TEPAV, iktisadi ve sosyal kalkınmayı hedefliyor

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin katkılarıyla 2004'te kurulmuş bir düşünce kuruluşu. Kurulduğu tarihten bu yana bağımsız araştırmalar yapan TEPAV, gerek Türkiye'de gerekse bölge ülkelerdeki ekonomi politikası tasarım süreçlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. TEPAV İcra Direktörü Dr. Güven Sak, TEPAV'ın faaliyelerini anlattı ve otomotiv sektörünün, Türkiye ekonomisindeki yerini yorumladı.

TEPAV hakkında bilgi alabilir miyiz?

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) katkılarıyla 2004'te kurulmuş bir düşünce kuruluşu olan TEPAV, başta sanayi politikası, rekabet gücü, bölgesel kalkınma ve bölgesel ekonomik entegrasyon olmak üzere pek çok konuda Türkiye'de referans bir kurum haline geldi. Politika önerileri tasarım süreçlerinde ve proje uygulamalarında, yurt içinde çeşitli bakanlıklar, bölgesel kalkınma ajansları, ticaret ve sanayi odaları ve sektörel derneklerle; yurt dışında ise Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Dünya Bankası, İslam Kalkınma Bankası ve Birleşmiş Milletler gibi birçok uluslararası kuruluş ile birlikte çalışıyoruz. Söz konusu analitik desteği sağlayabilmek adına çoğunluğu ekonomi ekseninde olmak üzere farklı pek çok branştan elliye yakın teknik uzman ve 80 personeliyle Türkiye'nin iktisadi alanda faaliyet gösteren en büyük düşünce kuruluşudur.

TEPAV'ın çalışma alanları nasıl ortaya çıktı?

TEPAV'ın kuruluş amacı Türkiye'de ve bölge ülkelerdeki iktisadi ve sosyal kalkınmaya katkı sunmak. Bu nedenle ağırlıklı olarak iktisadi konularla ilgiliyiz. Ama iktisadi kalkınma tek başına iktisat disiplinini ilgilendiren bir alan değil. Bu nedenle dış politika ve yönetişim başlıkları altında da faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Türkiye'nin bulunduğu coğrafyayı göz önünde bulundurduğunuzda çevre ülkelerdeki siyasi gelişmeleri ve Türkiye'nin bu ülkelerle ilişkilerinin ekonomiye doğrudan yansımaları bulunuyor. Avrupa Birliği süreci bir dış politika konusu olarak ekonomiyi yakından ilgilendiriyor. Yönetişim tarafında ise iktisadi kalkınmanın vazgeçilmez kurumlarının doğru bir yönetişim yapısına sahip olması son derece önemli. Kamu hizmetlerinin kalitesi, bölgesel kalkınmanın yönetişimi gibi başlıklar kritik aslına bakarsanız. Bu nedenle, TEPAV'ın çalışma alanlarına bir üst başlık olarak yönetişimi de eklemeyi uygun bulduk. TEPAV şemsiyesi altında, çeşitli konularda uzmanlaşmış merkezler de bulunuyor. Tarım ve Gıda Politikaları Araştırma Enstitüsü, Ticaret Çalışmaları Merkezi ve Garaj Girişimcilik Merkezi son dönemde TEPAV bünyesinde yeni kurulan merkezlerimiz. TEPAV bünyesinde faaliyet gösteren merkezlerde, Türkiye'deki iktisadi ve sosyal kalkınmayı doğrudan ilgilendiren alanlarda uzmanlar yetiştirmek ve bu konulardaki kamu politikalarının tasarımına katkı sunmak amaçlanmaktadır.

"Türkiye 100 Projesi"ni başlattınız. Yarışmanın kapsamı ve içeriği hakkında bilgi alabilir miyiz?

