Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sn. Binali Yıldırım ile Söyleşi Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Hurda araçları trafikten çekerek sağlıklı bir taşımacılık piyasası oluşturmayı hedefliyoruz”

Yeni Teşvik Paketi kapsamında ''Bir Kısım Motorlu Karayolu Taşıtlarının Piyasadan Çekilmesine İlişkin Tebliği'', 17 Kasım'da yayımlanarak yürürlüğe girdi. Tebliğle karayolu taşımalarının ekonomik, seri, elverişli, güvenli, çevreye kötü etkisi en az ve kamu yararını gözetecek şekilde düzenlenmesi amaçlanıyor. 2011 sonu itibariyle tebliğler kapsamında toplam 76 bin 390 adet aracı teslim aldıklarını belirten Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, hurda araç projesinin ayrıntıları, 2013 ve 2023 hedefleri hakkında bilgi verdi.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın görev ve sorumlulukları hakkında bilgi alabilir miyiz?

Bakanlığımız, ulaştırma, denizcilik, haberleşme ve posta iş vehizmetleriningeliştirilmesi, kurulması, kurdurulması, işletilmesi ve işlettirilmesi hususlarında, ilgili kurum ve kuruluşlarlakoordinasyon içerisinde, milli politika, strateji vehedefleri belirlemek veuygulamak, gerektiğinde güncelleme görevlerini yürütüyor. Ayrıca havacılık sanayi ve uzayteknolojileriningeliştirilmesi, kurulması, kurdurulması, işletilmesi ve işlettirilmesi, havacılık sanayi ve uzay biliminin geliştirilmesi ile uzaya yönelik yeteneklerin kazanılması hususlarında, milli havacılık sanayi ve uzayteknolojileriile uzay politika, strateji vehedeflerinibelirleyerek gerekli yatırımları yapıyor. Kısaca Bakanlığımız, ülkemizi ulaşılır ve erişilir kılmanın da ötesinde, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak için çalışmaktadır. Bu kapsamda Bakanlık olarak ulaştırma, denizcilik ve haberleşme hizmetleri için son 10 yılda toplam 140 milyar Türk Lirası harcadık. Karayollarına 89 milyar 600 milyon, demiryollarına 24 milyar 60 milyon, havayollarına 7 milyar 30 milyon, denizcilik hizmetlerine 2 milyar 300 milyon, haberleşme hizmetlerine 15 milyar 900 milyon Türk Lirası aktardık. Bu veriler Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızca yürütülen etkinliklerin ekonomik değerinin göstergesidir. Hizmetlerimizin ekonomik karşılığı ise toplumsal gelişmenin önünün açılması ve bilgi toplumu yolunda emin adımlarla ilerlemedir.

2013'te ilk hedef: Türkiye'nin yolunu açmak

Bakanlığınızın 2013 ve 2023 hedefleri ve öncelikli projeleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

Her yıl olduğu gibi 2013'te de ilk hedefimiz, ülkemizin yolunu açmaya devam etmek. Bu kapsamda ise 2013'ün içerisinde Hakkari, Şırnak, Bingöl, Kastamonu Havalimanlarını açmakla kalmayacağız, mevcut havalimanlarımıza yatırım yaparak büyütmeye ve daha modern hale getirmeye devam edeceğiz. Ayrıca İstanbul'a 3. havalimanının yapımına da başlamayı planlıyoruz. Karayollarımızda 2013'te de yine bin kilometreye yakın bölünmüş yol yapacağız. 3. köprü, İstanbul-İzmir Otoyolu gibi büyük projelerimiz de sürecek. 2013'te 3 bin 844 kilometre sıcak asfalt yapımını öngörüyoruz. Salihli - Gölmarmara - Akhisar Yolu, Düzce - Zonguldak Yolu, Nurdağı - Islahiye - Cilvegözü Sınır Kapısı Yolu, Samsun - Sinop Yolu başta olmak üzere birçok önemli projemizi de 2013'te tamamlayacağız.

Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Hattı'nı (YHT) yapıyoruz. 533 kilometre uzunluğunda çift hat yapılacak proje ile Ankara-İstanbul arası 3 saate inecek. Gebze'den Halkalı'ya kadar banliyö hattının iyileştirilmesini de kapsayan 100 yıllık rüyamız Marmaray'ı da tamamlamak üzereyiz. İstanbul-Ankara YHT ile Marmaray'ı 2013'ün sonunda açıyoruz ve vatandaşlarımızın hizmetine veriyoruz. Marmaray'ın ve İstanbul-Ankara YHT'nin diğer ayakları olan Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi ve Ankara-Sivas Hızlı Tren Projelerini de tamamlıyoruz. Devraldığımız Ankara Metrolarında da birkaç ay içinde çok büyük yol kat ettik. 23 kilometre olan Ankara Metro Hattı yeni yapılan 44 kilometrelik ilave ile 67 kilometreye çıkarıyoruz. 2 yılda bitirilemez denilen ve yaptığımız sözleşmeye göre 2014'ün ikinci ayında bitirilecek olan Kızılay-Çayyolu ile Batıkent-Sincan hatlarını 29 Ekim 2013'te açmayı planlıyoruz.

Denizcilik sektöründe çok büyük yatırımlar gerçekleştiriyoruz. Bunların büyük bir kısmını da devletin kasasından kuruş para çıkmadan dünyada Türk modeli olarak bilinen Yap-İşlet-Devret modeliyle gerçekleştiriyoruz. Avrupa'nın en büyük 10. limanı, Türkiye'nin en büyük limanı olacak olan Çandarlı Limanı, çok önemli bir konuma sahip. Çandarlı Limanı'nın altyapı işlerini gelecek yıl içinde tamamlamayı ve üstyapı işlerine 2013'ün içinde başlamayı planlıyoruz. Ülkemizin Karadeniz'e açılan kapısı Filyos Limanı'nın da yakında ihalesine çıkmayı planlıyoruz. İmar Planı onaylandı. Bu kapsamda 2013'ün içinde ihalesine çıkmış oluruz. Akdeniz'e açılan kapımız Mersin Konteyner Limanı ise TINA Türkiye çalışması çerçevesinde öncelikli proje olarak kabul edildi, bu kapsamda çalışmalara başladık.

Akdeniz havzasında dolaşan 1 milyon yattan daha fazla pay alabilmek için yat bağlama ve konaklama kapasitemizi 50 bine çıkartacağız. Kurvaziyer limanları yapacağız. Bu sayede ülkemizin turizm gelirlerini de arttırmayı hedefliyoruz. Konteynır taşımacılığındaki liman alt yapısını, 32 milyon TEU kapasiteye çıkarmayı planlıyoruz. Türk limanlarında elleçlenen kabotaj yükleri oranı % 2'den % 20'ye, % 13 olan toplam kabotaj yüklerini de % 30'a çıkaracağız. Gemi inşa kapasitesi şu an 3,6 milyon DWT. Bunu 2023'e ulaştığımızda 10 milyon DWT'a yükselteceğiz. Anlaşılacağı üzere ana hedef dünya denizciliğinin her alanında “lider denizci ülkeler” arasında olmaktır.

Kendi uçağımızı üretmek istiyoruz”

Bilgi ve iletişim alanında hangi çalışmaları yapmayı planlıyorsunuz?

10 yılda bilgi ve iletişim alanlarında yapılan yatırımlar sayesinde, ülkemiz bilgi toplumu göstergelerinde tahminlerin ötesinde artışlar olmuştur. Bilişim sektörü de sağlanan istihdam, GSYH içindeki pay, yıllık ciro gibi ekonomik göstergelerde de kendini göstermiştir. 2003'te 11,5 milyar dolar olan bilişim sektörü toplam gelirleri, 2012 sonu itibariyle 44 milyar doları geçecek. 2013'te ise bu rakamın 50 milyar doları geçmesi bekleniyor. 2012'de özellikle siber güvenlik alanında düzenlemeler gerçekleştirdik, Siber Güvenlik Kurulu'nu kurduk. Ulusal Siber Güvenlik Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nı uygulamaya koyacak düzeye getirdik. Bununla birlikte bu yıl içinde sadece bilişim ile sınırlı olmak üzere Ar-Ge fonu oluşturduk. 2013, bilişim sektörünün hızına hız kattığı, önündeki engelleri bir bir aştığı bir yıl olacak.

