ODD Yönetim ve Denetleme Kurulu Üyeleri Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Ali Bilaloğlu

ODD Yönetim Kurulu Başkanı

“En kötüsünü geride bıraktık”

Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de otomotiv sektörü gerek hacimsel

gerek bu hacmin yarattığı etkiler anlamında, mevcut sanayi dalları arasında önemli sıralarda yer alıyor. Bu özelliğiyle, ülkelerin ve dolayısıyla da küresel ekonominin yön verici güçlerinden biri.

Dünya ve Avrupa otomotiv pazarlarına baktığımızda; 2018’de, 98 milyon adetlik satışın gerçekleştiği tüm dünya genelinde, 2019’da yüzde 0,1’lik bir artış yaşandığını görüyoruz. Aynı şekilde Avrupa pazarlarında da yüzde 0,1’lik bir büyüme olduğu görülüyor. Özellikle, son beş yıldır düşük karbon salınımına sahip, çevreci elektrikli ve/veya hibrit teknolojilere yatırım yapan üretici firmaların, mevcut üretim yapılarından, bu teknolojilere adaptasyon sürecini tamamlamalarıyla otomobil pazarında bir rahatlama olduğunu söylemek de mümkün.

Türkiye otomotiv sektörüne dönecek olursak gerek jeopolitik ve ekonomik belirsizlikler gerekse global ekonominin yerini kapalı ve korumacı ticarete bırakması gibi etkenlerle, 2018’in ikinci yarısında en ciddi şekilde hissettiğimiz daralma, bunun getirdiği olumsuz hava ve moralsizlikle 2019’a başlamıştık.

Her ne kadar 2018’de hayata geçirilen ve Haziran 2019’a kadar uzatılan ÖTV/KDV indirimleri ve hurda teşvik programı devreye alınsa da 2019’a yüzde 35 daralmayla (641 bin 550 adet) girdik. Üretimdeki daralma da yüzde 8,6’ydı ve toplam üretim 1 milyon 550 bin 260 adet araç seviyesine gerilemişti. İhracat yüzde 11’lik artış ile 32 milyar civarında gerçekleşmişti.

Geneli itibarıyla olumsuz havanın devam ettiğini rahatlıkla ifade edebileceğimiz 2019’da uzatılan ÖTV/KDV desteği, hurda teşvikinin 31 Aralık tarihinde son bulacak olmasına ek olarak, devlet desteğiyle sağlanan yerli üretim modellerde faiz desteği, sektöre bir nebze de olsa hayat verdi. Pazar, yılın son çeyreği itibarıyla düşük faiz ve stabil kur politikasıyla toparlanma sürecine girdiğini ve en kötüsünü geride bıraktığımızı söyleyebiliriz.

Sonuç olarak, otomotiv sektörü 2019’u, 492 bin düzeyinde bir pazar adedi ve yüzde 23’lük bir daralmayla tamamlandı.

Ancak, hükümetin söylemi doğrultusunda, 2020 yılında, 2018 ve 2019 yıllarındaki gibi bir teşvik olmayacağı düşünülüyor. Bu nedenle, 2020 yılının da sektörümüz için aynı olumsuzluklarla devam etmemesi adına özellikle, faiz indirimi ve hurda indirimi uygulaması gibi teşvik edici çalışmaların devam etmesi elzemdir.

Bu bilgiler ışığında, bu seyirde 2020 yılında toplam pazarın 650 bin adet aralığında olacağını tahmin ediyoruz. 2020’nin yükseliş ekonomisinin başlangıcı olmasını ve dolayısıyla büyüme oranlarının hedeflenen seviyeye gelmesini bekliyoruz.

 

Bora Koçak

Anadolu Grubu Otomotiv Grup Başkanı

“Otomotiv pazarının daha iyi bir yıl geçireceğini bekliyoruz”

Döviz kurları, yüksek faizler, tüketicilerin satın alma motivasyonundaki azalma 2019’un ilk yarısında yalnızca otomotiv için değil birçok sektörün gündeminde yer alan başlıklar arasındaydı. Otomotiv sektöründe ise bunlara ek olarak ÖTV teşvikinin üçer aylık periyotlarla devam etmesi talebin önünü kesti.

