Garanti Yatırım Başekonomisti Nihan Ziya Erdem Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Tüketim ve yatırımın hızlanması için jeopolitik riskler azalmalı

Garanti Yatırım Başekonomisti Nihan Ziya Erdem, 2017 yılının ikinci yarısında ekonomide normalleşme beklediğini ancak Merkez Bankası’nın sıkı para politikasının bu süreci yavaşlatacağını belirtiyor. Erdem, tüketim ve yatırım ortamının düzelmesi için güvenlik ve jeopolitik risklerin azalmasının önemine vurgu yaparak “Trump’ın uygulayacağı politikalar, Fed’in faizleri piyasa beklentilerinden hızlı bir şekilde artırması, AB içinde yaşanacak belirsizlikler Türkiye ekonomisi için ana riskler olarak karşımıza çıkıyor” diyor.

2017 yılında Türkiye ekonomisini bekleyen başlıca riskler sizce ne olacaktır?

2016 yılında Türkiye’de yaşanan gelişmelerin olumsuz etkileri nedeniyle Türkiye ekonomik büyümesinde belirgin bir yavaşlama gerçekleşti. 2017 yılında, özellikle referandum sonrasında politik belirsizliklerin azalacağı varsayımıyla, ekonomide normalleşmenin belirginleşeceğini tahmin ediyoruz. Yılın ikinci yarısında hem tüketim hem de yatırım ortamında düzelme olması için güvenliğe ilişkin endişelerin ve jeopolitik risklerin azalmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Global tarafta ise ABD’de enflasyonun yüzde 2’nin üzerinde seyretmeye devam etmesi ve ABD’nin yeni başkanı Trump’ın uygulayacağı mali genişlemeci politikaların ekonomi üzerinde yaratması beklenen etkilerle, Fed’in faizleri piyasa beklentilerinden hızlı bir şekilde artırması, Türkiye ekonomisi için ana risklerden biri olarak karşımıza çıkıyor.

“Enflasyon tahminimiz yüzde 8.5 düzeyinde”

Yıl sonunda nasıl bir ekonomik tablo bekliyorsunuz? Ekonomimizi etkileyecek iç ve dış değişkenler neler olacak? Önümüzdeki süreçte Fed ve Avrupa Merkez Bankası’nın izleyeceği politikalar hakkında öngörülerinizi alabilir miyiz?

Yılın ikinci yarısında ekonomide normalleşme beklesek de TL’de gerçekleşen belirgin değer kaybı ve sonrasında fiyat istikrarını sağlama amacıyla Merkez Bankası’nın sıkı para politikası uygulaması, ekonomide hızlanmanın sınırlı kalmasına neden olacak faktörler. Bu bağlamda, 2017 yılında ekonomik büyümenin 2016 yılına yakın, yüzde 2,5 olmasını bekliyoruz. Öte yandan, hükümetin son dönemde uygulamaya koyduğu adımlar, ekonomik aktivitedeki kayıpları sınırlayıcı etki yaparak büyümeyi yukarı taşıyabilir. Enflasyon tarafında ise TL’nin değer kaybı ve olumsuz baz etkisi nedenleriyle yılın ilk aylarında yükselişin devam etmesini bekliyoruz. Merkez Bankası’nın para politikasında sıkı duruşunu koruyacağı ve TL’nin stabil kalacağı varsayımıyla yılsonu enfl asyon tahminimiz yüzde 8,5 seviyesinde. Ekonomik performansı etkileyecek faktörler arasında en önemlileri olarak Türkiye’deki politik gelişmeler, dış ilişkiler ve güvenliği sayabiliriz. Ayrıca para ve kamu maliyesi tarafında politika uygulamaları yıl genelinde dikkatlice takip edilecek. Küresel ekonomik gelişmeler tarafında, ABD ekonomik gelişmeleri ve ABD’de uygulanması beklenen yeni politikalar gündemde kalmaya devam edecek. Özellikle Trump’ın mali politikaları ve etkileri, Fed’in faiz artırımlarına ilişkin beklentiler ve gerçekleşmeler, ayrıca yıl sonuna doğru ECB’nin tahvil alımlarına ilişkin yapacağı açıklamalar piyasaya yön verecek. 2017 yılında Fed’in faizleri iki kez artırmasını beklesek de Fed’den gelen son açıklamalara göre Fed faizi beklentilerden önce Mart ayında artıracak. Öte yandan Fransa ve Almanya’da yapılacak seçimlerin yanı sıra Brexit tartışmaları, yıl genelinde Avrupa’da ekonomik gelişmelerin önüne geçecek gibi görünüyor.

