ODMD Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Halil Karagülle Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Halil Karagülle

ODMD Yönetim Kurulu Üyesi

MOBİLİTE SEKTÖRÜNDEKİ YENİLİKLER, SEKTÖRDE DÖNÜŞTÜRÜCÜ BİR ROL OYNUYOR

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ, DEMOGRAFİK YAPININ DEĞİŞİMİ, TEKNOLOJİK GELİŞMELER KAYNAKLI DÖNÜŞÜM VE HIZLI KENTLEŞME NEDENİYLE MOBİLİTE SEKTÖRÜ DEĞER ZİNCİRİNİN TAMAMEN FARKLILAŞMASININ VE YAPISAL OLARAK DÖNÜŞMESİNİN BEKLENDİĞİNİ SÖYLEYEN ODMD YÖNETİM KURULU ÜYESİ VE SUBARU TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ HALİL KARAGÜLLE, “BU DÖNÜŞÜM SÜRECİNDE MOBİLİTE SEKTÖRÜNÜN GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİREN EN ÖNEMLİ ETKENLER OTONOM, ELEKTRİKLİ, PAYLAŞIMLI VE BAĞLANTILI ARAÇLAR GİBİ TEKNOLOJİK YENİLİKLER VE YENİ EMİSYON NORMLARI, DEĞİŞEN TÜKETİCİ TALEPLERİ, ÜRETİM MERKEZLERİNDEKİ DEĞİŞİM, YENİ İŞ VE ŞİRKET BİRLEŞMELERİ OLACAKTIR” DİYOR.

Otomotiv sektörü yönünden geride bıraktığımız dönemi ve 2024 yılı beklentilerinizi okuyucularımızla paylaşabilir misiniz?

2023 yılını otomotiv sektörü rekor satışla tamamladı. Bunda pandemi döneminde yaşanan arz sıkıntılarının çözülmesinin yanı sıra, pazara yeni ve uygun fiyatlı elektrikli otomobiller sunan markaların girmesi de etkili oldu. 2023 yılı Subaru markamız için de satışlarımızı yüzde 55 artırdığımız bir yıl oldu. Her ne kadar Kızıldeniz’deki tedarik problemleri otomobil ithalatında aksamalara yol açsa da yine de gecikmeler pandemi dönemindeki kadar ciddi bir seviyede değil. Pandemi döneminde karşılanamayan talebin 2023’te yoğun şekilde gerçeklemiş olduğunu göz önünde bulundurarak, Türkiye otomobil ve hafif ticari araç pazarının 2024 yılında geçtiğimiz yıla göre bir miktar düşüşle 950 bin adet seviyele- rinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz.

Dünya ve Türkiye otomotiv pazarı ciddi bir dönüşümden geçiyor. Sizce Türkiye otomotiv sektörü bu değişime hazır mı?

2022 yılında 7,733 adet olan elektrikli araç satışları 2023 yılında yaklaşık 9 kat büyüyerek 72,179 adete ve yüzde 7.5 paya ulaştı. Bu artışta, bir yandan ülkemiz pazarına yeni giriş yapan çok sayıda yeni markanın sunduğu uygun fiyatlı elektrikli araç ve yerli otomobil markamızın üretiminin de belirli bir randı- mana ulaşması etkili olurken, diğer yandan elektrikli araç şarj altyapısındaki gelişmeler, tüketicinin elektrikli araçlara duyduğu güvendeki artış ve kullanım maliyetlerinin fosil yakıtlı araçlara kıyasla daha düşük olması etkili oldu. Avrupa’nın sürdürülebilirlik yol haritası uyarınca 2035 yılından itibaren içten yanmalı motorlu araçların satışının yasaklanması öngörülüyor. Türkiye için bu hedef 2053 yılı. Dünyada olduğu gibi ülkemiz açısından da dönüşüm başlamış durumda, ancak ülkemizin ulaşım ve enerji altyapısının yeni enerji alternatiflerine uygun hale getirilmesinin çok kolay bir süreç olmayacağını düşünüyoruz.

Elektrikli araçların yaygınlaşması için temel gelişim alanları; batarya maliyetinin azaltılması, sürüş menzilinin artırılması, şarj altyapısının geliştirilmesi ve hızlı şarj kabiliyetinin yükseltilmesi olarak görünüyor. Perakende tarafında elektrikli araçların daha az bakım ihtiyacı nedeniyle yetkili satıcıların gelir yapısı bakım tarafında düşecek, ama araç güncellemelerinin ücretli olarak yapılması veya aylık belirli bir ücret karşılığı sunulacak online hizmetlerin artmasıyla farklı gelir kaynakları ortaya çıkabilecektir. Araç güncellemeleri ücretli dahi olsa uzaktan yapılabileceği için servislerin fiziki alanlarının küçüleceğini ve/veya çok markalı hale geleceğini öngörebiliriz.

