yıl önce de 25 Nisan 1926'da düzenli ve nitelikli veri ihtiyacını karşılamak üzere Merkezi İstatistik Dairesi kuruldu. TÜİK, 1926'dan beri ürettiği istatistiklerin uluslararası normlara uygunluğu konusuna özel bir önem veriyor. Özellikle son 50 yılda Birleşmiş Milletler, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) gibi ülkemizin de üyesi bulunduğu uluslararası kuruluşların yıllardır süregelen istatistik yöntem ve standartlarında geliştirmiş olduğu normlar, yakından takip edilerek ülkemizdeki çalışmalara uyarlandı. Ayrıca TÜİK, ülkemizin AB üyeliğine adaylığının 1999'da resmen açıklanmasıyla AB İstatistik Sistemi'ne uyumu, önemli hedeflerinden biri olarak kabul etti ve bu hedef doğrultusunda önemli çalışmalara imza attı. AB istatistik sitemine uyum ile birlikte TÜİK ve bütün Türk İstatistik Sistemi tepeden tırnağa yenilendi. Bugün istatistik üretiminde uluslararası mesleki ve ahlaki kurallar ülkemizde de geçerli.

İstatistiklerin güvenilirliği nasıl sağlanıyor?

Türkiye İstatistik Kanunu, Türk İstatistik Sistemi için getirmiş olduğu önemli düzenlemelere ilave olarak, ulusal düzeyde resmi istatistikler konusunda temel kalite ilkelerini de içeren Resmi İstatistik Programı'nın (RİP) hazırlanmasını ve istatistik üretiminin bu program çerçevesinde yapılmasını hükme bağladı. RİP tüm sistemin temel koordinasyon aracı olarak işlev görüyor ve başarıyla uygulanıyor. Gelişme olgusu, ülke genelinde toplumsal, siyasal, kültürel ve benzeri alanlardaki değişimleri kapsayan çok boyutlu bir öze sahip. Sosyo-ekonomik gelişmeyi ölçmek ve buna ilişkin kararlar alabilmek için demografi, istihdam, eğitim, sağlık, tarım, inşaat, sanayi, enerji gibi bir çok konuda sağlam temellere dayanan istatistiki bilgiye ihtiyaç var. Yeni devlet anlayışında hizmetlerin sunulabilmesi için bilginin, öncelikle hizmet sunmakla görevli kamu kuruluşları arasında güvenli, doğru ve maliyet etkin olarak derlenmesi, işlenmesi ve süratle dağıtılması gerekiyor. Bu nedenle kamu kurumları arasında veri-bilgi akışının ve entegrasyonun sağlanması, e-devlete giden yolda çok önemli bir adım. Sağlıklı işleyen bir istatistik sistemi olmadan güvenli bir gelecekten söz etmek mümkün değildir. Bu yönüyle, TÜİK'in yaptığı görev, özellikle içinde bulunduğumuz bilgi çağında daha da değer kazanıyor. Bu noktada üstlendiğimiz sorumluluğun farkında olarak istatistik sistemindeki tüm verilerin karşılaştırılabilirliğini, tutarlılığını ve entegrasyonunu sağlamak temel hedefimiz.

TÜİK istatistiklerinden en çok kimler yararlanıyor? En çok hangi tür istatistikler talep ediliyor?

