Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dr. Zeynep Ayata Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

 “Yenilikçilik, yeni piyasalar yeni süreçler ve yeni modeller doğuruyor”

Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Zeynep Ayata, ODD Dergi için dijitalleşmenin etkilerini ve yeni ekonomiyi değerlendirdi. Yeni ekonomide yapay zekadan yenilikçiliğe dek pek çok unsurun önem taşıdığını belirten Ayata, “Dijitalleşme yeni ekonominin en önemli bileşenlerinden biri. İşlem maliyetlerini düşürmek, hizmet ağını genişletmek gibi pek çok nedenle firmalar dijitalleşme dönüşüme ortak oluyorlar” dedi. 

Yeni ekonominin rekabet dinamikleri nelerdir?

Yeni ekonomi çok geniş bir kavram. Aslında yeni ürün ve hizmetlerden yapay zekaya varan pek çok dinamik içeriyor. Piyasalara etkisini ise iki şekilde görebiliyoruz. Bunlar piyasada yenilikçiliğin iki boyutuyla da birleşiyor. Öncelikle daha yaygın anlamıyla yenilikçiliğin yarattığı yeni ürün ve hizmetler karşımıza çıkıyor. Bunlar gerçek anlamda yeni piyasalar doğuruyorlar. Diğer taraftan yenilikçilik yeni süreçler ve modeller yaratılmasına da yol açıyor. Yeni ekonomilerde özellikle teknoloji kullanımıyla eski diyebileceğimiz ürün ve hizmetlerin farklı yöntemlerle alıcıya sunulduğunu görüyoruz. Piyasada görebileceğimiz bu iki temel dinamik yıkıcı yenilikçilik olarak adlandırdığımız etkiyi doğuruyor. Yani geleneksel ürün ve hizmetler veya yöntemler artık kullanılmaz hale geliyor, bu piyasalar yıkılıyor. Yeni rekabet nesneleri, yeni rekabet yöntemleri gelişiyor ve çoğalıyor. Kısaca bazı örnekler verebiliriz. Bunların başında elbette veriye dayalı piyasalar geliyor. İnternet platformları eskiden ürünlerin alıcıya ulaşmasında düşük maliyetli ve hızlı bir alternatif olarak görülürken, günümüzde yalnızca platformlar üzerinden sağlanan hizmetler ile karşı karşıyayız. Oluşan bu yeni hizmet piyasalarında kalite odaklı yeni bir rekabet türü de gelişebiliyor. Veriye dayalı piyasaların hızla gelişmesi ve yaygınlaşmasının bir başka önemli sonucu ise “Büyük Veri”. Kişilerin her an, hızla ve çokça veri üretmesinin sonucunda şirketler büyük kütleler halinde veri depolayabiliyorlar. Büyük verinin işlenmesi sonucunda ise ince ayarlanmış piyasa stratejileri geliştirmek mümkün olabiliyor. Sonuç olarak verinin kendisi de yeni bir rekabet nesnesi haline geliyor.

Avrupa Birliği ülkelerinde hukuk dijital dönüşüme ayak uyduruyor mu? Ne tür uygulamalar yapılıyor?

Dijitalleşme yeni ekonominin en önemli bileşenlerinden bir tanesi. İşlem maliyetlerini düşürmek, hizmet ağını genişletmek, müşteriye erişimi hızlandırmak gibi pek çok nedenle firmalar dijitalleşme dönüşüme ortak oluyorlar. Avrupa Birliğinde bu dönüşümün çok belirgin hukuksal etkileri oluyor. Şüphesiz bu etkilerin en önemlisi dijital verilere yönelik uygulamalar. Bildiğiniz üzere, Avrupa Birliği 25 yıl aradan sonra, 2016 yılında Genel Veri Koruma Tüzüğünü kabul etti. 25 Mayıs 2018’de yürürlüğe giren Tüzük, 2012’de başlayan bir sürecin ürünü. Tüzük Avrupa Birliği İç Pazarında faaliyet gösteren şirketler bakımından hayati kural ve yükümlülükler içeriyor. Tüzük temelde kişisel verilerin toplanması ve depolanması süreçlerinden kullanıcıların bilgi ve kontrol sahibi olmasını sağlamayı amaçlıyor. Avrupa Birliği’nde dijital dönüşme ayak uydurmak için geliştirilen bir başka süreç de Dijital Tek Pazar stratejisi. Komisyonun önderliğinde yürütülen bu süreç, vatandaşların, startup’ların, internet şirketlerinin dijital teknolojilerden tam olarak faydalanmasını sağlamayı amaçlıyor. Bu bağlamda Avrupa Birliği üye devletlerinin uyguladığı farklı yasal düzenlemeler gibi engelleri ortadan kaldırarak tek bir dijital pazar oluşturmayı hedefliyor. Rekabet hukuku alanında henüz yeni bir mevzuattan söz etmek mümkün değil. Ancak komisyonun her mevzuat değişikliğinde dijital piyasaları göz önünde bulundurduğunu görüyoruz. Ayrıca özellikle birleşme ve devralmaların denetlenmesi konusunda dijital ve yenilikçi piyasalara uyum sağlayabilecek bir uygulamanın hedeflendiği ve bu doğrultuda çalışmalar yapıldığını söylemek mümkün.

 “Rekabet hukukunda kullanılan inceleme ve uygulama yöntemlerinde iyileştirilme gerekiyor.”