Türkiye 100 Projesi AllWorld Network, TOBB öncülüğünde ve TEPAV ortaklığında, Türkiye'nin en hızlı büyüyen şirketlerine küresel ölçekte dikkat çekmek için yürüttüğümüz bir proje. Daha öncesinde Afrika, Asya ve Ortadoğu ülkelerindeki gelişmekte olan şirketlerin görünürlüğünü arttırmak için düzenlenen yarışmayı ülkemizde düzenleyerek halka açık olmayan ve satış gelirlerinde dramatik artışlar yakalayan girişimlerin görünürlüğünü arttırmayı hedefliyoruz. Yarışma sayesinde kuruluşlar, ulusal ve uluslararası medyada yer alacak, yeni müşteri ve yatırımlara kavuşma fırsatı edinecekler. Harvard Üniversitesi'nde gerçekleştirilecek AllWorld Girişimcilik Zirvesi'ne katılma hakkı kazanarak dünya çapında hızla büyüyen lider şirketlerle network ve iş ilişkileri geliştirebilecekler. En yeni fikirlerden haberdar olacak; dünyaca ünlü akademisyen, yatırımcı ve girişimcilerle ortak bir iletişim ağının parçası olacaklar.

Yaptığınız araştırmalar ve çalışmalar, Türk ekonomisinin gelişimine ve büyümesine nasıl katkı sağlıyor?

Esasen farklı paydaşlarla, farklı sektörlerde çalıştığımız için meselelere daha bütüncül bir bakış açısından yaklaşabildiğimizi düşünüyorum. Örneğin, tarım gibi teknik bir konuyu ekonomi perspektifinden ele alarak, sektörün Türkiye'nin kalkınması için manasını ortaya koyabiliyoruz. Farklı alanlarda geliştirdiğimiz uzmanlıkları Türkiye'deki kamu politikası tasarım süreçlerine katkı sunmak için kullanabiliyoruz. Bunun en somut örneği TEPAV'ın Kalkınma Bakanlığı'nın 10. Kalkınma Planı çalışmalarına verdiği destektir. İmalat sanayi, uluslararası kalkınma ve ticaret konularında hazırlanan özel ihtisas komisyonlarının hazırlanması sürecine raportör ve katılımcı olarak destek sunduk. Buna ek olarak, kamu kurumlarıyla gerçekleştirdiğimiz projelerin çıktılarının yine politika tasarım süreçlerinde kullanıldığını görüyoruz. Son olarak da, TEPAV'da yayınlanan politika ve değerlendirme notlarının da Türkiye'deki politika tasarım süreçlerine katkı sunduğunu düşünüyorum.

Hem dünya hem de Türkiye açısından genel bir ekonomik değerlendirme yapabilir misiniz?

Makro göstergeler tarafından bakacak olursanız, Türkiye ekonomisi, krizdeki Avrupa ülkelerinden çok daha iyi durumda. Kamunun borçluluğu, bütçe açığı ve faiz gibi göstergelerde Türkiye'nin, Avrupa ülkelerinin çoğundan daha başarılı bir performans sergilediğini söyleyebiliriz. Küresel krizden 2009'da etkilendik, 2010 ve 2011'de hızlı bir ekonomik büyümeyi gerçekleştirebildik. 2012'de büyüme önemli ölçüde yavaşladı, daha doğrusu başta merkez bankasının bilinçli politikalarıyla ekonomi yavaşlatıldı. 2013'te ise Türkiye ekonomisindeki gelişmelerin önemli ölçüde yurt dışındaki gelişmelere bağlı olacağını söylemek mümkün. Türkiye'nin yurt dışı kaynaklarla finanse etmesi gereken bir cari açık problemi bulunuyor. Bir diğer ifadeyle, Türkiye büyümesini sürdürebilmek için dış finansmana ihtiyaç duyuyor. Yurt dışı piyasalarda yılın ilk çeyreğinde beklenmeyen bir gelişme olmadı. Özellikle içerideki mevcut durum göz önünde bulundurulduğunda, yılın geri kalanında nelerin yaşanacağını şimdiden kestirmek çok güç.

Sizce Türkiye ekonomisinin önündeki en büyük engel nedir?