Temmuz 2019 itibarıyla Merkez Bankası’nın politika faizini düşürmeye başlaması ve stabil döviz kuruyla birlikte piyasalar bir nebze nefes aldı diyebiliriz. Ekim, kasım ve aralık aylarında otomobil ve hafif ticari araç satışlarında bu yılın en iyi rakamlarına ulaştık. Tabi otomotive olan talep yeniden başlayınca, yılın başında 300 -350 bin adetlik satışlara kendini hazırlayan sektörde stok sorunu yaşandı. Tüm bu değişkenlerle birlikte 2019’un sonunda 470 bin adetlik araç satışı gerçekleşti.  

Global araç pazarında ise 2008’den bu yana en büyük düşüşün 2019’da gerçekleştiği görülüyor. Satışlardaki bu düşüşün elbette birçok ekonomik yönü bulunuyor, dünya genelinde bir güvensizlik hakim. Bununla birlikte, özellikle Y kuşağı olarak tanımladığımız, şu anda ekonominin içerisinde aktif olarak bulunan, çalışan, üreten ve parayı kazanan grup artık satın almak istemiyor ve ihtiyacı kadar kullanmayı tercih ediyor. Otomobil kullanım tercihlerinde de aynı tüketim alışkanlığı söz konusu. Bu yüzden araç paylaşımı uygulamaları son yıllarda tüm dünyada oldukça trend. Bu anlamda, Anadolu Grubu olarak geliştirdiğimiz hizmetlerle Türkiye’de ilkleri hayata geçirdik ve yatırımlarımıza devam edeceğiz.

Türkiye ekonomisi açısından 2020’nin daha iyi bir yıl olması bekleniyor. Dünya Bankası’nın açıkladığı verilere paralel olarak ekonominin yaklaşık yüzde 3 büyüyeceği öngörülüyor. Otomotiv pazarının da bu olumlu veriler ışığında daha iyi bir yıl geçireceğini bekliyoruz. Döviz kurunun stabil pozisyonu ve düşük kredi faizlerinin devam etmesi halinde 2020 sonunda sıfır otomobil ve hafif ticari araç pazarının yaklaşık 550 bin adet bandında olacağını tahmin ediyoruz.

 

Ali Haydar Bozkurt

Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su

“Motor hacmine dayalı vergilendirme sistemini terk etmeliyiz”

Ekonomik ve konjonktürel gelişmeler ekseninde sektörümüz için zayıf başlayan 2019, ikinci yarı yılda devletimiz tarafından alınan önlem, teşvik ve faiz kampanyalarının etkisiyle toparlanma sürecine girdi. Umutlarımızı tazeleyen bu düzenlemeler ve özellikle yılın son iki ayında ortaya çıkan pozitif görünüm sonucunda araç alımları bir miktar ivmelendi. Normal olarak gördüğümüz 1 milyon adetlik satış rakamlarından sonra 2018’de 620 bin adetlere gerileyen toplam pazar, bu yıl 479 bin 60 adetle yılı tamamladı.

Toyota olarak baktığımızda ise 2019’da 23 bin 362 adet binek, 939 adet ticari araç olmak üzere toplamda 24 bin 301 adetlik satış gerçekleştirdik. 23 bin 362 adetlik binek otomobil satışları içinde bir önceki yıla oranla bir sıra yükselerek ilk dört içindeki yerimizi aldık. Toplam satışlarda yüzde 6’lık payla da yılı tamamlamış olduk.

Günümüz şartlarında; otomobil satışlarını etkileyen iki temel unsurun etkili olduğunu görüyoruz. Bunlardan biri kur diğeri faiz oranları. Kurlar, araçların maliyetinden yola çıkarak fiyatını belirliyor. Ayrıca tüketiciler ülkemizde otomobil alımında kredi kullanmayı tercih ediyorlar. Böyle olunca, otomobil alımında kredi faiz oranlarının önemi ortaya çıkıyor. Bu durumda; kredi faiz oranlarının yüzde 1’ler ve altında olması tüketicilere cazip bir ortam yaratıyor.