2023 yılına ulaştığımızda; ulaşım ve haberleşmenin tüm modlarında; vatandaşlarımızın güvenli, konforlu, ekonomik ve hızlı her türlü ihtiyacına cevap verebilecek alt yapıya sahip bir sistem kurmak istiyoruz. Bunun içinde önümüzdeki bu 11 yıllık süreci; 2012-2015, 2016-2019 ve 2020-2023 olmak üzere üç ayrı döneme ayırarak eylem planları hazırladık. Örneğin 2023'e ulaştığımızda şu an 22 bin 204 km olan bölünmüş yol uzunluğumuzu 36 bin 500 km'ye çıkarmayı planlıyoruz. Bu hedefe ulaşmak içinse ilk 2012-2015 arası ilk eylem planında 26 bin 500 km'ye, ikinci dönemde 31 bin km'ye ve son dönemde yani 2023'e gelindiğinde ise 36 bin 500 km'ye ulaşacak şekilde planladık.

2023 hedefleri kapsamında havayolu ve demiryoluna ne gibi yatırımlar yapılacak?

Ayrıca 2023 yılına geldiğimizde Türkiye'nin kendi uçağını üretmesini istiyoruz. 2023 yılına kadar Türk Sivil Hava taşımacılığı filosunu, 200'ü bölgesel uçak olacak şekilde, 350 uçaktan 750 uçağa yükseltmeyi planlıyoruz. 2023'e kadar seyahat eden yolcu sayısının yıllık 350 milyona çıkmasını öngörüyoruz. Öte yandan, yapacağımız havalimanlarıyla vatandaşlarımızın havaalanlarına ulaşımını kolaylaştırarak, herhangi bir yöne ortalama 100 kilometre mesafede veya bir saat seyahatle havaalanlarına erişimlerini mümkün hale getirmeyi hedefliyoruz. Demiryolunda 2023'e gelindiğinde 10 bin km yüksek hızlı tren hattına sahip bir ülke olacağız. Ayrıca 4 bin km de yeni konvansiyonel demiryolu hattı yapıp 8 bin km hat demiryolunu da elektrikli ve sinyalli hale getireceğiz.

Akıllı ulaşım sistemleriyle, kaza oranları azaltıldı

Mayıs ayında gerçekleştirdiğiniz Akıllı Ulaşım Sistemleri Çalıştayı'nda çok önemli konu başlıklarını ele aldınız. Akıllı ulaşım sistemlerinin ülke çapında yaygınlaştırılmasına yönelik çalışma ve projelerinizden bahsedebilir misiniz? Akıllı ulaşım sistemlerinin uygulama alanlarından ve faydalarından kısaca bahseder misiniz?

Bizim asıl gayemiz, Türkiye'mizde sürücü ve yolcuların can ve mal güvenliğini en üst düzeyde sağlandığı, konforlu yolculuklara olanak sağlayan ulaşım şebekeleri kurmak. Türkiye'yi akıllı ulaşım sistemlerini kullanarak ulaşımda çağdaşlığı yakalamış ülkeler arasında hak ektiği yere eriştirmek. Biz de bunu gerçekleştirmek için hizmete başladığımız ilk günden bugüne bunun gayreti içersindeyiz ve bu konuda çok yol kat ettik. Akıllı ulaşım sistemini de bazıları gibi sadece daha hızlı tahsilât yapan elektronik ödeme noktaları olarak görmedik. Öncelikle “Aklın yolu birdir dedik”, ülkeyi bölünmüş yollarla donattık. 2003'e kadar 6 bin 101 km uzunluğundaki bölünmüş yol ağını 10 yılda 22 bin 200 km'ye çıkardık. Eskiden 6 il birbirine bölünmüş yol ile bağlıyken 74 ili birbirine bağladık. Bu sayede kafa kafaya çarpışma riskini ortadan kaldırdık. Sürücülerimizin yolculuk esnasında stresini azaltırken, trafik güvenliğimizi arttırdık. Bunu gurur duyarak söylüyorum bölünmüş yollarda yol kusurundan kaynaklanan kaza oranı neredeyse sıfıra indirdik. Bölünmüş yollarla birlikte yürütülen trafik güvenliği çalışmaları ile Ocak 2003-1 Kasım 2012 arasında 150 milyon 869 bin 032 m2 yatay işaretleme, 1 milyon 040 bin 655 m2 düşey işaretleme ve 9 bin 539 km oto korkuluk yapılmıştır. Ayrıca 1306 adet kavşağın sinyalize kontrollü kavşak haline getirilmesi ile 910 adet kaza kara noktası ve kaza potansiyeli yüksek kesimde iyileştirme çalışmaları tamamlanmıştır. Kazaların yaklaşık % 70'nin meydana geldiği kavşakların trafik güvenliğini arttırmak amacıyla ana koridorlarımız başta olmak üzere gerekli tüm düzenlemeleri yapıyoruz. Birbirini takip eden sinyalize kavşaklarda durmadan sabit hızda geçişi sağlayan yeşil dalga uygulamalarını yaygınlaştırıyoruz. Gelişmiş ülkelerde bulunan affeden yol uygulamalarını ülkemizde uygulamaya başladık. Hız yönetimi, yolların geometrik standartlarının düzenlenmesi, oto korkuluklarda enerji sönümleyici sistemlerinin uygulanması yani bir çarpma anında oluşacak enerjiyi emerek şiddeti azaltmak, yoldan çıkan araçların tekrar yola dönüşlerinin sağlanması, acil kaçış rampaları… Bunlar affeden yol sisteminin başlıca uygulama alanları olarak söylenebilir.

