KPMG Türkiye Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Dijitalleşme Yolunda Türkiye 2021: Trendler ve rehber hedefler

KPMG Türkiye ve Dijital Türkiye Platformu iş birliğiyle hazırlanan “Dijitalleşme Yolunda Türkiye 2021” Türkiye’nin dijitalleşme sürecini geliştirmek üzere öneriler sunuyor. Çalışmaya göre; kadınların dijital teknolojilere erişimi ve analitik, makine öğrenimi, siber güvenlik, yapay zekâ gibi konularda eğitim programlarının oluşturularak kalifiye insan gücü yetiştirilmesi dijitalleşen Türkiye için önem taşıyor.

Yakın geçmişe kadar pek çok kurum ve kuruluş dijital dönüşüm yolculuğunda farklı hızlarla seyahat etmekteydi. Dijital dönüşüme yapılan yatırımlar parça parça veya koordinasyonsuz ilerlerken, farklı işlevlerin birlikte çalışabildiği bütüncül ve uyumlu bir plan oluşturulmamıştı. Fakat pandemi gibi küçük olasılıklı risklerin hayatımıza hiç beklemediğimiz bir anda girmesi gelecekteki fırtınaları atlatabilecek verimli, etkili ve sürdürülebilir bir yaşama yardımcı olacak dijital dönüşüm için artık kaybedecek vakit olmadığını gösteriyor.

Dijital dönüşümün sağlanması ve dijital teknolojilerin hayatımızda daha somut ve sürdürülebilir yapıda bulunması için konunun “Strateji ve Değer Yönetimi”, “Risk ve Uyum” konuları çerçevesinde ve “Veri ve Analitik”, “Modern İş Gücü”, “Akıllı Otomasyon” kavramlarını merkeze alarak değerlendirilmesi gerekiyor.  

Strateji ve değer yönetimi

Yıkıcı teknolojiler mevcut ürün ve hizmetlerin yerini aldıkça ve yeni fırsatların kilidini açtıkça belirsizlikler oluşuyor. Bunun için kurumsal yeniliklere yatırım yaparken, doğru zamanda doğru dijital teknolojilerin seçimi, önümüzdeki dönemde ortaya çıkabilecek farklı risk durumlarına hazırlık ve dijitalleşmenin gerektireceği yetenek değişimi gibi konuları içerecek güçlü ve çevik stratejiler geliştirilmesi gerekiyor.  

Risk ve uyum

Yapay zekâ, makine öğrenimi ve otomasyon kavramları toplumu hızla yeni ve bilinmeyen alanlara götürüyor.  Bu teknolojilerin temelini oluşturan verinin, etik açıdan nasıl kullanılması gerektiğine dair üzerinde anlaşmaya varılmış tek görüşün olmaması, hem vatandaş hem de kurum ve kuruluşlar için farklı zorluklar oluşturuyor. e-Ticaret, sosyal medya ve dijital kanalların kullanım trendlerinin artması ile siber saldırılara yönelik yeni tehditler oluşuyor. Dijital dönüşüm süreçleri devam ederken dijitalleşmenin beraberinde getirdiği farklı risklere karşı önlemlerin alınması, toplumun bu konudaki farkındalığının arttırılması gerekiyor.  

Akıllı otomasyon

Akıllı otomasyon teknolojilerinin daha az çaba ile daha fazla değer sunması önümüzdeki dönemde geleneksel iş yapış şekillerinde büyük değişikliklere sebep olacak. Bulut uygulamalarının, blok zincirinin, bilişsel otomasyonun, doğal dil işlemenin ve daha fazlasının birleşiminden oluşan Akıllı otomasyonun tamamen yeni bir iş modeli oluşturması bekleniyor. Akıllı otomasyonun sadece tek seferlik değil günlük hayatın bir parçası olarak kullanılması ile daha verimli sonuçlar elde ederken insanların değer yaratan işlere odaklanmasına olanak tanımak gerekiyor.  

Veri ve analitik

Pro-aktif stratejiyi ve planlamayı yönlendiren veriler, reaktif bir araç olarak kullanılmaktan ziyade, dijital dönüşümün temel felsefesi. Dijital dönüşümündeki ilk stratejik adım, veri yönetiminin hedefleri ve genel stratejiyi nasıl desteklediğini tanımlamak, aynı zamanda kültüre önce veri zihniyetini yerleştirmek olabilir. Dijitalleşme yolundaki kuruluşlar, verilerden yararlanarak ve analitik uygulayarak, izole edilmiş veya kümelenmiş dikey işlevleri azaltabilir ve daha hızlı karar verme ile dijital bir iş modeli üretebilir.