Bunun yanı sıra, dünyada uygulanan vergilendirme sistemleri incelenerek ve otomotivin 5-10 yıl içinde gideceği yöne bakılarak bir vergi sistemi ortaya konulmalı diye düşünüyorum. Motor hacmine dayalı bir vergi sistemi artık dünyada terk edilmiş bir sistem olarak duruyor. Dünyanın birçok ülkesinde ve özellikle Avrupa’da vergilendirme motor hacmi yerine CO2, NoX ölçüm değerleri ve yakıt tüketimi üzerinden alınıyor. Bu sistem teknolojinin de önünü açan güncel bir sistem. Özellikle 2021’de Avrupa’daki yeni emisyon regülasyonu da devreye girince, birçok otomotiv firması, ürünlerini daha farklı motor seçenekleriyle sunacak.

Tüm bu gelişmeleri göz önüne alarak, konjonktürel şartların da aynı kalacağını varsayarak 2020’de ülkemizdeki toplam otomotiv pazarının 550 bin adet civarında olacağını tahmin ediyorum. Toyota olarak 2020’deki satışlarımızın da 39 bin seviyesine ulaşacağını öngörüyorum.

 

Şükrü Bekdikhan

Mercedes-Benz Otomotiv Ticaret ve Hizmetler A.Ş. İcra Kurulu Başkanı

“Daralma eğilimi devam ediyor”

2019’a geriye dönüp baktığımızda Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarının bir önceki yıla göre yüzde 22,85 azalarak 479 bin 60 adet olarak gerçekleştiğini görüyoruz. Bilindiği üzere 2018‘de de toplam pazar önceki yıla nazaran yüzde 35 seviyesinde azalarak 620 bin 937 adete gerilemişti. Her ne kadar 2019’un son çeyreği daha olumlu bir seyir izlese de Türkiye otomotiv pazarının 1 milyon adetlik hedef seviyesinin maalesef oldukça uzağında olunduğunu ve daralma eğiliminin devam ettiğini belirtmek gerekmektedir.

Mercedes-Benz Otomobil Grubu olarak 2019’u, bir önceki yıla oranla yüzde 32’lik bir gerilemeyle 9 bin 862 adet bazında premium segmentte ikinci sırada kapattık ve satışlarımız pazarın daralma hızından daha yüksek bir oranda geriye gitti. İş sonuçlarımızı değerlendirirken yıla iki ayrı dönem içerisinde bakmak gerekiyor; yılın ilk yarısında bir yandan 2018’in daralan pazarından kalan stoklarımızı eritmeye çalışırken, diğer yandan finansman koşullarındaki ağır faiz yükleri nedeniyle önceliğimizi bayilerimizin ve yetkili servislerimizin ayakta kalmasına ve müşterilerimizin bu durumdan etkilenmeden hizmet alabileceği operasyonel sürekliliğe odaklandık. Yılın ikinci yarısında ise özellikle son çeyrekte ortaya çıkan finansman ve kredi olanaklarındaki iyileşmelerle hızlanan pazarın, ertelenen araç taleplerine cevap vermeye gayret ettik. 2019, bize bir kez daha Türkiye otomobil pazarının nasıl dinamik ve kolay öngörülemez olduğunu gösterdi. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) düzenlemeleri neticesinde ortaya çıkan, katma değerli hizmetlerimizi kapatmak zorunda kalmamızı da 2019 yılı içerisindeki en önemli kayıplarımızdan biri olarak görmekteyiz.

2020‘ye, geçtiğimiz yılın son çeyreğinin verdiği olumlu izlenimle birlikte daha pozitif bir beklenti içerisinde girdik. Faiz oranlarının gerilemesi ve kredi olanaklarının kısmi bir düzeltmeyle iyileşmesi beklentimizi arttıran en önemli sebepler arasında yer alıyor. Ancak devam eden jeopolitik riskler, kurdaki sıçramalar ve otomobilde amortisman kullanımına ilişkin -özellikle üst segmentin hedef alındığı- yeni vergi düzenlemeleri, pazarda premium segmentin göreceli olarak daha az gelişeceğine işaret ediyor. Premium segmentin içerisinde Ocak 2020’de pazara sunduğumuz E 200 d modelimizin bize önemli bir katkı sağlamasını öngörüyoruz. Yıl içerisinde Kompakt SUV segmentinde öncü olacağına inandığımız GLB ve yenilenen GLA modelimizi de tanıtacağız.