Subaru da 2050 yılına kadar karbon nötr bir marka olmayı hedefliyor. Marka, yeni araçlarında CO2 emisyonlarını 2010 seviyelerine göre en az yüzde 90 veya daha fazla azaltma hedefine sahip. Marka, 2030 yılına kadar global satışlarının en az yüzde 50’sinin EV’ler veya HEV’ler olmasını sağlamak ve 2030’ların ilk yarısında üretilen ve satılan tüm Subaru araçlara elektrifikasyon teknolojilerini uygulamak gibi iki orta vadeli hedef belirledi.

Dünyada ve Avrupa’da otomotiv sektöründe çevreci araçlarla ilgili gelişmeleri değerlendirir misiniz?

Teknolojik gelişmeler ve çevre ile ilgili sorunlar otomotiv sektörünü hem üretim hem de perakende tarafında köklü değişimlere zorlu- yor. Çevre normlarına uyum çerçevesinde içten yanmalı motorlardan elektrikli motorlara geçiş sürecinde, günümüzde neredeyse her otomobil üreticisi elektrikli bir model üretmeye başlamış durumda. Elektrikli araç teknolojilerinin kullanımının yaygınlaşmasının, iklim değişikliğini hafifletmek adına ulaşımda dönüştürücü bir rol oynayacağını görüyoruz. Sera gazı üretiminde enerji sektöründen sonra ikinci sırada yer alan ulaştırma sektöründe iklim değişikliği ve kaynak kıtlığının önlenmesi için araç emisyonlarının azaltılmasına yönelik ciddi tedbirler uygulanmaya başlanmış durumda. Fosil yakıtların verimli kullanılması, alternatif enerji kaynaklarının geliştirilmesi ve mevcut emisyonları düşürücü kamu politikaları, araç üreticilerinin stratejilerini ve ürün geliştirme süreçleri üzerindeki etkilerini de uzun zamandır görmeye başladık.

Türkiye’nin 2021 yılında iklim değişikliği ile mücadele kapsamında imzalamış olduğu Paris Anlaşması uyarınca 2053 yılı için net emisyonu sıfıra düşürme hedefimiz bulunuyor. Ayrıca, Avrupa Parlamentosu tarafından yayımlanan Avrupa Yeşil Mutabakatı adı verilen iklim yasası da Türkiye’yi doğrudan etkiliyor. 2030 yılına kadar karbon salınımını yüzde 50 azaltmayı, 2050 yılında ise ‘0’ karbon salınımı hedefine ulaşmayı amaçlayan bu mutabakat çevreye zararlı ürünlerin AB pazarına girişinin kısıtlanması amacıyla sınırda karbon vergisi düzenlenmesini içeriyor. Araç üreticileri elektrikli ve hibrit araç geliştirme projelerini bu kapsamda hızlandırmış durumdalar. Ülkemizde de yerli otomobil ve ticari araç üreticilerinin elektrikli araç üretimi alanındaki yatırımlarının da 2030 yılına kadar büyük hız kazanmasını bekliyoruz.

Subaru markası da karbon nötr bir toplumun gerçekleşmesine katkıda bulunmak amacıyla 2050’ye uzanan bir yol haritası belirleyerek markanın elektrifikasyonunu ve diğer girişimlerini hızlandırdı. Subaru ve Panasonic Energy; Panasonic Energy tarafından tedarik edilecek yüksek kaliteli ve yüksek performanslı yeni nesil silindirik lityum iyon otomotiv bataryalarının, 2025 yılından itibaren, Japonya Gunma’da inşa edilmesi planlanan Subaru’ya ait bataryalı elektrikli araç tesisinde üretilecek araçlara monte edilmesi amacıyla görüşmelere başladı.

Önümüzdeki dönemde paylaşım ekonomisinin otomotiv sektörünü nasıl etkilemesini bekliyorsunuz?

Günümüzde, iklim değişikliği, demografik yapının değişimi, teknolojik gelişmeler kaynaklı dönüşüm ve hızlı kentleşme nedeniyle mobilite sektörü değer zincirinin tamamen farklılaşması ve yapısal dönüşmesi bekleniyor. Bu dönüşüm sürecinde mobilite sektörünün geleceğini şekillendiren en önemli etkenler otonom, elektrikli, paylaşımlı ve bağlantılı araçlar gibi teknolojik yenilikler ve yeni emisyon normları, değişen tüketici talepleri, üretim merkezlerindeki değişim, yeni iş ve şirket birleşmeleri olacaktır.

