Prof. Dr. Orhan Alankuş Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Prof. Dr. Orhan Alankuş

OTOMOTİV SEKTÖRÜ AR-GE HARCAMALARINA ÖNCELİK VERMELİ

OKAN ÜNİVERSİTESİ’NDE ULAŞTIRMA TEKNOLOJİLERİ ÜZERİNE YAPTIĞI ÇALIŞMALARLA BİLİNEN, INNODARE- İNOVASYON, TEKNOLOJİ AR-GE PLATFORMU KURUCUSU PROF. DR. ORHAN ALANKUŞ İLE OTOMOTİV SEKTÖRÜNÜN DÖNÜŞÜMÜNÜ KONUŞTUK. YENİ OTOMOTİV EKOSİSTEMİNDE, YENİLİKÇİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ AĞLARINA EN İYİ ENTEGRE OLAN ŞİRKETLERİN REKABET GÜCÜNÜ ARTIRABİLECEĞİNİ SÖYLEYEN PROF. DR. ALANKUŞ, “ÇIĞIR AÇICI AR-GE PROJELERİ, TEKNOLOJİ VE İNOVASYON AĞLARI KURARAK GELİŞTİRİLEBİLİR” DİYOR.

Global otomotiv sektöründe ne gibi yenilikler ve yeni teknolojiler söz konusu? Ülkemizde inovasyon ve Ar-Ge çalışmaları istenilen düzeyde mi?

Otomotiv sektöründe çevre, sürdürülebilirlik, güvenlik gibi önemli global inisiyatifler var. Avrupa Yeşil Çerçeve Programının, 2050 yılına kadar iklim nötr hedefi ile AB, 2030 yılı için 100 şehrin iklim nötr ve akıllı şehir olma misyonunu oluşturdu. Ayrıca AB, 2050 yılı için “Vizyon Sıfır” ile sıfır ölümlü kaza hedefini getirdi. Tüm bunlar araçlardaki güç üniteleri ve aktarma organları teknolojilerini önemli ölçüde değiştiriyor. Elektrikli ve hidrojen yakıt hücreli araçlar, hidrojen ile çalışan motorlar otomotiv endüstrisi değer zincirini önemli derecede sarsıyor. Diğer yandan otonom ve haberleşen araç teknolojileri araçları birer yürüyen bilgisayar haline getiriyor. Otonom ve haberleşen araç teknolojileri sıfır ölümlü kaza hedefine önemli bir katkıda bulunuyor. Diğer yandan da optimum hız profili ile trafik sıkışıklığını azaltarak,  emisyonların azaltılmasına yardımcı oluyor. Optimum hız profili sadece egzozdan kaynaklanan gazları veya batarya kullanılan enerjisini azaltmıyor, aynı zamanda lastik ve frenden kaynaklanan emisyonları da azaltıyor. İstanbul Okan Üniversitesi MODALES1 projesi ile bir yazılım geliştirdi ve bu konuda bir de patent2 tescil edildi. Artık bu teknolojiler gelecek değil, hâlâ birçok sorunları olsa da bu teknolojiler geldi. IEA raporuna3 göre 2023 için toplam satılan elektrikli araç sayısı yaklaşık 14 milyon ve bu bir önceki yıla göre yüzde 35’lik artışa karşılık geliyor. McKinsey4 temel senaryosu 2030 yılına kadar satılan araçların yüzde 12’si, 2035 yılına kadar da yüzde 37’sinin SAE3+  seviyesinde araçlar olacağını tahmin ediyor. 

Fakat otomotiv teknolojilerindeki değişim sadece güç üniteleri, otonom, haberleşen araçlar ve ilgili teknolojiler ile sınırlı kalmıyor. Yeni oyuncuların, yeni teknolojilerle devreye girmesi zaten yoğun olan otomotiv sektöründeki rekabeti iyice kızıştırdı. Bu nedenle araç verimliliğine yönelik teknolojilerin yanı sıra, üretim ve ürün geliştirme teknolojilerinde de verimlik çok önemli bir boyut kazandı. Gelişen dijital teknolojiler ve jeneratif yapay zekâ üretim teknolojilerini ve verimliliği Endüstri 4.0’ın üstüne taşıyor. Jeneratif tasarım yöntemleri ürün geliştirme hızını önemli ölçüde artırıyor. Bu teknolojileri etkin şekilde uygulamayan firmaların rekabetçi ortamda ayakta kalmaları çok zor.