Her zaman olduğu gibi, dijital çağın gereklerine uygun olarak on-line ve off-line kanallardaki müşteri odaklı yaklaşımımızla 2020’yi premium segmentin lideri olarak kapatmayı hedefliyoruz. Bu konuda sektörün en iyisi olduğuna inandığımız bayi ağımız ve marka tutkunu çalışanlarımız en önemli destekçilerimiz. Mercedes-Benz Otomotiv olarak, 2020’nin sektör açısından da başarılı bir yıl olmasını diliyoruz.

 

Özgür Yücetürk

Ford Otosan Pazarlama, Satış ve Satış Sonrası Genel Müdür Yardımcısı

“Pazar, büyüme eğiliminde”

Ekim ayı itibarıyla kamu bankalarının öncülüğünde başlayan kredi faizlerindeki düşüşü sektörümüz açısından çok önemli bir gelişme olarak görüyoruz. Bu gelişmenin pazarda bir miktar hareketlilik yarattığını söyleyebiliriz. Ancak, üretim ve satışlarda daha fazla artış için bir çok faktörün bir araya gelmesi gerekiyor. Halen vergiler ve döviz kurlarının yüksekliği, alım gücünde azalma, bankaların kredi verme iştahları gibi durumların hepsi önemli birer etken olarak karşımıza çıkıyor. Pazarın eski günlerine dönmesi için kredi faiz oranları kadar bankaların kredi verme iştahları ve kriterleri de önemli. Halen, bankaların kredi taleplerine ret verme oranları (yüzde 80-90) oldukça yüksek seyrediyor.

Ancak, pazardaki genel görünümün büyüme eğiliminde olduğunu görüyoruz. 2018 Ağustos’ta dövizdeki yükselişle başlayan süreç, araç alacak olanların bu planlarını ertelemesine neden oldu. Dolayısı ile piyasada biriken ciddi bir “talep” olduğunu da gözlemliyoruz. Bu açıdan, hükümetimizin otomotiv sektörüne yönelik aldığı her karar, teşvik pazar için kritik öneme sahip. Bu gibi düzenlemeler pazara çok hızlı şekilde etki ediyor ve tüketicilerin araç alma eğilimine direk etki ediyor.

Tüm bu veriler ışığında Ford Otosan olarak, 2020’de toplam otomotiv pazarının 2019’a kıyasla daha da artarak, 580 bin civarında olmasını öngörüyoruz. Sektörümüzde süreklilik ve sürdürülebilirliği sağlayacak yapısal düzenlemeler ve uzun vadeli planlarla umuyoruz ki yeniden 1 milyonluk pazarlara ulaştığımız, eski günlere döneceğimiz bir sürece gireceğiz.

 

Berk Çağdaş

Renaut MAİS Genel Müdürü

2019, beklenenden çok daha iyi rakamlarla tamamlandı

Otomotiv sektörü 2019’u, hükümetimizin sağladığı farklı teşviklerin pozitif katkısı ile yılın başındaki karamsar öngörülerden çok daha iyi bir sonuç elde ederek 479 bin 060 satış adedi ile tamamladı. Hem ÖTV desteği hem de hurda teşviki sayesinde desteklenen talep, yılın sonunda da yerli üretim araçlara kamu bankaları tarafından sağlanan finansman desteği ile 2019’u, yılın başındaki tahminlerimizden çok daha iyi bir noktada kapatabildik.

Türkiye otomotiv sektörü, 2 milyon üretim kapasitesine sahip ve ülkenin gayri safi hasılasının yüzde 4-5’ni oluşturan kilit bir sektör. 2019’da Türkiye ihracatının yüzde 16,5’ini gerçekleştiren, 30 milyar 594 milyon USD ihracat yapan ve bu sayede dış ticaret fazlası veren, 500 binin üzerinde istihdam yaratan sektör Türkiye’nin lokomotif sektörü tanımını ziyadesi ile hakkediyor.