İstatistik, her insanın ya da kurum/kuruluşun hayatının önemli bir parçası olmuş durumda. Kuruma gelen bilgi taleplerinin artmasından bilgi ile karar verme alışkanlığımızın olumlu yönde ilerlediği anlaşılıyor. 2012 sonuçlarına bakıldığında, web sayfamızın ziyaretçi sayısı 5 milyonu (5.108.523), görüntülenen sayfa sayısı da 25 milyonu (25.412.500) aştı. Haber bültenlerimiz açıklandığında üye kullanıcıların e-posta adreslerine söz konusu haber bülteni metni ya da linki gönderiliyor. Web sayfamızın şu anda 50 binden fazla üyesi bulunuyor. Ayrıca, 2012 yılı içerisinde kurumumuzun merkez teşkilatına 6 bin 631, bölge müdürlüklerimize ise toplam 7 bin 415 bilgi talebinde bulunuldu. 2012 analizlerine göre nüfus (yüzde 20,3), dış ticaret (yüzde 14,7) ve fiyat (yüzde 12,3) en çok talep edilen istatistiklerimiz arasında yer alıyor. Bu konu başlıklarını tarım, işgücü, ulaştırma, imalat sanayi, milli gelir, demografi ve gelir dağılımı konuları izliyor. İstatistiklerimizi kullanan kullanıcı gruplarına baktığımızda ise, bireysel kullanıcılar (yüzde 48,5), kamu kurum ve kuruluşları (yüzde 20,4), özel kurum ve kuruluşlar (yüzde 13,9) ve üniversiteleri (yüzde 6,3) ilk sıralarda görüyoruz. Web sayfamızın dışında sosyal medyadaki hesaplarımız ile de kullanıcılarımızla iletişimde olmaya çalışıyoruz. Twitter hesabımızdaki takipçi sayımız 12 bini (12.326) geçmişken Facebook'taki sayfamızın beğeni sayısı da 6 bini (6.014) aşmış durumda.

İstatistik konularınızın içinde “Ulaştırma” da yer alıyor. Otomotiv sektörü, TÜİK çalışmaları içinde nasıl bir öneme sahip?

Türkiye İstatistik Kurumu'nda ulaştırma sektörüne ilişkin üretilen istatistikler (karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu) RİP kapsamında, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile işbirliği içerisinde derleniyor. Motorlu Kara Taşıtları'na ilişkin veriler 1933'ten itibaren derleniyor. Veriler 1933- 2004 arasında kağıt ortamında, 2004'ten itibaren ise Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) ile kurumumuz arasında yapılan protokol gereğince EGM'den elektronik ortamda derleniyor.

Kurumuz tarafından motorlu kara taşıtlarına ilişkin üretilen temel istatistikler;

Ø Taşıtın tescil edildiği yerleşim yeri (il ve ilçe düzeyinde)

Ø Yeni kayıt,

Ø Devir,

Ø Trafikten çekme ve hurda,

Ø Taşıtın cinsi (otomobil, minibüs, kamyon, traktör vb.),

Ø Markası (Renault, Fiat, Peugeot, Citroen, Man vb.),

Ø Modeli,

Ø Tipi (Renault-Megane 1.6, Mercedes- e200 vb.),

Ø Taşıtın kullandığı yakıt türü (benzin, dizel, lpg),

Ø Kullanım şekli (özel, ticari, resmi),

Ø Motor silindir hacmi,

istatistikleridir.

Ayrıca otomotiv sektörü, TÜİK çalışmaları içinde hem imalat sanayi ile ilgili istatistiklerde hem de ticaret sektörüne ilişkin istatistiklerde de önemli bir yer tutuyor. TÜİK'in bu sektörlere ilişkin istatistikleri aylık, dönemlik ve yıllık periyotlarda üretiliyor. Bu istatistiklerde;

Ø Sektördeki girişim sayısı,

Ø Ücretli çalışanların sayısı

Ø Personel maliyeti

Ø Ciro

Ø Üretim değeri

Ø Katma değer

Ø Toplam Ar-Ge harcaması

Ø Ar-Ge personeli sayısı

Ø Üretilen ürünlerin üretim ve satış miktarları ile

Ø Üretilen ürünlerin üretim ve satış değerleri gibi bilgiler derleniyor.

Tüm ulaştırma modlarına (karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu) ve otomotiv sektörüne ilişkin özet istatistikler internet sayfamızdan kamuoyuna sunuluyor. Aylık olarak yayınlanan Motorlu Kara Taşıtları Haber Bültenin 59'u yerli, 2'si yabancı olmak üzere toplam 61 abonesi bulunuyor. Aboneler Türkiye'de otomotiv sektöründe pazar payı yüksek olan (Renault, Tofaş, Ford, Peugeot, Toyota, Hyundai, Honda, Nissan, Opel, Türk Traktör, Man, Massey Ferguson, Mondial, vb.) firmalarından oluşuyor. Ulaştırma istatistiklerine ait veriler;

· “Motorlu Kara Taşıtları Haber Bülteni” ile aylık olarak,

· “Motorlu Kara Taşıtları İstatistikleri” adlı yayın ile yıllık olarak,

· “Trafik Kaza İstatistikleri (Karayolu)” adlı yayın ile yıllık olarak,

kullanıcılara sunuluyor.

