İstanbul Kent Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Rahmi İncekara Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Öğretim Üyesi Dr. RAHMİ İNCEKARA

İstanbul Kent Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü - Ekonomist - DİPAM Araştırmacısı

“İhracat, 2022’de Türkiye’nin en önemli iktisadi faaliyeti olacak”

Türkiye ve dünya ekonomisinin içinde bulunduğu durumu değerlendiren ve gelecekle ilgili fikirlerini paylaşan İstanbul Kent Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü - Ekonomist - DİPAM Araştırmacısı Öğretim Üyesi Dr. Rahmi İncekara, otomotiv sektörünün Türkiye ekonomisindeki yeriyle ilgili de açıklamalarda bulundu.

Türkiye ekonomisinin, geçtiğimiz yıla kıyasla 2022’de genel olarak nasıl bir seyir izlemesini bekliyorsunuz?

Dünya Bankası’nın raporuna göre, 2021’de beklentilerin üzerinde güçlü bir büyüme kaydeden Türkiye ekonomisinin 2022’de artan yurt içi makroekonomik ve finansal zorlukların büyümeyi yavaşlatmasıyla birlikte çok daha düşük bir hızda büyümesi bekleniyor.

IMF ise son raporunda, 2021’de 7 trilyon 154 milyon TL olan Türkiye’nin gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYH), 2022’de 11 trilyon 335 milyar TL’ye yükseleceğini tahmin ediyor. Bu dönemde dolar bazında GSYH’nin ise 806,8 milyar dolardan 692,4 milyar dolara gerileyeceği öngörülüyor.

IMF, 2021 yılında 8,87 olan ortalama dolar/TL kurunun, 2022’de ortalama olarak 16,37’ye yükselmesini bekliyor.

Dolar/TL’nin 1 Ocak-19 Nisan arasındaki ortalamasının 14,01, 20 Nisan kurunun da 14,67 olduğu düşünüldüğünde, yılın kalanında IMF, dolar kurunda bir miktar yükseliş beklentisinde.

2022’de Türkiye ekonomisinin yüzde 2,7 büyümesini öngören IMF ayrıca, Türkiye’de 2022 yılında ortalama enflasyonun yüzde 60,5 olmasını tahmin ediyor.

Tahminlere göre Türkiye’de cari denge/GSYH oranı 2022’de eksi yüzde 5.7, 2023’te eksi yüzde 2 olacak. Türkiye ekonomisi büyümeye devam etse de; TL’nin hızlı değer kaybıyla birlikte 2021’de 21. sıraya gerilemiş oldu. Türkiye’nin 2022 yılı sonunda 23. sıraya gerilemesi bekleniyor.

“İyi koordine edilmiş para ve maliye politikaları devreye girmeli”

2022’de ekonomik açıdan ülkeyi bekleyen olumlu/olumsuz faktörler sizce neler olacak?

Türkiye ekonomisi açısından en olumlu tablo, 2021’de olduğu gibi, 2022’de de büyümenin lokomotifi olan, başta Avrupa Birliği olmak üzere küresel çapta güçlü bir artış gösteren ihracat olacak. İhracatın yanı sıra döviz getiren hizmetlerden turizm gelirlerindeki artışa ilişkin ilave beklentilerin de önemli belirleyici etken olacağı tahmin ediliyor.

Türkiye ekonomisine ilişkin görünümde olumsuz faktörler de mevcut. Bunlar arasında Rusya-Ukrayna savaşı, Covid-19 pandemisinden kaynaklı yaşanan olumsuzluklar, iklim değişikliği ile bağlantılı doğal afetler, küresel ekonomide gerçekleşen fiyat baskıları ve tedarik zinciri kesintileri, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki faiz oranı sıkılaştırma beklentileri ve bunun sonucunda küresel likidite koşullarının sıkılaşması sayılabilir.

Türkiye’nin küresel rekabet gücünü iyileştirmenin üzerine odaklanmak da Türkiye’nin düşmekte olan yabancı doğrudan yatırım gidişatını tersine çevirebilir ve yabancı doğrudan yatırım seviyesini diğer büyük gelişen piyasalar ile benzer seviyelere yükseltebilir.

2022 ve 2023 yıllarına ilişkin büyüme görünümünün önündeki riskleri azaltabilmek için Türkiye’nin, iyi koordine edilmiş para ve maliye politikalarını devreye sokması gerekiyor.

Pandeminin gidişatı ve Covid-19 aşısındaki gelişmeler Türkiye ekonomisini ne yönde etkileyecek? Bu açıdan dünya ile kıyasladığımızda ne gibi farklar olmasını ön görüyorsunuz?

Dünya ekonomisi, 2022’de pandemideki gelişmelerle, Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) sıkılaşma politikasının yaratacağı etkilerle, Rusya-Ukrayna savaşının körüklediği enerji-gıda sorunlarının ve bölgesel istikrarsızlıkların yaratacağı risklerle boğuşacak.