Türkiye ekonomisinin en güçlü özelliği, her kırılma döneminin devamında hızlıca dengeleme sürecine girebilmesidir. Otomotiv sektörü de makro ekonomik salınıma, kriz ve tedirginliklere çabuk tepki verse de daralmaların devamında sağlanan ekonomik istikrar ile birlikte hızlıca kayıpların telafisine imkân veren bir dinamiğe sahip. Kredi büyümesini teşvik eden düzenlemeler, düşük faiz ortamı ve artan iç talep sayesinde, 2020’ye dair çok daha iyimser bir iç pazar beklentisi içindeyiz.

Sektörün önemli aktörlerinin dönüşüm sürecindeki artan yatırım maliyetleri ve ilerleyen teknolojik öncelikler ile iş birliklerine tanık olmaya devam edeceğimiz 2020’nin, otomotiv sektörü için bir geçiş yılı olmasını öngörüyoruz. 2019’da WLTP geçişi nedeni ile kâr marjlarında kayıp yaşayan otomobil üreticileri, 2020’de de yoğun rekabet, ticaret anlaşmazlıkları, artan Ar-Ge maliyetleri ve yüksek yeniden yapılandırma maliyetleri gibi faktörler nedeniyle kâr marjlarını korumaya odaklanacaklardır.

 

Hakan Tiftik

Borusan Otomotiv İcra Kurulu Başkanı

 “Ekonomik göstergeler, 2020 için olumlu sinyaller veriyor”

Dünya ekonomisi 2019’un telafisini 2020’da yapacak gibi görünüyor. Daralan ticaret hacmine paralel olarak 2019’da gördüğümüz global otomotiv üretim ve satış rakamlarının 2020’de yeniden yükselmesini bekliyoruz. Merkez Bankaları’nın ekonomileri canlandırmak üzere yeniden faiz indirimlerine gitmesi, ABD ve Çin arasında ticaret savaşının bir anlaşmayla bitecek gibi görünmesi 2020 için olumlu beklentileri güçlendiriyor. Ancak her zaman olduğu gibi siyasetin, özellikle de jeopolitik gelişmelerin yine belirsizliği ve volatiliteyi arttıracağını söylemek mümkün.

Türkiye tarafında ise ekonomik göstergeler 2020 için daha olumlu sinyaller veriyor. Tek haneye düşmesi beklenen faiz oranlarının tüketici güven endeksini yükseltmesi ve ertelenen talebi harekete geçirmesiyle özellikle otomotiv pazarında büyümeyi tetikleyecektir. Nitekim yılın son çeyreğinde otomotiv sektöründe yaşanan talep artışının 2020’de pazarı 600 bin seviyelerine taşıyacağı öngörülüyor.

Borusan Otomotiv olarak Premium otomobil segmentindeki liderlik vizyonumuzla yine sektörün en önemli oyuncularından biri olmaya devam edeceğiz. 2020’de premium segmentteki rekabeti bambaşka bir boyuta taşıyacak olan BMW 2 Serisi Gran Coupé modelimizle daha önce hiç rekabet etmediğimiz bir segmente oldukça iddialı bir giriş yapacağız. BMW 2 Serisi Gran Coupé’nin yanı sıra Yeni BMW 3 Serisi ve Yeni BMW 1 Serisi gibi geniş kitlelerin ilgisini toplayan yeni modellerimizle iddiamızı sürdüreceğiz. Bunlara ilaveten BMW 7 Serisi, 8 Serisi Gran Coupé ve X7 gibi modellerimizle de premium segmentteki rekabet gücümüzü artıracağız.

Türkiye’de temsil ettiğimiz diğer markalarımızdan MINI’nin ilk tamamen elektrikli modeli MINI Electric ile bu alandaki rekabete farklı bir boyut getireceğiz ve elektrikli otomobiller segmentindeki pozisyonumuzu daha da güçlendireceğz. 2020 yılında Land Rover’da da merakla beklenen Yeni Land Rover Defender ve Yeni Range Rover Evoque Türk tüketicisinin karşısına çıkacak. Tüm markalarımızdaki yeni modellerin de etkisiyle, piyasadaki büyümeye paralel bir ivme doğrultusunda pazar payımızı arttırmayı hedefliyoruz.