KUTU

İstatistiklerle otomotivin 10 yılı

TÜİK Başkanı Birol Aydemir, otomotiv sektörünün Türk ekonomisindeki yeriyle ilgili son 10 yılın istatistiklerini paylaştı.

Dış Ticaret göstergeleri

Türkiye'nin Otomotiv Sektörü İhracatı, 2002-2012

Türkiye'nin toplam ihracatına paralel olarak otomotiv sektörü ihracatı da arttı. Sektörün ihracatı 2002'de 3,2 milyar dolar ile toplam ihracat içinde yüzde 8,8 paya sahip iken, 2012'de sektörün payı 14,7 milyar dolar ile yüzde 9,6'ya ulaştı. 2002-2012 dönemini kapsayan son 10 yıllık dönemde otomotiv sektörünün toplam artış oranı toplam ihracatın üzerinde seyretti, toplam ihracat yüzde 322,8 artarken otomotiv sektörü ihracatı yüzde 361,2 artış gösterdi. Kriz yıllarındaki (2009) ihracat azalış eğilimi, otomotiv sektöründe de görülüyor. 2012'de toplam ihracat “parasal olmayan altın” ihracatının olağanüstü artışı nedeniyle yüzde 13 arttı. Ancak, otomotiv sektörü ihracatında yüzde 5, 1 azalma tespit edildi.

2013'ün ilk dokuz ayında sektör ihracatı geçen yılın ilk dokuz ayına göre yüzde 13,5 artış gösterdi, aynı dönemde toplam ihracat içinde sektörün payı yüzde 9,5'ten yüzde 10,8'e çıktı.

Türkiye'nin Otomotiv Sektörü İthalatı, 2002-2012

Son 10 yılda otomotiv sektörünün ithalatında da yüzde 517'lik bir artış gözlendi. 2002'de 2,3 milyar dolar olan sektör ithalatı, 2012'de 14,2 milyar dolara ulaştı, sektörün toplam ithalat içindeki payı da artış göstererek yüzde 4,5'ten yüzde 6'ya çıktı. Ancak 2003 ve 2004'te sektörün ithalatında gözlenen yüksek artış oranları 2005'ten itibaren düşüş eğilimi gösterdi, 2009'da ise ekonomik krize bağlı olarak sektörün ithalatında bir önceki yıla göre (- yüzde 29,2) azalma gerçekleşti. 2012'de otomotiv ithalatındaki düşüş hızının toplam ithalata oranla oldukça yüksek olduğu gözlemlendi.

2013 yılı ilk dokuz ayında sektör geçen yılın dokuz ayına göre yüzde 19,2 artış gösterdi. Aynı dönemde toplam ithalat içindeki payı da yüzde 5,7'den yüzde 6,4'e ulaştı. Türkiye'nin dış ticaretinde otomotiv ürünlerinin aksam parçaları da önemli yer tutuyor. “Motorlu taşıtların aksam ve parçaları ile şase ve karoserleri” ihracatının değeri 2002'de 710 milyon dolarken, 2012'de yüzde 398,5'lik artışla 3 bin 541 milyon dolara ulaştı. Söz konusu ürünlerin ithalatı 2002'de 1.035 milyon dolar iken 2012'de yüzde 336'lık artışla 4 bin 512 milyon dolara çıktı.

Sanayi göstergeleri

Ar-Ge göstergeleri

Ulaştırma göstergeleri

Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri sonuçlarına göre Türkiye'de 2011'de 2 milyon 591 bin 082 girişim faaliyet gösterdi. Bu girişimlerden 333 bin 288'i imalat sanayinde faaliyette bulundu. Otomotiv imalatının tanımlandığı “Motorlu Kara Taşıtı, Treyler (Römork) Ve Yarı Treyler (Yarı Römork) İmalatı” sektöründe ise toplam 3 bin 804 girişim faaliyet gösterdi.

