Koç Üniversitesi İİBF, Prof. Dr. Kamil Yılmaz Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Türkiye ekonomisinin 2019’un son çeyreğinde genel olarak nasıl bir seyir izlemesini bekliyorsunuz? Türkiye ekonomisini bekleyen başlıca riskler sizce neler olacaktır?

Türkiye ekonomisinin üçüncü çeyrekte sıfıra yakın eksi bir büyüme oranının ardından son çeyrekte baz etkisinin de katkısıyla yüzde 1.5-2.0 civarında bir büyüme gerçekleştireceğini düşünüyorum. Böylece 2019’u, sıfır ile eksi yüzde bir arasında bir daralmayla tamamlayacağız.

2014’ten bu yana süregelen her yıl bir seçim (2015’te iki seçim) döneminin geride kaldığını dikkate alırsak yıl sonuna kadar Türkiye ekonomisini olumsuz etkileyebilecek bir iç gelişme beklemiyorum.  Öte yandan, hükümetin ve merkez bankasının iç talepteki daralmayı aşmak için genişlemeci politikalar uygulamasıyla biraz iyileşme görülmesi söz konusuysa da büyüme ivmesinde ciddi bir artış görmemiz de mümkün gözükmüyor. Bunun en önemli nedeni olarak da bankacılık sektörünün bilançolarındaki tahsili gecikmiş alacaklar ya da takipteki krediler oranının yüksek olmasını görüyorum. Her ne kadar resmi rakam sadece yüzde 5 civarındaysa da piyasada konuşulan rakamlar yüzde 10’u buluyor. Özellikle inşaat ve enerji sektöründe batık kredi sorunu oldukça ciddi bir boyuta ulaşmıştı.

Kısa vadede (yıl sonuna kadar) potansiyel olumsuz gelişmelerin içeriden çok dışarıdan kaynaklanması kuvvetle muhtemel. ABD tarafından son yapılan açıklamalar S-400 alımına tepki olarak gelebilecek yaptırımlar konusunu hala gündemde tutuyor. Her ne kadar uzmanlar bu konunun büyük bir sorun çıkarmayacağı yolunda değerlendirmelerde bulunuyorlarsa da başkanlık seçimine bir yıl kala ABD’de iç politika dengelerinin Trump yönetiminin kararını sertleştirme potansiyelini göz ardı edemeyiz.

Dışarıdan gelebilecek olumsuz haberlerin en önemlisi ise Trump’ın son iki yıldır sürekli gündemde tutup başkanlığının ekseni haline getirdiği korumacı dış ticaret politikalarıdır. Özellikle Çin’e karşı açıkladığı korumacı önlemlere Çin’in de karşılık vermesiyle birlikte ABD ekonomisinde belirsizliğin artması ve 2020’ye dönük durgunluk beklentilerinin güçlenmesi söz konusu. İki ülke heyetleri arasında Ekim 2019’da yapılacak görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanması ihtimali oldukça yüksek. Bu durumda ABD-Çin ticaret savaşının her iki tarafın da canını daha fazla yakmasını bekleyebiliriz. ABD’de 2020’nin seçim yılı olması nedeniyle Çin’in Trump’ın salvolarına karşı alttan alması beklenmiyor.

Çin’in de aynı sertlikte cevap vermesi ise dünya ekonomisinin daha da yavaşlaması anlamına gelecektir. Öte yandan, Çin’in ardından Avrupa Birliği de yüksek ihtimalle Trump’ın korumacı ticaret politikalarının hedefi olabilir. ABD’nin en önemli iki ticaret ortağına karşı bir ticaret savaşı başlatması beklentisinin artması sermaye piyasalarının yönünü aşağıya doğru çevirmesine yol açabilir. Sermaye piyasalarının düşüşe geçmesi ve bunun yaratacağı negatif servet etkisiyle birlikte gelişmiş ekonomilerin ve dünya ekonomisinin sert bir durgunluk sorunuyla karşı karşıya kalması kaçınılmaz gözüküyor.

Dünya sermaye piyasalarında gerçekleşebilecek yüksek değer kayıpları sermayenin tekrar güvenli liman arayışına yönelmesine neden olabilir. Bu ise bizim gibi yükselen pazar ekonomilerinden hızlı bir sermaye çıkışı anlamına gelebilir. Böyle bir durumda son çeyrekte ve daha da önemlisi 2020’de iç talepte bir yavaşlama ihtimali baş gösterecektir. Ancak bu ihtimalin şimdilik sadece gerçekleşme ihtimali düşük kötü senaryo içinde yer aldığının altını çizmek gerekiyor.