 

Halil Karagülle

Subaru Türkiye Genel Müdürü

“2020’de sektörümüz beyaz bir sayfa açacak”

Otomobil üreticileri son dönemde çevre normlarına uyum için önemli bir değişim içindeler. Gerek gerçek sürüş verileri ile ölçümlerin yaygınlaşması gerekse yasal sınırların aşılması ile ödenecek cezaların çok yüksek seviyeleri ulaşması nedeniyle, otomobil üreticilerinin hibrit ve elektrikli araçlara doğru çok hızlı bir dönüşüme zorlandığını görüyoruz. Bu sebeple birçok markan hibrit modellerine ürün gamında yer vermeye başladı. Avrupa’daki çevre normları kaynaklı arz değişimi Türkiye Otomotiv Pazarının yapısını da değişime zorluyor. 2020, bu değişimin daha net olarak görüleceği bir yıl olacak. 2020’de hibrit modellerin satışları artacak, yeni elektrikli modeller pazara girecek.

2019’a baktığımızda, pazarın bir önceki yıla göre tahminlerin altında (yüzde 23) düşüşle 479 bin adetle kapandığını görüyoruz. Yılın ikinci yarısından itibaren talebin artmaya başlamasına karşın markalar tedarikte eksik kaldılar. Özellikle yılın son üç ayında bu eksiklik çok yoğun hissedildi. Tüketiciler yoğun talep gören modelleri bulmakta sıkıntı yaşadılar, bu da talebi düşük olan model stoklarının erimesini sağladı. 2020’ye sektörümüz beyaz bir sayfa açarak giriyor diyebiliriz. Şubat ayından itibaren Subaru’nun da içinde yer aldığı birçok markanın 2020 modellerinin pazara girmesiyle birlikte talebin daha iyi karşılanmaya başlanacağını öngörüyoruz. Türkiye otomobil ve hafif ticari araç pazarı satışlarının, bu yıl, bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 20 artışla 550 binlerin üzerine çıkacağını tahmin ediyoruz.

SUV Segmenti büyümeye devam ediyor. 2019’da ülkemizde SUV modellerin payı yüzde 25.4 olarak gerçekleşti. SUV payının beş yıl içinde Avrupa seviyesine geleceğini tahmin ediyoruz.

Subaru özeline baktığımızda, markanın dizel motorun üretimine son verip hibrit ve yakın gelecekte pazara sunulacak olan tam elektrikli motorlara yöneldiği bir döneme girdiğini görüyoruz. Hibrit motorlu Subaru Forester e-BOXER modelimizi Aralık 2019’da satışa sunduk. 2020 için 1400 adet toplam satış hedefimizin yarısını Forester modelimiz oluşturuyor.

 

Zafer Başar

Yüce Auto Skoda Genel Müdürü

“2020, olumlu bir başlangıç potansiyeli taşıyor”

Otomotiv sektörü 2019’a başlarken özellikle 2018’in ikinci yarısında yaşanılan dalgalı seyrin etkisi ile birlikte daha temkinli bir yaklaşım göstermiş, bu dönem bir nevi bir geçiş ve sağlamlaştırma dönemi olarak kabul edilmiştir. Yıla başlarken toplam pazar için öngörüler 400 bin adet seviyesinin altında oluşmuş, diğer yandan 2018’in son iki ayında uygulamaya başlanan ÖTV indiriminin yılın ilk iki çeyreğinde uzatılması ve bununla birlikte hurda teşvik indirimlerinde gözetilen matrah değerlerinin revize edilerek dolaylı teşvik artışı ise beklentilerin yukarı doğru revize edilmesini sağlamaya yönelik ilk olumlu adımlar olarak öne çıkmıştır. Bununla birlikte yılın ilk yarısındaki seçim döneminin sona ermesi ve beraberinde ekonomideki risk algısının daha düşük seviyeye inmesi,   özellikle döviz kurları ve dolayısıyla enflasyon üzerinde olumlu tesir yapmış ve bunu takiben Merkez Bankası’nın aldığı bir dizi faiz indirimi kararlarıyla da kredi arzı ve kullanımı yeniden harekete geçmiştir. Özellikle Eylül ayından itibaren düşük faiz ve yatay hareket eden  döviz kurlarının etkisiyle tüketici güveni toparlanarak, öngörülenin üzerinde bir satın alma talebi ile otomotiv piyasasında hissedilir bir canlanma yaşanmasına neden olmuştur. Bu canlanma sektörün yüksek hacim sergilediği 2015-2017 yıllarının halen uzağında olsa bile 2019’un başındaki beklentilerden daha iyi bir seviyeye işaret ederken, 2020 için de daha olumlu bir başlangıç yapma potansiyelini beraberinde getirmiştir.  