Yabancı kontrollü girişim istatistikleri 2011 sonuçlarına göre “Motorlu Kara Taşıtı, Treyler (Römork) Ve Yarı Treyler (Yarı Römork) İmalatı” sektörünün yüzde 43.8'i yabancı kontrolü altındadır. İstihdama baktığımızda ise “Motorlu Kara Taşıtı, Treyler (Römork) Ve Yarı Treyler (Yarı Römork) İmalatı” sektöründe 147 bin 369 kişi ücretli olarak çalıştı.

Ar-Ge anketi sonuçlarına göre ise Türkiye'de Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge Harcaması 2012'de 13 bin 062 milyon TL olarak hesaplandı. Bu harcamanın yüzde 6'sı (788,7 milyon TL) otomotiv sektörü tarafından yapıldı. Otomotiv sektörü Ar-Ge harcamasının ticari kesim Ar-Ge harcaması içerisindeki oranı yüzde 13,7 olarak gerçekleşti. Tam Zaman Eşdeğeri (TZE) cinsinden 2012'de toplam 105 bin 122 kişi Ar-Ge personeli olarak çalıştı. Otomotiv sektöründe ise TZE cinsinden 5 bin 896 kişi istihdam edildi. Buna göre, 2012'de toplam TZE Ar-Ge personelinin yüzde 5,6'sı, ticari sektör TZE Ar-Ge personelinin ise yüzde 11,3'ü otomotiv sektöründe istihdam edildi.

Türkiye'de 2001'de toplam motorlu kara taşıtı sayısı 8 milyon 521 bin 956 iken bu rakam 2013 Eylül ayında yüzde 108 artarak 17 milyon 734 bin 673 oldu. Aynı yıllar arasında otomobil sayısı yüzde 101, minibüs sayısı yüzde 72, otobüs sayısı yüzde 96, kamyonet sayısı yüzde 249, kamyon sayısı yüzde 34,5, motosiklet sayısı yüzde 163, özel amaçlı taşıt sayısı yüzde 57 ve traktör sayısı yüzde 31 arttı.

Yıllara Göre Motorlu Kara Taşıtları Sayısı, 2001-2013

Yıl

Toplam

Otomobil

Minibüs

Otobüs

Kamyonet

Kamyon(2)

Motosiklet

Özel amaçlı

Traktör

2001

8.521.956

4.534.803

239.381

119.306

833.175

562.063

1.031.221

22.939

1.179.068

2002

8.655.170

4.600.140

241.700

120.097

875.381

567.152

1.046.907

23.666

1.180.127

2003

8.903.843

4.700.343

245.394

123.500

973.457

579.010

1.073.415

24.468

1.184.256

2004

10.236.357

5.400.440

318.954

152.712

1.259.867

647.420

1.218.677

28.004

1.210.283

2005

11.145.826

5.772.745

338.539

163.390

1.475.057

676.929

1.441.066

30.333

1.247.767

2006

12.227.393

6.140.992

357.523

175.949

1.695.624

709.535

1.822.831

34.260

1.290.679

2007

13.022.945

6.472.156

372.601

189.128

1.890.459

729.202

2.003.492

38.573

1.327.334

2008

13.765.395

6.796.629

383.548

199.934

2.066.007

744.217

2.181.383

35.100

1.358.577

2009

14.316.700

7.093.964

384.053

201.033

2.204.951

727.302

2.303.261

34.104

1.368.032

2010

15.095.603

7.544.871

386.973

208.510

2.399.038

726.359

2.389.488

35.492

1.404.872

2011

16.089.528

8.113.111

389.435

219.906

2.611.104

728.458

2.527.190

34.116

1.466.208

2012

17.033.413

8.648.875

396.119

235.949

2.794.606

751.650

2.657.722

33.071

1.515.421

2013(1)

17.734.673

9.125.545

411.664

233.749

2.907.957

756.226

2.714.993

35.935

1.548.604

TÜİK, Motorlu Kara Taşıtları, Eylül2013

(1) Veriler Eylül ayı sonu itibarıyladır.

(2) Ağır tonajlı yük taşıtlarını da kapsar (çekici, damperli kamyon, tanker, çöp kamyonu vb.).


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next