Döviz kurlarında başlayan hareketliliğin bu yıl devam etmesini bekliyor musunuz? Döviz kurlarının seyri ne olacak, neler etkili olabilir?

İçinde bulunduğumuz dönemde döviz kurlarındaki oynaklık, Merkez Bankası’nın para politikasını sıkılaştırması sonrasında azaldı ve TL’de belirli bir stabilizasyon sağlandı. Önümüzdeki dönemde döviz piyasasındaki gelişmelerde en belirleyici faktör yine Merkez Bankası’nın para politikası uygulaması olacak. Yıl genelinde enfl asyonun ortalama yüzde 9 gibi yüksek seyredeceği beklentisi ile Merkez Bankası’nın sıkı para politikasını koruyacağını düşünüyoruz.

Merkez Bankası sıkı para politikasına devam edecek Merkez Bankası’nın bu süreçte izlediği politika konusundaki görüşleriniz nelerdir? Faiz artırımı ve diğer müdahale araçları açısından nasıl bir yol izlemesini bekliyorsunuz ve neler yapmalı?

Merkez Bankası, TL’deki değer kaybı ve yüksek oynaklığın fiyat ve finansal istikrar üstündeki olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla 12 Ocak’tan itibaren kademeli adımlarla para politikasını sıkılaştırdı. Ortalama fonlama maliyetinde 12 Ocak öncesine göre yaklaşık 210 baz puanlık artış var. Bu da Merkez Bankası’nın belirgin bir sıkılaştırmaya gittiğini gösteriyor. Ancak Merkez Bankası’nın para politikası uygulamasının karmaşıklığı, hedefl ediği sade para politikası uygulamasına geçememiş olması para politikasına ilişkin soru işaretlerinin gündemde kalmasına neden oluyor. Yıl genelinde yüksek seyreden enflasyon nedeniyle Merkez Bankası’nın sıkı para politikasını koruyacağını tahmin ediyoruz.

Dünya ekonomilerinin şu andaki ekonomik ve sosyal tablosu hakkında neler söyleyebilirsiniz? Küresel ekonomilerdeki gelişmeler yönünden değerlendirir misiniz?

Küresel finansal kriz sonrasında dünya ekonomisinin toparlanma hızı, oldukça zayıf kaldı. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde büyümenin kriz öncesine göre hız kaybetmiş

olması, sosyal etkileri de beraberinde getirdi. Gelişmiş ülkelerde 2007 yılında yüzde 5,4 olan işsizlik oranı, 2010 yılında yüzde 8,3 seviyesine çıktı. 2016 yılında yüzde 6,2’ye düşse de hala küresel finansal kriz öncesi seviyelerin üzerinde. IMF beklentileri önümüzdeki yıllarda istihdam tarafında kazanımların sınırlı kalmaya devam edeceği yönünde. Öte yandan küresel

ekonomide önümüzdeki dönemde bazı ülkelerde nüfusun yaşlanması, iç tüketimi canlandırmaya çalışan Japonya, Çin gibi ülkeler ve Avrupa Birliği için önemli bir sorun.

Brexit önemli bir dönüm noktası olabilir.Halen Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı konumundaki Avrupa Birliği ülkelerindeki gelişmeler göz önüne alındığında belli başlı ekonomiler açısından neler bekliyorsunuz? Brexit’in ne gibi etkileri olacak?

Avrupa ülkelerinde toparlanma 2016 yılında belirginleşti. Bu da Türkiye’nin ihracatına olumlu yansıdı. 2016 yılında AB’ye yapılan ihracatta yüzde 7 artış gerçekleşti. 2017 yılında birlik ülkelerinde iç tüketimin canlı kalmaya devam etmesi, birliğe yapılan ihracatın artmaya devam etmesinde ana faktör olacak. İngiltere de Türkiye için önemli bir pazar; İngiltere’nin Türkiye ihracatı içinde yüzde 8’lik önemli bir payı var. Hem AB hem de İngiltere ile dış ticaretteki gelişmelerde Brexit önemli bir dönüm noktası olabilir. Brexit’te sürecin nasıl devam edeceğine ilişkin belirsizlikler, Brexit’in etkilerine ilişkin tahmin yapılmasını zorlaştırıyor. Sürecin AB’yi nasıl etkileyeceği, sonrasında serbest ticaret anlaşma koşulları Brexit’in dış ticaret kanalı yoluyla etkilerinde önemli olacak. Öte yandan süreçte yaşanan olası problemlerin dönem dönem fi nansal piyasaları etkileyerek risk iştahını azaltma ihtimali de var. Bu da finansal piyasalar kanalıyla Türkiye’yi olumsuz etkileyebilir.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next