Teknolojik gelişmeleri ve dijitalleşen çağı da göz önünde bulundurduğumuzda, ülkemizin de küresel arenada rekabet dinamiklerini destekleyebilecek gerekli hukuki alt yapı çalışmaları neler olabilir?

4. Sanayi Devrimi olarak adlandırılan dönüşüm hukuk kuralları ve uygulamasının da sorgulanmasına yol açıyor. Pek çok alanda hukuki alt yapının yetersiz kaldığı veya uyum sağlayamadığını söyleyebiliriz. Ancak dünyadaki örneklere baktığımızda rekabet hukuku alanında köklü mevzuat değişiklikleri olmadığını görüyoruz. Yapılan değişiklikler daha ziyade uygulamayı iyileştirmeye ve genişletmeye yönelik. Ülkemizde mevzuat ve kurallar bakımından rekabet hukukunda esaslı reformlara gerek olmadığını düşünüyorum. Ancak uygulamaya yönelik bazı iyileştirme veya genişletmeler yapılabilir. Rekabet Kurumunun bu konuda hassas ve etkili olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin yakın zamanda Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuzda yapılan değişiklikler online satışların artmasıyla gelişen gereksinimleri dikkate alarak yapılmıştır. İkincil mevzuatta yeni ekonomilerin gereksinimleri doğrultusunda buna benzer değişiklikler yapılması gerekecektir. Ancak daha önemlisi rekabet hukukunda kullanılan inceleme ve uygulama yöntemlerinde iyileştirilme gündeme alınmalıdır. Örneğin veri kullanımı ve algoritmaların yaygın olduğu piyasalara nasıl yaklaşılacaktır? Bu bağlamda pazar gücü nasıl ölçülecektir? Bu konularda paydaşlara danışma ve tartışma süreçlerinin başlatılmasında fayda olabilir. Daha önce de değindiğim gibi, örneğin Avrupa Birliği Komisyonu nezdinde böyle bir süreç devam ediyor.

Günümüzde veri oldukça önemli bir kavram ve dijitalleşme ile beraber birçok sektöre yön veren bir konu haline geldi. Büyük verinin yönetimi için hukuki alt yapı çalışmalarında dünyada ne gibi gelişmeler oluyor? Ülkemizde ne gibi hazırlıklar yapılmalı?

Büyük veri görece yeni bir kavram. Ancak daha da önemlisi büyük veri hala tanımlamakta ve kavramakta zorluk çektiğimiz karmaşık bir gelişme. Büyük verinin doğurabileceği etkiler de halen belirsiz. Bu konuda yapılan düzenlemelere baktığımızda aslında bunların genel olarak veri konusunda yapılan düzenlemeler olduğunu görüyoruz. Diğer bir deyişle henüz doğrudan ve yalnızca büyük veriyi ilgilendiren bir çalışma göze çarpmıyor. Genel olarak veri kullanıma ilişkin çalışmalara zaten değinmiştik. Büyük veri konusunda yapılabilecek alt yapı çalışmaları için söylenebilecekler aslında yenilikçi tüm piyasalar için geçerli olan esaslar. Yenilikçi piyasalar için geliştirilecek kuralların paydaşlarının ve yasa koyucuların en temel sorunu bu piyasaların hızla değişiyor olması. Oysa yasama günümüzde hala çok yavaş bir süreç. Dahası kabul edilen kuralların fazla katı olması halinde yenilikçiliği öldürmek gibi bir riskle de karşı karşıya oluyoruz. Bu bağlamda Büyük Verinin geliştiği piyasalarda yenilikçiliğin getirdiği faydaların korunması ve yenilikçiliğin sürdürülmesi için gerekli ortamın sağlanması temel hedef olmalı. Bu amaçlar yenilikçi diyebileceğimiz tüm piyasalara uygulanacak kurallar için geçerli. Bu nedenle, mevzuat ve politika önerilerinin yenilikçiliği tetikleyen, esnek ve hızlı uyum sağlayabilen kurallar içermesi gerekiyor.

Gerek dünyada gerekse ülkemizde otomotiv sektörü oldukça regüle bir sektör. Ülkemizde de bir çok mevzuata tabii ve AB mevzuatlarını da yakından takip eden bir sektör. Otomotiv sektörüne dair görüşlerinizi alabilir miyiz?

Otomotiv, yoğun ve kapsamlı yasal düzenlemelerin yapıldığı bir sektör. Örneğin Rekabet Hukuku alanında Avrupa Birliği’nde ve ülkemizde motorlu taşıtlara yönelik özel düzenlemeler vardır. Başka sektörlerden farklı olarak otomotiv sektörü yeni ekonomi ile birlikte dünyada önemli bir rol oynamaya devam edecek. Sanayide yaşadığımız dönüşümlerin en fazla görüleceği alanlardan bir tanesi de otomotiv sektörü olacak. Nesnelerin internetinin gelişmesi ve sürücüsüz araçların kullanıma açılmasıyla birlikte otomotiv sektöründe uygulanacak kuralları belki de baştan inşa etmemiz gerekecek. Bu gelişmeler sigorta hukuku, tüketici hukuku, borçlar hukuku gibi hukukun pek çok alanında köklü reformlar doğuracak. Bu nedenle otomotiv sektörünün uzun bir süre mercek altında olacağı ve hukukçuların da gündeminde yer alacağını düşünüyorum.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next