Modern iş gücü

Dijital teknolojilerden daha fazla yararlanmak ve değer sunmak için yeni yeteneklere, becerilere ve hizmetlere günden güne daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Artan otomasyon ve diğer dijital teknolojiler sayesinde ortaya çıkan yeni rol ve yeteneklerin toplum geneline yayılması gerekliliği orta vadede eğitim sisteminin yeniden düzenlemesi ihtiyacını doğuracak. Aynı zamanda dijital dönüşüm içerisinde olan kurum ve kuruluşlarda teknolojinin insan ile birlikte uyumlu çalışabilmesi için etkili bir yetenek yönetimi stratejisi gerekiyor. Dijital teknolojilerin uygulanmasını yönetmek ve kritik kaynakların uzmanlığından yararlanmak için organizasyonda değişikliler yapmalı ve yeni mükemmeliyet merkezleri geliştirilmeli.

Toplum 5.0 Türkiye ve Dünya

Toplum 5.0 tartışmalarında konu, “teknoloji destekli toplumsal dönüşüm” iken bunun yalnız teknoloji gelişimini değil, aynı zamanda onun beceri ve kapasitelerinin insan ve toplum odaklı hale getirilmesi yani bir diğer deyişle dijital dönüşüm süreci. Teknolojinin toplum yararına entegrasyon süreçleri zihinsel değişimi de getiriyor. Eşitsizlik, yoksulluk, çevre politikaları, temiz enerji, cinsiyet eşitliği gibi unsurları da toplumsal dönüşümde beraber okumak gerekiyor. Bu konuda Birleşmiş Milletler 2015’te “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları” başlığı altında 17 maddelik bir yol haritası yayınladı. Bu başlıkların ortaklaştığı nokta, Endüstri 4.0 ile gelen teknolojilerin, toplum ve dünyaya olumlu katkılarının neler olacağı ve dönüşümün hangi yöntemlerle, teknolojilerle yürütüleceği yani stratejilerini çerçevelendirme çabası. Diğer yandan ise dönüşüm tek başına “iyilikler getiren” gelişmeler değildir, kimi insan kaynağını, meslek ve becerileri de olumsuz etkiliyor

Örneğin Avrupa Birliği ülkelerinde yapılan araştırmalarda, gelecekte veri bilimi, yazılım geliştirme ve programlama gibi niteliklere daha çok talep olacağı; makine operasyonları ve kas gücüne dayalı mesleklerde ise ihtiyacın azalacağı öngörülüyor. Böylesi bir dönüşüm anlayışında, Türkiye’nin dijital ve teknolojik olgunluğu Toplum 5.0’a geçişte anlaşılması gereken anahtar düzey. Bu konuda TÜBİTAK, Dünya Bankası gibi çeşitli kurumların yaptığı tahlil ve endeks çalışmalarında Türkiye’nin dijital, teknoloji olgunluk seviyesinin istenen noktada olmadığı görülüyor. Örneğin; yüksek teknolojili ürün ihracatının milli gelire oranı Türkiye’de yüzde 2 seviyesinde iken Güney Kore’de yüzde 27. Yine TÜBİTAK raporlarında yer alan analizlerde, Türkiye Endüstri 4.0 olgunluk seviyesinden hala geride yer alıyor. Bu bakış açısıyla Endüstri 4.0’a tam geçiş ile kas gücüne veya eski nesil iş tarzlarına dayalı insan kaynağının evirilmesi, halihazırda istihdam sorunu yaşayan ülkeler için ciddi bir sorun.

Teknolojinin insan ve toplum hayatına yüksek düzeyde katkıda bulunabilmesinin anahtarı, mikro düzeyde insan deneyimi ve duygularının çalışılması iken makro düzeyde de teknoloji dönüşümlerinin toplumun her bileşeninde yarattığı etki ve kültürün çalışılması gerekliliği.