Bir diğer önemli konu ise, yeni teknolojik gelişmelerin büyük çoğunluğunun mobilite sektöründe faaliyet göstermeyen girişimler tarafından yapılması ve geleneksel üreticilerin bu alandaki sınırlı tecrübelerinden dolayı söz konusu firmalarla ortaklıklar geliştirilmesi konusu. İş modelinde farklılığa giderek öne geçmek isteyen otomotiv firmaları bu ortaklıklar ile tecrübesinin sınırlı olduğu bilgi ve teknoloji birikimini elde etmek için önemli olanaklar elde ederken, dönüşen yeni ekosistemi fırsat olarak gören fakat araç üretim tecrübesi olmayan teknoloji firmaları da bu yöntemle sektöre hızlı bir şekilde dâhil olmaya başladı.

Değişen müşteri alışkanlıkları ve beklentileri ile dijitalleşme alanında yaşanan hızlı gelişmeler otomotiv sektöründe standart otomobil kullanımı deneyimini birçok farklı mobilite unsuru ile çeşitlendirmeye başladı. Kent sakinlerine yüksek bir yaşam kalitesi sunmak ve bu refahı sürdürülebilir bir şekilde sağlayabilme amacıyla dünyada «akıllı şehir» uygulamaları yaygınlık kazanmaya başladı. Akıllı şehirlerin oluşturulmasında en önemli unsurlar arasında yer alan bağlantılılık özelliği ile Akıllı Ulaşım Sistemleri (ITS) ve Nesnelerin İnterneti (IoT) gibi uygulamalar yaygınlaşmaya başladı. Bağ- lantılı araçlar veri toplama ve analiz etme yetkinliklerinin de etkisiyle sensörler ve araçlar arası iletişim ile trafik güvenliğinin artırılmasına, navigasyon çözümleri ile seyahat rotalarının optimize edilmesine, yol yapısı ve trafik verilerinin toplanıp analiz edilmesi gibi uygulamalarla ulaşım altyapıları performansının takip edilmesine destek olacak. Ayrıca bağlantılı araç teknolojilerinde en önemli devrimlerden biri olarak görülen sürücüsüz araçlar sayesinde, insan faktörüne ihtiyaç olmadan yol, trafik durumu ve çevre şartları algılanarak kesintisiz trafik akışı sağlanması, enerji tüketiminin azaltılması ve yol kapasitesinin artırılması gibi alanlarda önemli katkılar sağlanması bekleniyor.

Bireysel araç kullanımında yaşanan değişimlerin yanı sıra paylaşımlı araç kullanımı gibi yeni çözümlerle de karbon salınımının azaltılması hedefleniyor. Kişisel araç sahipliğinin azalmasına neden olması beklenen araç paylaşımı, hem daha yüksek yakıt tüketimi olan araçların kullanım sürekliliğinin azalmasına hem de park halindeki araç sayısını azaltarak daha fazla yeşil alan oluşturulabilmesine de olanak sağlayabilecek.

Paylaşımlı araç uygulamalarına paralel olarak mikromobilite de şehir içi ulaşımda öne çıkan trendler arasında yer alıyor. Yoğun trafik nedeniyle ulaşımda zaman kaybının yaşandığı büyük şehirler başta olmak üzere birçok şehir ve bölgede mobil uygulamalar ile kolaylıkla kullanılabilen çevre dostu elektrikli scooter, bisiklet ve motorların kullanımı yaygınlaşmaya başladı. Eski yerleşim yerleri ve dar sokakların bir arada olduğu Avrupa ülkelerinde hızla yaygınlaşan bu trend Türkiye’de yerli firmalar ile son yıllarda şehir içi mobilitenin sağlanmasında önemli yer edindi.

Globaldeki gelişmeleri de göz önüne aldığımızda 10 yıl sonra otomotiv sektöründe faaliyet gösterecek paydaşları ne gibi yenilikler bekliyor?

Önümüzdeki 10 yılın otomotiv sektörün- de geçmiş 50 yıldan çok daha fazla gelişmeye sahne olacağını öngörebiliriz. 2034 yılına geldiğimizde Avrupa’da içten yanmalı motorların üretimi yasaklanmış olacak. Bu süreçte elektrik enerjisine alternatif farklı enerjilerin de sunulmuş olacağını tahmin ediyoruz. Bu enerjilerin altyapıları da bu dönemde oluşturulmaya başlanmış olacaktır. Otomobil satışları muhtemelen tamamen online olacak. Satışlar, üreticiler ve acente konumundaki bayiler tarafından yapılacak. Yeni nesil araçların telematik sistemlerle uzaktan güncellenmesi servis tarafındaki iş yükünü bir ölçüde azaltmış olacaktır. Toplu ulaşım ve taksicilik tarafında sürücüsüz araçların kullanımının da pilot kentlerde başlayacağını öngörebiliriz.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next