Bilişim teknolojilerindeki gelişimlere paralel olarak karayollarından maksimum seviyede hizmet alınması ve trafik güvenliğinin sağlanması amacına yönelik olarak akıllı ulaşım sistemlerini yaygın olarak kullanmaya başladık. Otoyollarımızda, İstanbul, İzmir ve Mersin merkezli olmak üzere trafiğin yönetimini ve sürücülerin bilgilendirilmesini amaçlayan sistemlerin uygulamasını başlattık. Bu sistemleri; trafiğin yoğun olduğu ana akslardan başlamak üzere tüm ülke sathına yaygınlaştırarak, ana merkez altında bütünleşmiş bir yapı oluşturmayı hedeflemekteyiz. Otoyol gişelerinde oluşan uzun kuyrukları engellemek için Otomatik Geçiş Sistemleri (OGS), Kartlı Geçiş Sistemleri (KGS) uygulamalarını yaygınlaştırdık. Ayrıca vatandaşlarımızın ödediği elektronik etiket bedelinin maliyetini düşürmek ve beklemeleri önlemek amacıyla Hızlı Geçiş Sistemi'nin (HGS) KGS yerine kullanılmasına yönelik projeyi hayata geçirdik.

Ulaşım ve iletişim hizmetleri konusunda, ülkemiz nasıl bir konumda yer alıyor? Bu alanda nasıl aşamalar kaydettik? Hangi alanlarda ilerleme kaydetmemiz gerekiyor?

Ulaştırma, Denizcilik Ve Haberleşmeden Sorumlu Bakanlık olarak 10 yılda ülkemizin ulaşım ve erişim altyapısına yaptığımız yatırımlarla ülkemizi ulaşılır ve erişilir kıldığımızı söyleyebilirim. Ülkemizin hem karayolu, hem havayolu, hem demiryolu, hem denizyolu, hem de bilişim altyapısı muasır medeniyetler seviyesine çıkartılmıştır. Ancak ulaşım ve erişim altyapısı ihtiyacı her geçen gün artıyor. Sadece karayollarımızı kullanan insan sayısının 2050'de şimdikinin 2 katı olması bekleniyor. Keza bilişim altyapısı ihtiyacı daha da hızlı artıyor. Bu nedenle ulaşım ve erişim altyapımıza son 10 yılda olduğu gibi yatırım yapmaya, yeni projeler üretmeye devam etmek durumundayız. Çünkü ulaşım ve erişim altyapısı, akıntıya karşı yüzmek gibidir. İlerlemeye çalışmazsanız gerilere sürüklenirsiniz.

347 milyon 874 bin TL ödeme yapıldı”

Bakanlığınız, Kasım 2010'da hurda araçlarla ilgili bir proje başlatmış ve 76 bine yakın aracı teslim almıştı. Bu çalışmayla otomotiv sektörü ve ülke kalkınması adına nasıl bir fayda elde edildi? Tüm sektörü kapsayacak şekilde yeni benzer düzenlemeler olacak mı?