Küresel ekonomi 2020’de başlayan Covid-19 pandemisinin getirdiği problemleri 2022’de de yaşamaya devam etti. Talep artışları, tedarik zincirinde yaşanan zorluklara ve elektronik gibi sektörlerde çip kıtlığı yaşanmasına neden oldu. Ayrıca dünya, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın da etkisiyle enerji ve gıda kısıtı gibi pek çok sorunla yüzleşmek zorunda kaldı.

Her ne kadar şu günlerde etkisini kaybetse de pandemi tüm ekonomiler için belirleyiciliğini koruyor. Eğer yeni varyantların etkileri sınırlı kalır, yeni aşılar geliştirilir, gelişmekte olan ülkelerde aşılamada ilerleme sağlanmış olursa 2022’nin ikinci yarısında dünya genelinde yine hızlı bir normalleşme yaşanabilecek.

Türkiye için 2022’de en önemli iktisadi faaliyet yine ihracat olacak. Pandemideki olumlu küresel koşullar senaryosu içinde Türkiye’ye yönelik ilave talep artışı hem artacak hem de kalıcı olacak. Bu çerçevede ihracat artışı ve onun desteklediği sanayi üretimi ile büyümede artış gerçekleşebilir. Türkiye, 2022’de ihracat artışına bağlı olarak yüzde 4-5 arasında büyüme sağlayacak. Pandemideki olumlu tablonun yanı sıra Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın bitmesi ile turizm gelirlerindeki artış ile enerji ve gıda fiyatlarında yaşanacak düşüş Türkiye ekonomisine olumlu katkı sunacak.

“Enflasyon 2008’den bu yana en yüksek oranda”

Pandemiyle geçen iki yılın ardından bugün dünya ekonomilerinin ekonomik ve sosyal tablosu hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Dünya ekonomisi, Covid-19 salgını, enflasyon ve politika belirsizliği, şu anda bölgesel bir savaş şeklinde seyreden Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş gibi bir dizi sorunu yaşıyor. Küresel çapta, şimdiye kadar görmeye alışık olmadığımız kamu harcamaları ve para politikaları ile de karşı karşıyayız. Artan eşitsizlik ve güvenlik sorunları özellikle gelişmekte olan ülkelere zarar veriyor. Daha fazla ülkeyi olumlu bir büyüme sürecine sokabilmek için, uyumlu uluslararası eylem ve kapsamlı bir dizi ulusal politika müdahalesi gerekiyor.

Salgının getirdiği ekonomik ve sosyal konjonktür, düşük gelirli çalışanları sert bir şekilde etkileyen enflasyon artışı, para politikasını da kısıtlıyor. Küresel olarak ve gelişmiş ekonomiler arasında, enflasyon 2008’den bu yana en yüksek oranlarda seyrediyor. Yükselen piyasalarda ve gelişmekte olan ekonomilerde enflasyon 2011’den bu yana en yüksek orana ulaştı. Birçok yükselen piyasa ve gelişmekte olan ekonomi, enflasyonist baskıları kontrol altına almak için politika desteğini toparlanma tamamlanmadan öne çekiyor.

Dünya ekonomilerinin pandeminin izlerini silebilmek için bir dizi reformu devreye sokması gerekiyor. Bu reformlar, yatırım ve insan sermayesini iyileştirecek, gelir ve cinsiyet eşitsizliğini tersine çevirecek ve iklim değişikliğinin getirdiği zorluklarla başa çıkacak şekilde tasarlanmalıdır.

Pandeminin etkisini kaybettiği bugünlerde salgının tam anlamıyla kontrol altına alınabilmesi için aşıların daha geniş ve adil bir şekilde dağıtılmasını sağlamak şart. Ancak, kalkınma sürecindeki artan eşitsizlik gibi geri gidişlerin üstesinden gelebilmek, sürekli destek sağlanmasını da gerektirecek.

Dolar, Euro, enflasyon ve altın gibi veriler konusundaki beklentinizi paylaşabilir misiniz?

2022’nin ilk çeyreği geride kaldı. 2021’in devir bakiyesi şeklinde geçen ilk çeyrekteki en önemli gelişme, Rusya-Ukrayna savaşı olarak göze çarpıyor. Pandeminin endemiye dönüşmesiyle dünya ekonomisi yaz aylarından itibaren canlanma temposuna girebilir. Kuşkusuz bu temponun ivmesini FED belirleyecek. Enflasyon

ile mücadelede şahin bir tutum sergilemesi beklenen FED’in faiz artırım süreci, ABD tahvil faizlerindeki artışı hızlandırabilir. Dolar endeksinin güçlenmesi ile birlikte altın ve gelişen ülke para birimlerinde negatif etkiler söz konusu olabilir.