 “2019’u yüzde 15 enflasyon oranıyla kapatacağımızı düşünüyorum. Olumsuz bir şok olmaması durumunda 2020’de enflasyonun yüzde 10-15 bandında kalacağını düşünüyorum.”

Döviz kurlarında hareketliliğin önümüzdeki dönemde devam etmesini bekliyor musunuz? Döviz kurlarının seyrinde neler etkili olabilir? Dolar, Euro, enflasyon gibi veriler konusundaki beklentinizi paylaşabilir misiniz?

Türkiye ekonomisinin yükselen pazar ekonomileri arasında en hassas konumda olanlardan birisi olması özellikle dışarıdan kaynaklanabilecek şokların Türkiye üzerindeki etkisini artırabilir.  Bunun sonucu olarak da TL’nin Dolar ve Euro gibi para birimleri karşısında kısa vadeli değer kayıpları gözlemlenebilir. Ancak bu dış şokların ilk etkisi geçtikten sonra TL’nin tekrar değer kazanması beklenebilir. Bu yüzden önümüzdeki dönemde TL döviz kurlarında kısa dönemli hareketlilik devam edebilir.

Enflasyonun kalıcı bir şekilde tek hanelere ve daha da önemli yüzde 5’in altına indirilebilmesi için kısa ve orta vadede iç talebi daraltacak maliye ve para politikası uygulanması gerekir. Ancak, yoğun seçim döneminin bir süreliğine de olsa geride kalmış olmasına rağmen verilen demeçler, hükümetin enflasyonun kontrol altına alınması için bile olsa iç talebin daraltılmasını düşünmediği izlenimini veriyor. Bu yüzden enflasyonun önümüzdeki birkaç yıl içinde tek hanelere dönmesini beklemiyorum. 2019’u yüzde 15 civarında enflasyon oranıyla kapatacağımızı düşünüyorum. İçeriden ya da dışarıdan kaynaklanan olumsuz bir şok olmaması durumunda 2020’de enflasyonun yüzde 10-15 bandında kalacağını düşünüyorum. Ancak TL’yi önemli ölçüde zayıflatacak olumsuz bir şokun enflasyonu tekrar sıçratma ihtimalini de her zaman göz önünde bulundurmamız gerekiyor. 

 “Trump yeniden seçilirse, dünya ekonomisini daha büyük bir tehlike bekliyor”

Dünya ekonomilerinin şu andaki ekonomik ve sosyal tablosu hakkında neler söyleyebilirsiniz? Küresel ekonomilerdeki gelişmeler yönünden değerlendirir misiniz?

Dünyanın şu anda karşı karşıya kaldığı en büyük sorun olarak popülist politikacıların yükselmesini görüyorum. Birçok ülkede küreselleşmenin yol açtığı gelir dağılımındaki bozulmayı yaratan politikalara karşı yükselen tepkiyi fırsat olarak gören popülist politikacılar iktidara geldiler. Bu tür politikacıların başında uygulamalarıyla dünya ekonomisine en büyük darbeyi indirebilecek olan Donald Trump geliyor. Korumacı ticaret politikalarının dünya ticaretini ve dolayısıyla dünya ekonomisini daralmaya zorlaması kaçınılmaz. Trump’ın Kasım 2020’de yeniden seçilmesi durumunda ABD ve dünya ekonomisini daha büyük bir tehlike bekliyor.

Halen Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı konumundaki Avrupa Birliği ülkelerindeki gelişmeler göz önüne alındığında belli başlı ekonomiler açısından neler bekliyorsunuz? Brexit’in ne gibi etkileri oluyor? Önümüzdeki süreçte FED ve Avrupa Merkez Bankası’nın izleyeceği politikalar hakkında öngörülerinizi alabilir miyiz?

