Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Doç. Dr. Evren Samur Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Doç. Dr. Evren Samur 

Boğaziçi Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi 

“Robotik teknolojiler, otomotiv üretiminde daha çok rol oynayacak”

“Otomotiv sektörünü de derinden ilgilendiren iklim krizi, çevre duyarlılığı, enerji ihtiyacı, karbon emisyonu/tutma, elektrikli araçlar, ulaşımda mikro/paylaşımlı/ortak hareketlilik gibi güncel meseleler ancak yapay zekâ ve robot teknolojilerinin inovatif uygulamalarıyla çözülebilir.”

Pandemi süreciyle beraber artan dijitalleşme göz önünde bulundurulduğunda dünyada yapay zekâ ve robotik teknolojiler alanında ne gibi gelişmeler oluyor?

Covid-19 nasıl ki küreselleşmiş dünyada hızla yayılıp bir pandemiye dönüşerek toplum sağlığını ve ülke ekonomilerini çok kısa bir sürede etkilediyse, yapay zekâ ve robotik teknolojiler alanında da bu etkileri ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar yapıldı. Bu gelişmeleri şu başlıklar altında toplayabiliriz:

Sağlık ve bakım hizmetleri

Sağlık alanında salgınla mücadele kapsamında öncelikle otonom mobil robotlar ultraviole bazlı dezenfeksiyon işlemleri için kullanılmaya başlandı. Personel sağlığını tehlikeye atacak elle yapılan bir dezenfeksiyon işlemi yerine, yapay zekâ tabanlı yörünge belirleme algoritmalarıyla çalışan otonom robotların özellikle havalimanı ve hastane gibi kalabalık ortamlarda kullanımı dezenfeksiyon işlemi için harcanan maliyeti ve süreyi düşürmeye başladı. Benzer şekilde bu otonom araçlar, özellikle insansız hava araçları (İHA), termal kameralar ve sensörlerle donatılarak, olası virüs taşıyıcılarının teşhisi ve taraması amaçlı da kullanılmaya başlandı.

Lojistik

Pandemi sürecinde lojistik alanında yaşanan talep artışı ortada. Yapay zekâ ve robotik teknolojiler bu talebi karşılama yönünde de bir çözüm sundu bize. Akıllı lojistik planlamaların yanında, izolasyonda olanların ihtiyaçları (ilaç, temel gıda, alışveriş vb.) yine otonom robot ve İHA’larla temassız olarak teslim edilmeye başlandı. Otonom araç ve tırların giderek yaygınlaştığı günümüzde yapay zekâ, bu sistemlerin güvenli bir şekilde çalışabilmelerinin önünü açan teknoloji oldu. Böylece, sadece kapıya teslimat yapan robotlar değil, hastane ve restoran gibi yerlerde taşıma işlemlerini de gerçekleştiren robotlar artık güvenle kullanılıyor.

Fabrika üretim faaliyetleri

Tam ve kısmi kapanmanın hala devam ettiği günümüzde hepimiz yeni çalışma koşullarına geçtik. Evden çalışmanın mümkün olduğu tüm sektörler bu şekilde devam ederken, üretim ve lojistik sektörlerinde bunu yapmak şimdilik olası değil. Endüstriyel otomasyon sistemleri birçok işlemin otomatik yapılmasını sağlasa da üretim faaliyetlerinde insana olan ihtiyaç hala çok fazla. Yine de pandemi koşullarında birbirleriyle temas halinde çalışan insan sayısını azaltacak, dolayısıyla bulaşma riskini düşürecek çözümler firmalar tarafından uygulanmaya başlandı. Yapay zekâ ve robotik teknolojilerin burada da katkıları yadsınamaz. Kamera ve görüntü işleme tabanlı takip, tarama ve teşhis sistemleri fabrika ortamında pandemi kurallarını uygulama yönünde kullanılmaya başlandı. Keza, insan robot etkileşimi için özel olarak tasarlanmış işbirliği robotları (kollaboratif robotlar) üretimin her alanında gittikçe yaygınlaşıyor. Bu robotların kabiliyetleri (teleoperasyon, yüksek el becerisi vb.) arttıkça insansız fabrika konsepti gerçek olmaya daha da yakınlaşacak.