Türkiye'nin önündeki en büyük engel, üretimin niteliğindeki düşüklüktür. Türkiye'nin 2023 hedeflerini yakalayabilmesi için kişi başına gelirde yakınsamaya çalıştığı ülkelerdekine benzer bir üretim yapısına dönüşümü gerçekleştirmesi gerekmektedir. Yani Almanya, İtalya ve Fransa'daki gibi bir üretim yapısına sahip olabilmemiz durumunda 2023 hedeflerinin yakalanabilir olduğunu düşünüyorum. Üretimin yapısını dönüştürmek için dikkat edilmesi gerekenleri üç başlık altında toplayacak olursak; birincisi, işgücünün beceri düzeyinin geliştirilmesi olmalıdır. Eğitim sistemimizin kalite sorununu çözmeliyiz. Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması önemli bir adım ama yeterli değil. Bir öğrencinin sınıfta oturarak harcadığı zamandan ziyade orada nasıl beceriler elde ettiği önemli. Sadece eğitim sistemi içerisindeki gençleri değil aynı zamanda halihazırda çalışma hayatında yer alan kişilerin de becerilerini iyileştirecek adımları atmalıyız. Türkiye'de çok yeni olan “hayat boyu öğrenme” kavramına öncelik vermeliyiz. İkincisi, Türkiye'deki kurumsal altyapıyı kuvvetlendirmeliyiz. Demokrasimizin ve kamu hizmetlerinin kalitesini iyileştirmeli, yargı sistemimizdeki problemleri çözmeli, vergi mevzuatımızı elden geçirmeliyiz. Tüm bunlar, yatırım ortamını iyileştirmek amacıyla son yıllarda alınan tedbirlerin tamamlayıcısı niteliğinde. Üçüncüsü, doğru sanayi ve teknoloji politikaları uygulayarak şirketlerimizi dünya devlerinin geliştirdiği teknolojileri takip eden değil, faaliyet gösterdikleri endüstrilerde yeni ürünler geliştirebilen ve böylelikle başka ülkelerdeki rakipleri tarafından takip edilen bir yapıya kavuşturmalıyız. Yukarıda bahsettiğim başlıklarda mesafe alınabilmesi için tüm kesimlerin birlikte hareket etmesi gerekiyor. Sektör derneklerinin bu kapsamda son derece önemli bir işlevi bulunuyor. Sanayi ve teknoloji politikalarının tasarımında sektörel uzmanlık ve bilgi kritik bir önem taşıyor. Türkiye'de bazı sektörlere yönelik en sağlıklı bilgi ve uzmanlık sektör derneklerindedir. Bu nedenle, derneklerin kamu ile yakın çalışması gerekiyor.

TEPAV olarak, özel sektör ve sektör dernekleriyle nasıl bir işbirliği içindesiniz?

TEPAV'ın sektörel çalışmalarının temel amacı makroekonomik hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalara, mikro ölçekli boyut kazandırabilmektedir. Bu anlayışla şimdiye kadar makine, kimya, gıda, tarım, hızlı tüketim malları perakendeciliği sektörleri gibi ülkemizin pek çok lokomotif sektöründe çok sayıda çalışmaya imza attık. Yakın zamanda Otomotiv Distribütörleri Derneği ile yürütmeyi planladığımız sektörel çalışmanın da Türkiye'de, otomotiv gibi nitelikli bir sektörün mevcut durumunun ve ivmelenmesi için gerekli ihtiyaçların tespiti için oldukça önemli olduğunu inancındayız.

Otomotiv sektörünün, Türkiye ekonomisindeki yerini nasıl yorumluyorsunuz?

Türkiye'de otomotiv sektörü; yarattığı katma değer, doğrudan ve dolaylı istihdam olanakları, sağladığı vergi gelirleri ve pek çok sektörle girdi çıktı ilişkisi sebebiyle hem imalat sanayi hem de tüm ekonomi içerisinde önemli bir yere sahiptir. Sektör yarattığı ekonomik değerin dışında gelişmiş teknolojilerin transferi, yayılma etkisi, sofistike ürün niteliği gibi pek çok sebeple diğer sektörlerin rekabet edebilirliğinin artmasına da katkı sağlamaktadır. Gelişmiş ülkelerin birçoğunda otomotiv sanayinin toplam ekonomi içindeki payının yüksek olduğu görülmektedir. Türkiye'de ise bu oran imalat sanayi içindeki diğer sektörler göz önüne alındığında yüksektir fakat sanayileşmiş ülkelerdeki gibi arzu ettiğimiz düzeyde değildir. Türkiye'deki üretimin gelişmiş ülkelerdeki yapıya doğru dönüşümü için otomotiv sektörü kritik bir önem taşımaktadır. ODD ve TEPAV arasında kurulan işbirliği neticesinde bundan sonraki dönemde gerçekleştireceğimiz çalışmalarda otomotiv sektöründe katma değer artışı için yapılması gerekenleri tespit etmeyi amaçlıyoruz.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next