Peki, bu gelişen teknolojiler karşısında ülkemiz inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarında hangi düzeyde. Ülkemizde genel Ar-Ge harcamalarının GSYH’ye oranı yüzde 1,35 ile yüzde 2.4 olan OECD ortalamasının oldukça altında. Fakat otomotiv sektörü Ar-Ge harcamalarında öncü sektörlerden birisi.  Bugün birçok otomotiv üreticimizin Ar-Ge harcaması cirolarının yüzde 3’üne yakın. TOGG’un da yüzde 100 yerli sermaye ile kurularak, elektrikli, akıllı araçlar ve batarya geliştirmesi bu alanda ülkemizdeki araştırma çalışmalarına da mutlaka katkıda bulunacaktır. İstanbul Okan Üniversitesi’nde IPA desteği ile kurulan OPINA6 (Açık İnovasyon Otonom Araç Geliştirme ve Test Platformu) otonom ve bağlantılı araçlar konusunda Avrupa’nın en ileri araştırma merkezlerinden birisi olma yolunda ilerliyor. Fakat ülkemizdeki tüm bu çalışmalar henüz çığır açıcı olmaktan uzak, takipçi seviyesindeki çalışmalardır. Ar-Ge çalışmalarına yönelik TÜBİTAK fonları son yıllarda oldukça çeşitlendirilmiştir. Özel sektör bu fonları ve AB fonlarını doğru şekilde kullanarak yenilikçilik konusunda öncü bir konuma gelebilir. Fakat çığır açıcı yenilikler için, temel bilimler alanında da öncü olmak gereklidir. Malzeme ve optik teknolojilerinde öncü olmadan karanlıkta ve kötü hava şartlarında görüş sağlayabilen bir sensör sistemi geliştiremezsiniz. Aynı şekilde yapay zekâyı sadece hazır modülleri eğiterek kullanırsanız çığır açıcı bir otonom araç karar sistemi veya sensör füzyon sistemi geliştiremezsiniz. Bu nedenle ülkemizde ilkokuldan üniversitelere kadar temel bilimlere önem verilmesi bu konularda da Nobel ödüllerine gidebilen çığır açıcı çalışmalar yapılması gereklidir.

Ülkemizde elektrikli araçlar gündemde. Bu anlamda elektrikli araçların ve altyapının geleceği konusunda öngörünüz nedir?

2022 yılında Avrupa’da satılan elektrikli araçların ortalama menzili 300 km’dir3. Bu da şarj istasyonu sayıları ve şarj süreleri göz önüne alındığında araçların daha çok şehir içinde kullanılmasını teşvik ediyor. Elektrikli araçların daha yoğun olarak şehir içinde kullanılmasının bölgesel hava kirliliğini azaltması açısından önemli bir katkısı bulunuyor. Küresel hava kirliliğini azaltmak için elektrik üretiminin güneş, rüzgâr gibi yenilenebilir enerji ile yapılması gerekir. Diğer yandan elektrikli araçların sadece şehir içine yönelik olarak kullanımı, elektrikli araçları ikinci araç olarak sınırlayacak ve satışları olumsuz etkileyecektir. Ülkemizde elektrikli araçların yaygınlaşması için öncelikle aşağıdaki çalışmaların yapılması gerekir:

• Elektrik üretiminde yenilenebilir enerji payının artırılması

• Geniş şarj altyapısı

• Hızlı şarj altyapısı ve bununla uyumlu yeni batarya teknolojilerinin teşvik edilmesi

• Batarya, hücre üretimi ve geri dönüşümünün çevreye en az zararı verecek şekilde yapılması

• Avrupa ülkeleri ile uyumlu vergi ve batarya teknolojisi yenileme destekleri

• İlgili Ar-Ge çalışmalarında öncü olmayı hedeflemek

Bağlantılı araçların otomotiv ekosistemindeki rolü hakkında neler söylemek istersiniz?