Projenin amacı; karayolu taşımalarının ekonomik, seri, elverişli, güvenli, verimli, kaliteli, çevreye kötü etkisi en az ve kamu yararını gözetecek şekilde düzenlenmesi, can ve mal güvenliğinin artırılması, çevre kirliliğinin azaltılması ve mevcut atıl kapasitenin azaltılarak sağlıklı bir taşımacılık piyasasının oluşturulabilmesi amacıyla ekonomik ve teknik ömrünü tamamlamış ticari motorlu karayolu taşıtların piyasadan çekilmesidir.

Hurdaya ayırma işlemlerinde gönüllülük ilkesini esas alınmıştır. Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) ve trafik idari para cezalarının silinmesinin önünü açarak hurdaya ayırmak isteyen vatandaşlarımızın teşvik edilmesi de sağlanmıştır. Ekonomik ve teknik ömrünü tamamlamış ticari motorlu karayolu taşıtlarının bir kısmı piyasadan çekilmesi projesi kapsamında Hurda Müdürlüklerince teslim alınan taşıtlar, taşıt olma özelliğini kaybedecek ve bir daha trafiğe çıkmayacak şekilde sökülmüştür.

2011 sonu itibariyle Bakanlığımızca yayımlanan Tebliğler kapsamında toplam 76 bin 390 adet araç teslim aldık ve bu araçlar için hazineye hiç bir yük getirmeden toplam 347 milyon 874 bin TL ödeme yaptık. Söz konusu araçlar vatandaşlarımızın sırtında bir kambur gibi durmaktaydı. Hem kendi ekonomilerine hem de ülke ekonomisine olumlu bir katkıları bulunmamaktaydı. 76 bin 390 araç alınarak atıl kapasite azaltılmıştır. Söz konusu araçların trafikte seyretmeleri engellenerek trafik güvenliğine büyük katkı sağlanmıştır. Bu proje ile ayrıca birim ton/km taşıma başına yakıt sarfiyatları göreceli olarak yüksek olan eski model araçların ortadan kaldırılması suretiyle taşımacılık sektörünün toplam yakıt verimini de yükselteceğiz.

Yakıt tasarrufu ve verimlilik artışı ile yeni nesil yeşil araçların kullanılmasını sağlayarak karbon salınımını da azaltmış olacağız. Ayrıca gürültü ve görüntü kirliliğini ortadan kaldırmış olacağız. Benzer bir projenin tüm otomotiv sektörünü kapsayacak şekilde yürütülmesi ilgili Bakanlıkların yetki ve sorumlulukları ile projenin finansmanı kapsamında değerlendirilmelidir.

Yeni Teşvik Paketi kapsamında ''Bir Kısım Motorlu Karayolu Taşıtlarının Piyasadan Çekilmesine İlişkin Tebliği'', 17 Kasım'da yayımlanarak yürürlüğe girdi. Tebliği'nin içeriği ve kapsamı hakkında bilgi alabilir miyiz? (Ne kadarlık bir bütçe ayrıldı, hangi yıla araçlar bu tebliğ kapsamına giriyor, kaç aracın teslim alınması hedefleniyor vb.)

Bakanlığımızca yayımlanan 66 nolu Tebliğ; 1990 ve daha eski model minibüs, kamyonet, otobüs, kamyon, tanker ve çekici cinsi araçları kapsamaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) verilerine göre 1990 ve daha eski model minibüs, kamyonet, otobüs, kamyon, tanker ve çekici cinsi araç sayısı 486 bin 426'dır. Söz konusu taşıtlardan kaçının projeden yararlanacağı konusunda sağlıklı bir tahminde bulunmak kolay değil. Ancak önceki alımlardan yola çıkıldığında; EGM verilerine göre 1985 ve daha eski model minibüs, kamyonet, otobüs, kamyon, tanker ve çekici cinsi 471 bin 804 adet aracın 76 bin 390 adedi yani yaklaşık yüzde 16'sı teslim alınmış olup, 486 bin 426 adet aracın yüzde 20'sinin alınabileceğini öngörüyoruz.