Bu anlayışla insan iş, ürün, servis, sistem veya toplumsal konularla ilgili her türlü veri inşası süreçlerinde, “edilgen ve nesneleştirilmiş” rolden çıkıyor ve ilgili konuların anahtar öznesi, aktörü haline gelmeye başlıyor. İnsanı merkeze almak, bağlamsal araştırmalar sayesinde yaşamın insani, toplumsal ve kültürel yönlerini daha yoğun çalışmak, bu sayede teknolojiye yön vermek anlamına geliyor. İnsanın bireysel gerçekliğinin yanı sıra sosyal etkileşim, toplum ve teknoloji etkileşimi ile ortaya çıkan kültürün akademik disiplinler tarafından çok yönlü çalışılması ile mümkün olabilecek.  

Türkiye’nin dijitalleşme yolundaki hedef göstergeleri

 

  • 2025’e kadar Türkiye’de e-devlet kullanım oranı yüzde 80 olmalı

Mevcut durumda bireylerin yüzde 51,5’i e-devlet hizmetlerinden faydalanıyor.

  • 2025’e kadar Türkiye’de e-ticaret kullanım oranı hem kadınlar hem de erkekler için yüzde 75 olmalı.

Bu oran 2020’de yüzde 36, 5 seviyesinde. (Erkeklerde yüzde 40,2; kadınlarda yüzde 32,7)

  • 2025’e kadar bilgi teknolojileri sektöründe çalışanların en az yüzde 25’ini kadınlar oluşturmalı.

2019’da Türkiye’de bilgi teknolojileri profesyonellerin sadece yüzde 9,6’sı kadın.

  • 2025’e kadar Ar-Ge harcamaları içerisindeki endüstriyel üretim sektörünün dijitalleşmesine yönelik Akıllı Otomasyon, yapay zekâ, makine öğrenimi proje teşvikleri arttırılmalı.

Mevcut durumda endüstriyel üretim süreçlerinin Ar-Ge harcamaları içerisindeki payı yüzde 8,6.

  • 2025’e kadar bulut bilişim kullanım oranları orta ve büyük ölçekli işletmeler için minimum yüzde 60’ın üzerinde olmalı.

Bu oran 250 ve üzeri çalışanı olan girişimlerde yüzde 40,8; 50-249 çalışanı olan girişimlerde yüzde 22,2; 10-49 arası çalışanı olan girişimlerde ise yüzde 11,9.

  • 2025’e kadar girişimlere verilen destekler arttırılmalı, global yatırımların alınmasını sağlayacak reklam ve teşviklerin, teknoloji merkezlerin sayısı arttırılmalı.

2020’nin ilk dokuz ayında start-up’lara 2,2 milyar dolar toplam yatırım yapıldı.

  • 2025’e kadar üniversitelerin her lisans bölümünde veri okur yazarlığı ve temel analitik eğitimleri müfredata eklenmeli.
  • 2025’e kadar ileri analitik, makine öğrenimi, siber güvenlik, yapay zekâ gibi konularda eğitim verecek lisans ve lisansüstü programlarının sayısı arttırılmalı.
  • Dijital teknoloji yetkinliklerine sahip istihdamı arttırmaya yönelik kalifiye eleman yetiştirmek için yeni teknik ve meslek liseleri açılmalı.
  • İlk öğretim, orta öğretim ve lise öğretmenlerinin tamamına uzaktan ve internet üzerinden eğitim verebilme yeteneklerinin kazandırılması gerekiyor.  
  • Akıllı otomasyon, robotik gibi teknolojilerin kullanımının artmasıyla istihdam sorunu yaşamamak için geleneksel yöntemlerle çalışmaya devam eden kişileri destekleyecek mesleğe göre ayrışan yetenek gelişim ve değişim programları oluşturulmalı.
  • 2025’e kadar Türkiye’nin lokasyon bağımsız her bölgesindeki hanelerinden geniş bant ile internet erişimi sağlanmalı.

Geniş bant ile internete erişim sağlayan hanelerin oranı 2020’de yüzde 89,9’dur. Hanelerin yüzde 50,8'i sabit geniş bant bağlantı (ADSL, kablolu İnternet, fiber vb.) ile internete erişim sağlarken yüzde 86,9'u mobil geniş bant bağlantı ile internete erişim sağladı.

  • Tüm dünyada konuşulmaya başlanan yapay zekâ etiği ile ilgili, uluslararası normlarda çalışılan politikalar ve toplumsal normları da dikkate alarak regülasyonlar düzenlenmeli.

Kaynak:

https://assets.kpmg/content/dam/kpmg/tr/pdf/2021/04/dijitallesme-yolunda-turkiye-raporu-2021.pdf


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next