Otonom araçların trafik sistemine etkin adaptasyonu, trafik akışının optimizasyonu, ölümlü trafik kazalarının sıfırlanması için bağlantılı araç teknolojileri temel teşkil ediyor. 6G teknolojisi, 5G’ye göre daha hızlı ve daha güvenli haberleşme olanağı sağlayacaktır. Araçlar arası ve sabit sistemler arası haberleşme ile yoldaki tehlikelerden, bozukluklardan, yol inşaatlarından önceden bilgi verilir, otonom araçlar bu şekilde ideal güzergâhı tespit edebilir. Araç parkının büyük çoğunluğu 2050’li yıllara kadar otonom olmayacaktır fakat bağlantılı sistemler tüm araçlara adapte edilebilir. Bu sistemler böylece otonom ve otonom olmayan araçlar arasındaki iletişimi de sağlayarak, trafik akışını iyileştirecek güvenliği arttıracaktır.

Otonom sürüş altyapısındaki güncel gelişmeler hakkında neler söylenebilir?

Fiziksel ve dijital altyapı etkin bir bağlantılı ve otonom araç uygulaması için önemli bir gereksinimdir. Dijital altyapı güvenli ve hızlı bir haberleşme sistemi, pozisyon belirleme, hava şartları, yol altyapısı ve sensör füzyonuna destek teknolojiler, veri altyapısı, ülkeler arası geçişler, otoyol tanıma sistemleri, iş birliği içinde çalışmayı kolaylaştıran teknolojileri içeriyor. Yol altyapısı ise otonom araçların sorunsuz trafikte seyrini sağlayabilecek, standart işaretleme ve uyarı sistemleri, yol şeritleri gibi ögeleri barındırıyor. Bu alanlarda geliştirme çalışmaları yapmak amacı ile HORIZON Europe mobilite alanında araştırma ve inovasyon çağrılarına çıkılmaktadır.

Otomotiv ekosistemi açısından gelecek öngörünüzü öğrenebilir miyiz?

Otomotiv ekosistemi bağlantılı ve otonom araçlar, elektrikli ve yakıt hücreli araçlar ile önemli bir değişime uğruyor. Artık araçlarda yazılım, yapay zekâ, elektronik ve elektrikli sistemler ön plana çıkıyor. Diğer yandan 2035 yıllarından itibaren uçan otonom araçlar da trafik sisteminde yerini almaya başlayacak. Otomotiv teknolojilerindeki bu değişim sektörün önde gelen firmalarını iş modellerini değiştirmeye zorluyor. Bu çok disiplinli teknoloji dünyasında rekabetçi olmak için ana üreticiler, elektronik ve bilgisayar dünyasındaki yenilikçi girişimciler ile ortaklıklar kurmaya başlıyor. Üretim şirketleri artık mobilite şirketine evriliyor. Yeni teknoloji Ar-Ge harcamalarının boyutu ve pazarın yeterli hızda gelişmemesi şirketleri ortak geliştirme ile maliyetleri azaltmaya zorluyor. Dijitalleşme ve yapay zekâ, üretim ve ürün geliştirme sistemlerini de değiştiriyor. Değer zinciri yazılım ve dijital teknolojilere doğru kayıyor. Artık düşük maliyetli üretim yapan ülkeler de teknoloji geliştiren ve yenilikçilik ekosistemini destekleyen ülkeler olmak zorunda. Bu yeni otomotiv ekosisteminde, yenilikçi, verimli, esnek ve yüksek teknoloji ağlarına en iyi entegre olan şirketler rekabet gücünü artırabilecek. Diğer firmalar ise sektörün dışına itilecek.

 

Referanslar:

[1]- https://modales-project.eu/

[2]- https://www.innodareplatform.com/en/ip-rights

[3]- Global EV Outlook,2023, IEA

[4]- “Autonomous Driving’s Future: Convenient and Connected”- McKinsey, 2023

[5]- https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Research-and-Development-Activities-Survey-2022-49408

[6]- https://www.opinaproject.com/tr/home/


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next