İşimizin Geleceği Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

İşimizin Geleceği - Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü

McKinsey & Company Türkiye tarafından, McKinsey Global Enstitüsü iş birliği ile hazırlanan “İşimizin Geleceği - Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü” araştırması yayımlandı. Rapora göre Türkiye’de mevcut teknolojilerle her 10 meslekten 6’sı yüzde 30 oranında otomatize edilebilir durumda. Araştırmada, otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin, Türkiye için büyük fırsatlar taşıdığı belirtiliyor.

Dünya genelinde mevcut teknolojiler, işlerin yüzde 50’sinin otomasyonla yapılmasına olanak sağlayacak nitelikte. Türkiye’de mevcut teknolojilerle her 10 meslekten 6’sı yüzde 30 oranında otomatize edilebilir durumda. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin yaratacağı ekonomik fayda ve sosyal değişimler ile 3,1 milyon iş artışı yaratma potansiyeli olduğunu öngörüyoruz. Otomasyon ve dijitalleşmenin etkisiyle 7,6 milyon iş kaybolarak yeni işlere dönüşebilecek ve 2030’a kadar 8,9 milyon yeni iş oluşabilecek. Ayrıca, başta teknolojiyle ilgili alanlarda olmak üzere, tamamı yeni 1,8 milyon iş yaratılabilecek. Bu değişimi gerçekleştirebilmek için Türkiye’de işgücünde bulunan 21,1 milyon kişinin mevcut mesleğine devam ederken teknolojiden yararlanarak yetkinliklerini geliştirmesi gerekecek. Bu kişilere ek olarak, yeni yetkinlikler kazanma ve meslek değişimi nedeniyle 7,6 milyon çalışan üzerinde otomasyon ve dijitalleşmenin etkisinin daha fazla olması bekleniyor. Ayrıca işgücüne katılacak 7,7 milyon çalışanın gerekli güncel yetkinliklerle donanımlı olması gerekiyor.

Türkiye’nin yetenek dönüşümü için ortak bir odak noktası yaratılmalı ve toplu bir hareket başlatılmalı. Şirketler, birlikler, kamu kurumları, eğitim kurumları ve bireyler başta olmak üzere tüm paydaşların gerekli aksiyonları almaları bu dönüşümün başarısı için büyük önem taşıyor.

1. Otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojiler hâlihazırda yaşamımızda önemli bir rol oynuyor ve bu rolün gelecekte çok daha etkili olması bekleniyor. Bu teknolojilerle ileri bir refah düzeyi ve herkes için daha iyi bir yaşam seviyesi sağlanabilir.

Teknolojilerin, sadece insanların yapabileceğini düşündüğümüz işleri yapmakla kalmadığı, aynı zamanda bu işleri her geçen gün insanlardan daha iyi yapabildiği yeni bir dijital çağın eşiğindeyiz. Fiziksel robotlar senelerdir kullanılıyor olsa da çeşitli sektörlerde hizmet faaliyetlerinde kullanılan, ekonomik büyümeyi artıran, yeni meslekler yaratan ve yaşam standartlarını geliştiren daha esnek, daha güvenli ve daha az maliyetli robotları artık görüyoruz. Araştırmalarımız, küresel ölçekte mevcut otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin benimsenmesinin dünya ekonomisinin yüzde 50’sini etkileyebileceğini gösteriyor.

Bu konuda, farklı sektörler için değişen etkiler görebiliyoruz. Otomasyonun sağlık hizmetlerini, eğitimi, trafiği, acil durumlara müdahaleyi ve çevreyi iyileştirme potansiyeli olduğunu görüyoruz. Otomasyon iş yerlerindeki tehlikeleri azaltabilir, konut maliyetlerini düşürebilir ve tüketicilere sayısız fayda sağlayabilir. Ayrıca mesleki memnuniyeti artırabilir ve işgücünü daha esnek hale getirebilir. Aynı zamanda, artan verimlilik kısa süre içinde birçok olgun ekonomide büyümenin lokomotifi haline gelecektir.

2. Türkiye’de otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojiler, ortalama bir kişinin günlük yaşamında davranış ve alışkanlık değişimlerine yol açıyor. Ekonomik ve sosyal değişimlerle birlikte bu etki daha da artıyor. Gelişen teknoloji ve değişen ihtiyaçlarla birlikte yaşanan sosyal değişimler tüketim artışını beraberinde getiriyor.

Belirtilen değişimler, Türkiye’nin bugünkünden daha yüksek seviyede hizmet odaklı bir ekonomiye sahip olmasına neden olacak. İnsanlar daha fazla tüketim, yeme-içme ile sanat/ spor aktivitelerine ve seyahat etmeye yöneliyor. Yaşlanan nüfusla birlikte sağlık ve bakım hizmetlerine olan talep artıyor. Birçok kişi uzmanlık gerektiren alanlarda uzmanlık desteği almak istiyor. Aynı zamanda, dijitalleşme ve elektronik ticaret ile birlikte ürün ve hizmetlere ulaşım kolaylaşıyor. Bunun yanında, daha küçük işletmeler ve küçük girişimciler ürünlerini daha geniş müşteri tabanına ulaştırarak hızla büyüyor. Bütün bu değişimler, verimliliğin artması ve yeni hizmetlere olan talebin tetiklenmesi ile ekonominin güçlenmesini destekliyor.

3. Otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojiler Türkiye’de bazı işlerin kaybolmasına yol açsa da verimlilik kazanımları, yatırım artışı ve hizmet ekonomisinin büyümesi ile birlikte yeni işlerin oluşması ve 2030 yılına kadar 3,1 milyon iş artışı potansiyeli bulunuyor.

Türkiye’de mesleklerin sadece yüzde 2’sinin tamamen otomasyonu mümkün ancak her 10 meslekten 6’sının yüzde 30 oranında otomatize edilebilir aktiviteleri bulunuyor. Otomasyona karşı direnci daha düşük olan meslek aktiviteleri öngörülebilir fiziksel aktiviteler ile veri toplama veya işleme aktiviteleri. İnsanlarla iletişimin, insan yönetiminin ve uzmanlığın gerekli olduğu aktiviteler ise otomasyona karşı daha dirençli.

Otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin birçok sektörde işleri dönüştürerek daha çok sayıda yeni iş yaratması bekleniyor. Türkiye’de 2030 yılında yaklaşık 33,3 milyonluk bir işgücü ihtiyacı olması öngörülüyor. Otomasyon ve dijitalleşmenin etkisiyle 2030 yılına kadar 7,6 milyon işin kaybolması potansiyeli bulunuyor. Dijitalleşmenin yaratacağı verimlilik ve ekonomik büyüme üzerindeki etkiler ile sosyal değişimler ile birlikte 2030 yılına kadar 8,9 milyon yeni iş oluşabileceğini öngörüyoruz.

Otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojiler, verimliliğin artırılması ve birçok yeni işin oluşmasını sağlaması açısından Türkiye için büyük fırsatları da beraberinde getiriyor. Türkiye, geleceğin iş ortamında gereken yeni yetkinlikleri geliştirmeye dönük yetenek dönüşümüne yatırım yapmalıdır. Bunda tüm paydaşların ortak çalışması büyük önem taşımaktadır.

4. Türkiye’de işgücünün yetkinliklerini geliştirmesi ve yeni meslekler için yetkinlik kazanması, yetenek dönüşümü için önemli bir rol oynuyor.

Türkiye’nin yetenek dönüşümünü gerçekleştirebilmek için işgücünde bulunan 21,1 milyon kişinin mevcut mesleğine devam ederken teknolojiden yararlanarak yeni yetkinlikler geliştirmesi gerekecek. Bu kişilere ek olarak otomasyon
ve dijitalleşmenin etkisi 7,6 milyon çalışan üzerinde daha fazla görülecek. Bu grup içerisinde 5,6 milyon kişinin farklı yetkinlikler geliştirerek rolünü değiştirmesi ve 2 milyon kişinin farklı sektörlerde çalışmak ya da yeni meslekler edinmek

için yetkinlikler kazanmasıgerekecek. İşgücüne katılacak 7,7 milyon çalışanın gerekli yetkinliklerle donatılması önem taşıyacak.

5. İşgücünün daha güçlü sosyal yetkinlikler kazanması ve ileri teknoloji yetkinliklerini geliştirmesi gerekecek.

Gelecekteki yetkinlikler beş kategori altında inceleniyor: fiziksel yetkinlikler, temel yetkinlikler, ileri seviye bilişsel yetkinlikler, sosyal yetkinlikler ve teknoloji yetkinlikleri. Türkiye’deki çoğu sektörde en çok teknoloji yetkinlikleri ve sosyal yetkinliklere olan ihtiyacın artması bekleniyor. Öte yandan veri girişi ve ekipman işletme/kullanma gibi yetkinliklerde otomasyon kullanımı daha kolay olduğu için temel yetkinlikler ve fiziksel yetkinliklerin çoğu sektörde azaldığı görülüyor.

6. Türkiye’nin yetenek dönüşümünü hayata geçirmek için ilgili tüm paydaşlar olarak, işimizin geleceği kapsamındaki girişimlerde iş birliği yapmalıyız.

Şirketler, birlikler, kamu kurumları, eğitim kurumları ve bireyler başta olmak üzere tüm paydaşlar olarak otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin getirdiği faydalardan yararlanmak ve zorlukların üstesinden gelmek için harekete geçmeliyiz.

Önümüzdeki 10 yılda çok daha fazla sosyal ve teknoloji yetkinliklerine sahip olan çalışanlar gerekecek

Raporun tamamına ulaşmak için aşağıdaki linki ziyaret edebilirsiniz:

https://www.mckinsey.com/tr/~/media/McKinsey/Locations/Europe%20and%20Middle%20East/Turkey/Our%20Insights/Future%20of%20Work%20Turkey/Isimizin-Gelecegi-McKinsey-Turkiye-Raporu_Ocak-2020.ashx


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next