Önümüzdeki dönemde bir taraftan küresel alanda ve diğer taraftan da Türkiye’de oluşacak gündemlerin daha öngörülebilir olmasına bağlı olarak büyüme potansiyelinin güçlendiği bir ekonomik ortam beklemek yerinde olacaktır. Makroekonomik veriler açısından değerlendirildiğinde, Ekonomik Program çerçevesinde yer verilmiş olan yüzde 8,5 TÜFE hedefine paralel bir TL değer kaybı beklenmektedir. Her ne kadar işsizlik tarafındaki gelişmeler, reel ücretlerde geriye doğru gidiş ve genel olarak büyümeye ilişkin kısmi kötümserlik 2020 beklentilerine belli ölçüde gölge düşürse de, yıl içinde TCMB tarafından uygulanacak büyüme eksenli para politikaları ve buna ek olarak  bankacılık sektöründe beklenen hızlı iyileşme sonucunda, ertelenmiş olan tüketim talebinin (özellikle otomotiv ve dayanıklı tüketim malları sektörlerinde) belli ölçüde yerine konacağı nispeten canlanma ortamının mutlaka elde edileceği düşüncesindeyiz.  Özellikle temsil ettiğimiz Skoda markamızın yer aldığı binek otomobil pazarında, mevcut talebin yarattığı etki ile 500 bin adet teslimat seviyesinin aşılacağını tahmin ediyoruz. Her ne kadar bu adetler sektörün 10 yıl önceki performansına yakın bir tutarı ifade ediyorsa da, 2019’un sonlarında yaşanan gelişmeler ve yukarıda yer verilen öngörüler çerçevesinde, sektörde 2021’den itibaren daha belirgin ve istikrarlı bir büyüme dönemine girileceğine dair beklentilerimiz oldukça güçlüdür.

 

İbrahim Anaç

Peugeot Türkiye Genel Müdürü

“2020, büyüme yılı olacak”

Konjonktürel değişikliklerin piyasa paydaşlarının yetkinliklerini sınadığı bir yılı geride bıraktık. Adeta tek bir yıl içerisinde 3-4 yılı tecrübe ettik. Türkiye’de, piyasalardaki gelişmeler sadece iç dinamiklere bağlı değil. ABD ve Çin arasındaki ticari ilişkiler, Avrupa'daki talebin daralması ve jeopolitik gelişmelerin ülke ekonomimize olumsuz etkileri oldu. Geçtiğimiz sene otomotiv sektörü bu etkiyi derinden hissetti. Bu nedenle alınan köklü ekonomik tedbirler hem sektörü hem de ülke ekonomisini benzeri etkilere karşı güçlendirecektir. Peugeot olarak, 2019 yılı için iyimser yaklaşımımızı planlamalarımıza da yansıttık. 2019’da birçok yerde daralma yaşanırken, bayilerimizle beraber yeni yatırımlar yaparak büyüdük.  

2020’nin, ötelenen talebin de etkisiyle büyüme yılı olacağını öngörüyoruz. Örnek vermek gerekirse, önceki iki yılın potansiyelini göz önüne aldığımızda, toplam araç pazarında ertelenmiş 800 bin adetlik bir talep var. Birikmiş bu talebin, geçen yılın son çeyreğinde düşme trendine giren faizlerin de etkisiyle alıma dönüşeceğini beklemekteyiz. Bu doğrultuda, 2020’de toplam otomotiv pazarının 600 bin olacağını öngörüyoruz. Pazar dinamiklerini olumlu etkileyecek bazı beklentiler gerçekleşirse pazar 700 bin adede kadar çıkabilir. İlaveten, müşteri deneyimi, bayi ağının gelişimi, stratejik ürün planlama ve operasyonel mükemmeliyet bu sene de Peugeot’da en önem verdiğimiz konular olacak.