Sosyal destek

Pandemi sürecinde yaşanan bir diğer problem de ruh sağlığı. Fiziksel olarak sosyal etkileşimden uzak kalan birçok insan kendini daha fazla sanal ortamlarda buldu. Sanal toplantı, sosyal medya ve iletişim platformu sağlayıcıları, yıllardır yapay zekâya yaptıkları yatırımların meyvelerini toplamaya başladılar. Hızlı, güvenli ve kişiye özel etkileşim için geliştirilen algoritmalar her geçen gün sanal iletişim platformlarının kullanışlılık seviyesini artırıyor. Bununla birlikte, henüz gelişme aşamasında olsa da sosyal robotlar (insanla etkileşim halinde olan robotlar) ve hizmet robotları da yakın gelecekte gündelik hayatın bir parçası olmaya aday. İnsanlar arasındaki karmaşık sosyal etkileşimi taklit etmek üzere geliştirilmiş bu robotların izolasyon altındaki kişiler, özellikle çocuk ve yaşlılar, ile iletişimde olduğu örnekler görülmeye başlandı.

Bu alanlarda dünyayla rekabet edebilir hale gelebilmek için Türkiye’nin hangi aşamaları kaydetmesi gerekiyor?

Bu dört alanda ülkemizde akademik ve ürün odaklı çok değerli çalışmalar yapılıyor. Yapay zekâ ve robotik teknolojiler alanında dünyayla rekabet edebilir hale gelinebilmesi için bu çalışmaların yapılacağı uygun ortamların tahsis edilmesi gerekiyor. Bunun için öncelikle çok daha fazla kaynağın yaratılması gerekiyor. Bu sadece parasal kaynağı değil, yetişmiş insan kaynağını da kapsıyor. Ne yazık ki ülkemiz beyin göçünün muazzam yaşandığı bir ülke. Bunu durdurmak ve yapay zekâ ve robotik teknolojiler alanında yetkin bilim insanı sayısını artırmalıyız. İkincisi; bilime, meraka, yeniliğe, inovasyona önem veren bir kültürün bu çalışma ortamlarında yeşertilmesi gerekiyor. Bu bakış açısı olmadan, yani güncel sorunların ne olduğunu ortaya koyamayıp bunlara çözüm üretebilecek bir düşünce tarzı olmayan kişilerle taklitçiliğin ötesine geçemeyiz. Son olarak, yapay zekâ ve robotik teknolojiler alanı çok disiplinli ve dinamiktir. Temel bilimler, sosyal bilimler, tıp vb. farklı alanlardaki güncel çalışmalar takip edilmelidir ki oradaki gelişmeler yapay zekâ ve robotik teknolojileri için girdi olarak kullanılabilsin.

“Telerobotik sistemler üretim, lojistik ve hizmet sektörlerinde çok önemli rol oynayacak.”

Pandemiden sonra yapay zekâ ve robot teknolojilerinde hangi yeni çalışmaların dikkat çekeceğini öngörüyorsunuz?

Dijitalleşme son hızıyla hayatımıza girmeye devam edecek. Pandemiyle önem kazanan mobil teknoloji bazlı sağlık hizmetleri daha da görünür olacaktır. Örneğin, hastaneye gitmeden evde sağlık hizmeti alınabilmesini sağlayan teletıp uygulamaları, robotik sistemlerle entegre edilerek birçok hastalığın teşhiş ve tedavisi için kullanılabilir hale gelecektir. Bu telerobotik veya otonom sistemler sadece sağlık alanında değil, yukarıda bahsettiğim gibi üretim, lojistik ve hizmet sektörlerinde de önemli rol oynayacaktır. Tabii, burada öncelikle aşılması gereken ağ, güvenlik, etik, akıllı malzeme, hassasiyet, el becerisi gibi fazla ve çok disiplinli problem var.

“Otomotiv sektöründe tamamen insansız fabrika ve üretim hatlarının hayata geçirilmesi gelecekte atılacak önemli adımlardan biri olabilir”

Gelecekte, robot teknolojilerinin otomotiv sektöründe hangi alanlarda farklı şekilde kullanılması mümkün olabilir?