Avrupa’nın gelecek yıl durgunluğa girme ihtimali oldukça yüksek. Almanya hali hazırda yavaşlama emareleri gösteriyor. Brexit belirsizliğini bir türlü geride bırakamayan İngiltere ekonomisi de ivme kaybediyor. Avrupa ekonomisindeki yavaşlamanın farkında olan Avrupa Merkez Bankası faiz indiriminin yanı sıra yeni bir parasal genişleme konusunu gündeminde tutuyor. Avrupa ekonomisinde gözlenen yavaşlama AB’ye olan ihracatımızda son aylarda gözlenen yavaşlamanın da nedeni. Yavaşlamanın durgunluğa dönüşmesi durumunda dış talep tarafından ekonomimizin özellikle 2020’de olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz. ABD’de ise FED’in de bu yıl içinde yapacağı üç toplantıda en az bir adet 25 bazlık faiz indirimi yapma ihtimali oldukça yüksek. Ancak Trump’ın atmış olduğu twit’lerle FED’i faiz indirimine zorlamaya çalışması FED tarafında ters tepkiye neden olabilir. Nitekim Powell’ın eylül başında yaptığı konuşmada hali hazırda durgunluk emarelerinin çok güçlü olmadığını vurgulaması FED’in faiz indirimini Eylül 2019’da değil de bir sonraki toplantıda yapabileceği ihtimalini kuvvetlendiriyor.

Ekonomimiz yönünden ne gibi adımlar atılmasına ihtiyaç var?

Batık krediler sorununun bir an önce çözüme kavuşturulması gerekiyor. Bir yıldır batık kredi sorununun büyük olmadığı söylense de durumun çok daha ciddi olduğu herkes tarafından biliniyor. Batık kredileri banka bilançolarından temizleyebilmek için, 2001’deki İstanbul yaklaşımına benzeyen ve içinde uluslararası kaynaklardan sağlanacak finansman imkanını da dahil eden bir ekonomik çözüm paketi hazırlanması gerekiyor. Bu yapılmadan kredi genişlemesinin güçlü bir şekilde tekrarlanması mümkün olmayacaktır.

Oysa tüm taraflar 2018’de başlayan krizin ardından girilen daralma ve yavaş büyüme evresini bir an önce geride bırakmak için çabalıyor. Normal bir dönemde genişlemeci maliye ve para politikalarının büyüme üzerinde olumlu etkisi olması beklenir. Ancak 2018’de yaşanan kriz sonrasında hem kamu bütçesinin hem de bankacılık sektörünün aldığı hasar genişlemeci politikaların etkisinin önümüzdeki birkaç yıl boyunca zayıf kalmasına yol açacak. 2001 sonrası dönemde başarıyla uygulanan makroekonomik reformları tekrardan uygulamadan kamu bütçesini ve bankaların bilançosunu temizlemek mümkün gözükmüyor.

Merkez bankası geçtiğimiz ay yaptığı 425 baz puan faiz indiriminin ardından 12 Eylül’de 325 baz puan faiz indirimi yaptı. Bu, politika faizini yüzde 16’ya kadar indirebilecek bir politika tercihi oldu. Yıl sonu enflasyon beklentisinin yüzde 14-15 civarında olduğunu düşünürsek bu da yüzde 1-2 civarında bir reel faiz anlamına geliyor. Böylesine yüksek bir faiz indirimi uluslararası arenada oluşabilecek olumsuz gelişmeler karşısında Türkiye’nin kırılganlığını artıracaktır. Gerçekleşebilecek olumsuz dışsal gelişmeler sonrasında merkez bankasının tekrar faiz artırması ise merkez bankasına olan güveni azaltacaktır. 

Otomotiv sektörünün Türkiye ekonomisine olan katkısı hakkında ne düşüyorsunuz?

Otomotiv sektörünün Türkiye ekonomisindeki yeri tartışma götürmez. Ancak sektörün çok önemli bir büyüme potansiyeli olmasına rağmen bu potansiyel gün geçtikçe eriyor. Bunun en önemli nedeni, sektörün bir “vergi gelir kaynağı” olarak görülmesi. Otomotivdeki dolaylı vergiler, sektöre olan iç talebin sürekli baskılanması anlamına geliyor. Sektörün önündeki bu engel, hem firmaların yeni teknolojilere yatırım yapmasını hem de ileri teknoloji alanında yeni yatırımlar çekilmesini imkansız hale getiriyor. 

Sektörün büyümesine set çeken yüksek vergi oranlarında ısrarcı olunması, otomotiv sektörünün Türkiye ekonomisine katkısının uzun vadede kademeli olarak küçülmesine yol açabilir. Buna karşı gerekli önlemleri almak ve sektörün rekabet gücünü artırmaya yönelik uzun vadeli politikalar uygulamak gerekiyor.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next