 

Altan Aytaç

Fiat Marka Direktörü

“Döviz kuru ve faizler pazar büyüklüğünde belirleyici olacaktır”

Pazar dinamiklerinin sık değiştiği, vergi ve faiz teşviklerinin önemli etki ettiği hareketli bir yılı geride bıraktık. Otomotiv pazarı, 2019’u bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 23 daralarak 479 bin adetle kapattı. Dönem dönem farklılaşan ancak yıl boyu devam eden teşvik sistemleri olmasaydı muhtemelen 400 bin adet seviyesinde, belki de daha düşük bir pazarla karşılacaktık.

Kamu bankalarının başlattığı kredi destek kampanyalarıyla birlikte hurda desteğinin de sona erecek olması 2019 gibi zor bir yılın sonunda pazardaki stokların tamamen tükenmesini sağladı. Sıfır araç satışlarının yanı sıra ikinci el pazarının da oldukça canlı olduğunu ve bunun da pazara olumlu yansıdığını görüyoruz. Doğru koşullar oluştuğunda, kredi faizlerinin de uygun olduğu ortamda otomotive olan talebin canlandığını bir kez daha tecrübe ettik.

Vergi teşvikleri sona ermiş olsa da 2020’ye girerken cazip kredi koşullarının devam etmesi otomotiv pazarı açısından olumlu bir başlangıç. 2019 başında yüzde 2-2,5 aralığında olan aylık otomotiv kredi faizlerinin bu yıla yüzde 1 seviyesinde giriyor olması iyi bir başlangıç için çok önemli.

Döviz kuru ve kredi faiz oranlarının seyri, yıl boyunca pazarın büyüklüğünde belirleyici olacaktır. Ekonomideki büyüme ile birlikte beklentimiz 2020’de otomotiv pazarının en az yüzde 20 büyüyerek 600 bin adet seviyelerine çıkmasıdır.

Fiat olarak 2019’da küçülen pazara rağmen satış adetlerimizi ve pazar payımızı arttırmayı başardık. Toplam iç pazar satışlarımızda yerli üretim modellerimizin ağırlığı yüzde 95’i buldu. Yakaladığımız bu satış performansını ve pazar liderliğini 2020’de de sürdürmek istiyoruz.

 

Bülent Kılıçer

Honda Türkiye A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı

Otomotiv pazarı, 600 bin adede ulaşabilir”

2018’e göre 2019’a yaklaşık yüzde 50 düşüş ile giren Türkiye Otomotiv pazarı, 30 Haziran 2019’a kadar uzatılan ÖTV indiriminin ve hurda desteğinin eşliğinde altı ay geçirdi. Tüm bu desteklere rağmen zorlanan sektör, yılın ikinci yarısına ÖTV desteği olmadan başladı. Markalar çıkış yolu ararken 1 Ekim 2019’da başlayan kamu bankalarının yerli araçlar için verdiği kredi desteği sektör için çok önemli bir gelişme oldu. T.C. Merkez Bankası tarafından gelen faiz indirimleri ve buna karşı dövizin istikrarını korumasıyla artan güven ortamı, otomotiv alımlarını erteleyen müşterileri harekete geçirdi. Bu gelişmeler ışığında,tüm markalar için son çeyreğin gayet umut verici geçtiğini söyleyebiliriz.

Her ne kadar 2020, sona eren hurda desteğiyle başlamış olsa da pazardaki müşteri talebinin sezonsal etkiler altında devam ettiğini söyleyebiliriz. Uygun faiz ortamının devam etmesi, beraberinde stabil kur ve jeopolitik riskten arınmış bir ortam, Türkiye otomotiv pazarını 550-600 bin adetlere taşıma potansiyeline sahip olabilir.  


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next