Otonom araçlar ve özellikle otonom tır filoları giderek yaygınlaşıyor. Bu yapay zekâ ve robot teknolojilerinin otomotiv sektöründe günümüzde yaptığı en büyük etki. Otomotiv sektörünün pandemi esnasında üretim durdurma sonucu yaşadığı ekonomik kayıpları düşünürsek, tamamen insansız fabrika ve üretim hatlarının hayata geçirilmesi gelecekte atılacak adımlardan biri olabilir. Dolayısıyla robotik teknolojinin telerobotik ve otonom sistem ayakları otomobil üretimi için daha fazla kullanılacaktır. Ayrıca, otomotiv sektörünü de derinden ilgilendiren iklim krizi, çevre duyarlılığı, enerji ihtiyacı, karbon emisyonu/tutma, elektrikli araçlar, ulaşımda mikro/paylaşımlı/ortak hareketlilik gibi güncel problemler de ancak yapay zekâ ve robot teknolojilerinin inovatif uygulamalarıyla çözülebilir. “Yeşil mutabakat” her alanda olduğu gibi otomotiv sektöründe de önümüzdeki yıllarda çokça duyacağımız bir terim olacak ve hep beraber bu alanda çözüm üretmeye çalışacağız.

Tolga Cankurt

HKTM Ar-Ge Merkezi Müdürü

Otomotiv sektörünün gelişiminde yapay zekâ, robot teknolojileri ve otomasyonun rolü

Son yıllardaki gelişmelerle birlikte yapay zekâ ve robot teknolojilerinin tasarım, üretim, üretim sonrası hizmetler, tedarik zinciri gibi otomotiv değer zincirinin tüm alanlarında kendisine yer bulduğunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Özellikle yapay zekâ teknolojilerinin sürücü destek sistemleri ve sürücü risk değerlendirme sistemlerinde kullanımı ile birlikte ulaşım sektöründe başlayan dönüşüm, yapay zekâ teknolojilerinin kestirimci bakım, sigorta gibi satış sonrası hizmetlerde de kullanılmaya başlamasıyla birlikte bu alanlarda da dönüşümlere ve değişimlere yol açıyor.

Gelişen insan makine etkileşimli otomasyon sistemleri sayesinde artık robotlar insanlar ile aynı çalışma ortamını paylaşabiliyor ve yapay zekâ teknolojilerinin yardımı ile insanlardan otomotiv üretim becerilerini klasik programlama yöntemlerine ihtiyaç duymadan öğrenebiliyorlar. Bu sistemler mevcut üretim sürelerini düşürmenin yanı sıra üretim esnekliğini arttırma noktasında da üretim süreçlerine çok büyük katkılar sağlıyorlar.

Yapay zekâ ve robot teknolojilerinin çalışanlara yardımcı olan uygulamalarından biri olan dış iskelet sistemleri ise fabrika ortamlarında çalışan ve bu dış iskelet sistemlerini giyen çalışanlara üretim ile ilgili zorlu süreçlerin üstesinden gelinmesinde yardımcı oluyor ve bu süreçlerin performanslarını artırıyor. Dış iskelet sistemleri çalışanların fiziksel eforunu, yorgunluğunu ve stresini azaltırken verimliliğini ise artırıyorlar.

Otonom yönlendirmeli araç sistemlerinin fabrika içi lojistik sistemleri ile entegre edilmesi sayesinde sektörel taleplerin başında gelen daha fazla esneklik ve değişkenliğe uyum ihtiyacına çok daha yüksek seviyeside cevap verilebiliyor. Bu sistemler verimli alan kullanımı, üretim aşamalarında en üst seviyede işlem güvenliği, üretim esnekliği gibi bir çok konuda süreçlerin iyileştirilmesine büyük ölçüde katkı sağlıyorlar.

Yapay zekâve robotik teknolojilerinde son dönemlerdeki gelişmeler birçok sektörde olduğu gibi otomotiv sektöründe de mutlaka takip edilmesi ve uyum sağlanması gereken çok önemli değişimlere yol açıyor. Tüm bunların ışığında yapay zeka ve robotik teknolojilerin otomotiv sektörünün yeniden şekillendirilmesinde çok önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next