Bakanlığımızca;

a) 1973 model ve öncesi taşıtlar için [ taşıt ağırlığı (kg) x 0,80 ] TL,

b) 1974, 1975 ve 1976 model taşıtlar için [ taşıt ağırlığı (kg) x 0,90 ] TL,

c) 1977, 1978 ve 1979 model taşıtlar için [ taşıt ağırlığı (kg) x 1,00 ] TL,

ç) 1980 ve 1981 model taşıtlar için [ taşıt ağırlığı (kg) x 1,10 ] TL,

d) 1982 ve 1983 model taşıtlar için [ taşıt ağırlığı (kg) x 1,20 ] TL,

e) 1984 ve 1985 model taşıtlar için [ taşıt ağırlığı (kg) x 1,30 ] TL,

f) 1986 ve 1987 model taşıtlar için [ taşıt ağırlığı (kg) x 1,40 ] TL,

g) 1988, 1989 ve 1990 model taşıtlar için [ taşıt ağırlığı (kg) x 1,50 ] TL,

şeklinde hesaplanan para miktarı ilgililere ödenecek. Bununla birlikte; taşıtın kantar tartı değerinin, trafik tescil belgesinde yazılı olan ağırlık değerinden fazla olması halinde, trafik tescil belgesinde yazılı net ağırlık ödemeye esas alınacak.

Bu tebliğ ile neler hedeflendi? Tebliği'nin otomotiv sektörüne ve Türkiye ekonomisine nasıl yansıyacağını düşünüyorsunuz? Bu tebliğ ile hangi fırsatlar elde edilecek?

Söz konusu projede gönüllülük ilkesi esas alındığından vatandaşlarımızın katılımı oranında; trafikte can ve mal güvenliğine katkı sağlayacaktır, atıl kapasiteyi azaltacaktır, ekonomik, verimli ve kaliteli bir taşımacılığa katkısı olacaktır. Ayrıca, filo yenileme fırsatı verecektir, ulaştırma kaynaklı emisyon değerlerini azaltarak çevreye olumlu katkısı olacaktır, iç piyasadan demir/çelik hurda teminini arttıracaktır.

Otomotiv sektörü, Ar-Ge ve üretimde büyük ilerleme sağladı

Otomotiv sektörü, Türkiye için ne ifade ediyor? Sektörün bugün geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugün itibariyle otomotiv sektörümüz, üretiminin yüzde 70'den fazlasını ihraç etmekte ve ihracatının yüzde 90 gibi önemli bölümü AB ülkelerine gerçekleştirmektedir. Küresel ihracat projelerine bağlı olarak önümüzdeki yıllarda da ihracatın AB ülkeleri ağırlıklı devam edeceği görülüyor. Türk otomotiv sektörü; hem üretim hem de Ar-Ge konusunda büyük bir ilerleme sağladı. Bundan sonra de bu ilerlemenin artarak süreceğini tahmin ediyoruz. Otomotivde 2023'te 75 milyar dolarlık bir ihracat öngörüyoruz. Ancak 21-22 milyar dolardan fazla ihracat gelirleriyle lokomotif sektörümüz olan otomotiv sektörü 2008'den beri Avrupa'da yaşanan kriz nedeniyle açık vermeye başlamıştır. Bunun nedeni de bellidir. Yüzde 56'sı ithalata bağlı bir sektör olması…

Yerli otomobil yapacak bir babayiğit aramamızın sebebi de işte budur. Türkiye'nin kendi mühendisleriyle, kendi tasarımıyla, kendi teknolojisiyle, dışarıya mahkum olmayacak şekilde otomobil üretmesini istiyoruz. Bugün Türkiye'de dünyanın çok önemli otomotiv şirketleri var. Hepsine teşekkür ediyoruz ama hiç bir tanesi Türkiye'de motor teknolojisini, motor yapım görevini vermemiştir. Türkiye bundan dolayı her yıl 6 milyar dolar otomotiv motoru ithalatı yapmaktadır. Bugün Türk otomotiv yan sanayi 8.5 milyar dolar ihracat yapmaktadır ve Türk otomotiv yan sanayi bir otomotivin yüzde 85'ini yapar haldedir. Bu ülkemizin yerli otomobil üretebilecek bir düzeye yakın olduğunun en önemli göstergesidir.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next