2021’i 1700-1900 dolar bandında yatay geçiren ons altın için FED’in faiz artırımları geride kalana dek kalıcı değer artışı yaşanması kolay değil. Kripto paraların altının ikamesi olması da önemli bir belirleyici. Risk iştahının artışı kripto paralara yönelimi artırırken, risk iştahının düşüşü güvenli liman “altın”a olan talebi artırıyor. Rusya-Ukrayna savaşının devam etmesi, küresel enflasyonist ortam, stagflasyon ve resesyon ihtimallerine karşı doğal koruma sağlayan altının yükselme ihtimalini kuvvetlendiriyor.

Türkiye ekonomisi açısından bakıldığında, kur korumalı mevduat düzenlemesi öne çıkıyor. Dolarizasyonu önlemek ve liralaşma stratejisine uygun olarak geliştirilen ürün, ilk etapta istenen kur istikrarı etkisini sağladı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2022 nisan ayı piyasa katılımcıları anketi sonuçlarında, katılımcıların yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi 16,85 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise 17,84 TL olarak gerçekleşti. Uluslararası kuruluşların beklentileriyle örtüşen tahminler ilerleyen günlerde dolar kurunda bir artışı işaret ediyor.

TCMB yılın ikinci enflasyon raporunda 2022 yıl sonuna ilişkin enflasyon tahminini yüzde 23,2’den yüzde 42,8’e yükseltti. Neredeyse iki katına revize edilen enflasyon tahmini, yıl boyunca enflasyonun oldukça yüksek seviyede seyredeceği şeklinde yorumlanıyor.

Negatif reel faiz ortamı, döviz kurlarındaki sakin seyir, enflasyonist ortamın borsada işlem gören şirketlerin kârını artırması, şirketlerin piyasa değerinin iskontolu olması ve kendi hisselerini ucuz bulup geri almaları, yabancı yatırımcıların çıkışı, konut ve otomobil fiyatlarındaki aşırı artış gibi nedenler Borsa İstanbul’un yükselişini beraberinde getirdi. Borsa İstanbul BİST100 endeksi, 24 Şubat 2022’de görülen 1.830 dip seviyesinden itibaren başlayan yükseliş hareketinde 2.500 seviyesini aşarak tarihi rekorunu kırdı. Yılın ilk 4 ayında yatırım araçları arasında Borsa İstanbul öne çıktı. Dolar, Euro ve altının getirileri enflasyonun altında kaldı.

“Otomotiv endüstrisi, ihracatta 16 yıldır aralıksız şampiyon”

Otomotiv sektörünün Türkiye ekonomisine olan katkısı hakkında ne düşüyorsunuz?

Otomotiv sanayi, tüm sanayileşmiş ülkelerde ekonominin lokomotifi olarak kabul ediliyor. Bunun sebebi, diğer sanayi dalları ve ekonominin diğer sektörleri ile çok yakından ilişkili olması. Otomotiv sanayi; demir-çelik, petro-kimya ve lastik gibi temel sanayi dallarında başlıca alıcı konumunda. Ayrıca, turizm, altyapı, inşaat, tarım ve ulaştırma gibi çeşitli sektörlerin ihtiyaç duydukları birçok motorlu araç otomotiv sektörü tarafından sağlanıyor. Bu sektörde meydana gelen değişmeler ekonomiyi önemli derecede etkiliyor.

Türkiye’de otomotiv sanayinin güçlü sermaye yapısı, yabancı ortaklıklar, güçlü yan sanayinin varlığı, nitelikli iş gücü, coğrafi konum, kalite sisteminin sağlanmış olması rekabet açısından sektörün güçlü yanlarını oluştururken; yarı iletken çip krizi, ham madde tedarik problemleri, artan maliyetler gibi unsurlar sektörü olumsuz yönde oluşturuyor.

Türkiye ihracatında ilk sırada yer alan otomotiv endüstrisi, ihracatta 16 yıldır aralıksız şampiyon sektör oldu. Otomotiv sektörünün 2021 yılı ihracatı, 2020 yılına göre yüzde 15 artarak 29 milyar 342 milyon 794 bin dolar oldu. Otomotiv sektörünün 2021 yılı ihracat ortalaması ise 2,45 milyar dolar oldu. Endüstrinin 2021 yılı Aralık ayında Türkiye ihracatından aldığı pay yüze 13,3. Dünyada kendini göstermeyi başaran Türk otomotiv sektörü, gelişimini devam ettirebilmek için verimlilik, üretim, ihracat gibi birçok yönden öne geçmek zorunda. Bu konuda dünyada hızla gelişen teknolojilerin yakından takip edilmesi, ana ve yan sanayi arasında işbirliği, teşvikler, yatırımların arttırılması gibi birçok unsur ön plana çıkıyor. Otomotiv sektörü bugün olduğu gibi gelecekte de Türk ekonomisi için hayati önem taşıyan konumunu koruyacak. Vergi gelirlerine, istihdama ve ödemeler dengesine çok büyük katkılar yapan bu sektörün daha da gelişip uluslararası rekabet gücüne kavuşması, Türkiye ekonomisinin büyümesi açısından büyük önem taşıyor.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next