TÜSİAD İklim Değişikliği Raporu Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

TÜSİAD’DAN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ RAPORU

“Hem istihdam artışı sağlayabilir hem de çevreci olabiliriz”

TÜSİAD tarafından hazırlanan “Ekonomi Politikaları Perspektifinden İklim Değişikliğiye Mücadele” adlı rapora göre, Türkiye için istihdam artışı ile sürdürülebilir ve çevre dostu bir büyüme aynı anda sağlanabilir…

İklim değişikliğiyle mücadelede piyasa temelli mekanizmalar yanı sıra akaryakıt, enerji verimliliği ve sera gazı emisyonlarına ilişkin teknolojik standartlar ve bunlara bağlı kısıtlamalar da kullanılabiliyor. Bunlara ek olarak, enerji performans sertifikaları, yeşil tahviller de emisyon azaltımına yönelik diğer enstrümanlar arasında sayılabilir

 

Türkiye’nin en önemli iş dünyası derneklerinden Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) “Ekonomi Politikaları Perspektifinden İklim Değişikliğiye Mücadele” başlıklı bir çalışma hazırlattı. Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan’ın proje koordinatörlüğünde hazırlanan çalışmada 4 Kasım 2016’da yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması’nın Türkiye’de emisyon azaltımına yönelik politika araçları üzerinde tartışmalara ivme kazandırdığına dikkat çekilirken, iş dünyası ve kamunun bu yeni süreçte yapması gerekenlere yönelik öneriler paylaşılıyor.Rapor, 5 Aralık 2016 tarihinde TÜSİAD, REC Türkiye, Global Compact Türkiye ve İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği işbirliğiyle düzenlenen “İklim Değişikliği ile Mücadele ve Özel Sektör” başlıklı konferansta tanıtıldı. Konferansta, “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Paris İklim Anlaşması iş dünyası için neden önemli? COP 22’nin Türkiye açısından sonuçları neler? İş dünyası Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini ve iklim değişikliğini nasıl algılıyor? İklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sağlayacak politika araçları neler? Bu araçlar Türkiye ekonomisini nasıl etkiler?” sorularına yanıt arandı. Açılış konuşması Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi Metin Akman tarafından gerçekleştirilen konferansta, Paris Anlaşması sonrası süreçte Türkiye’de iklim değişikliğiyle mücadele tartışıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve İklim Değişikliği Baş Müzakerecisi Mehmet Emin Birpınar, COP 22 sonrasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin anlaşılması, benimsenmesi ve uygulanmasına katkı sağlamayı amaçlayan konferans, bu çerçevede özellikle 7. (Erişilebilir ve Temiz Enerji), 13. (İklim Eylemi) ve 17. (Hedefler için Ortaklıklar) hedeflere odaklandı. Konferansta REC Türkiye Direktörü Rıfat Ünal Sayman ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (Programdan Sorumlu) Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Atila Uras’ın Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve özel sektör perspektifini ele aldığı bir oturum yapıldı. Konferansın son bölümünde ise TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Metin Akman’ın moderatörlüğünde, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Canan Ercan Çelik ve Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Seçkin’in katıldığı bir kapanış oturumu gerçekleştirildi.

 

 

Yenilenebilir için öngörülebilir bir yatırım ortamı oluşmalı

Oldukça kapsamlı analizlerden oluşan TÜSİAD raporunda dünya gündemi ve uluslararası yükümlülükler inceledikten sonra Türkiye’ye geniş bir yer veriyor. Raporda iklim değişikliğine karşı uygulanabilecek piyasa temelli mekanizmalar incelenerek iki araca vurgu yapılıyor.

  • Vergilendirme (örn. karbon vergisi) ya da teşvik (örn. enerji verimliliği destekleri, yenilenebilir enerji teknoloji desteği, yenilenebilir enerji alım garantisi),
  • Kota tahsisine dayalı emisyon ticareti sistemi (ETS)
  • Emisyon ticareti sistemleri arasında en önemli uygulama Kyoto Protokolü çerçevesinde AB üyelerince kurgulanmış durumda. Bunun yanı sıra enerji verimliliğini ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını özendirmeyi amaçlayan enerji verimliliği sertifikaları (beyaz sertifikalar) ve yenilenebilir enerji sertifikaları ticaret sistemleri de bulunuyor. Kuşkusuz, gelişen piyasa koşulları doğrultusunda bu uygulamalara yenileri de eklenebilir.
  • -Vergilendirmenin ve ETS’nin güçlü ve zayıf yanları olduğu biliniyor. Karbon ticaretine dayalı emisyon kontrolü, piyasa rasyonalitesine daha uygun olmakla birlikte denetim ve izleme aşamalarında ciddi sorunlarla karşılaşabilmektedir. Buna ek olarak ticarete konu olacak kotaların tahsisinde yöntemin ne olacağı, tahsis sırasında pozitif fiyatlama yapılıp yapılmayacağı ve/veya fiyatın nasıl belirleneceği, sektörel belirlemelerin nasıl yapılacağı konuları sistemin başarısı için kritik önem taşıyor. Öte yandan bu sistemin kurgulanmasında sektörel değişkenlik ve şirketlerin katılımcılığı merkezi önemdedir.
  • -Diğer yandan vergilendirmeye dayalı kontrol mekanizmaları doğrudan üreticiler ile nihai tüketiciler arasında katılıklar oluşturmakta ve piyasa aktörlerinin kararlarını olumsuz yönde etkilemektedir.
  • -İklim değişikliğiyle mücadelede piyasa temelli mekanizmalar yanı sıra akaryakıt, enerji verimliliği ve sera gazı emisyonlarına ilişkin teknolojik standartlar ve bunlara bağlı kısıtlamalar da kullanılabiliyor. Bunlara ek olarak, enerji performans sertifikaları, yeşil tahviller de emisyon azaltımına yönelik diğer enstrümanlar arasında sayılabilir.

Karar vericilerden beklenen...

  • Düşük karbon ekonomisine geçiş için sektörel uygulamaları ve uluslararası rekabetçiliği de dikkate alacak şekilde mevzuat değişiklikleri yapılmalıdır.
  • Yenilenebilir enerji kaynaklarının yatırım hızının arttırılması için alınacak tedbirler bu anlamda da önemli bir adım olacaktır. Bu çerçevede rüzgar ve güneş enerjisi ihaleleri kapsamında önlisans/lisans başvurularına teknik, idari ve finansal ölçütler getirilmelidir. Ayrıca öngörülebilir bir yatırım ortamının oluşabilmesi için teşvik sistemi ve diğer mevzuatın uzun vadeli uygulanması büyük önem arz taşıyor.
  • Enerji verimliliğini iyileştirmek üzere, sektörler bazında yol haritaları oluşturulmalı ve enerjide liberalizasyon adımları hızlandırılmalıdır. Bununla birlikte elektrik ve doğal gaz sektörlerinde liberal piyasa yapısına geçilmesi, verimlilik potansiyelinin etkin şekilde değerlendirilmesine önemli katkı sağlayacaktır.
  • ETS’ye yönelik olarak ülkemizdeki en önemli eksiklik sektörel düzeyde karbon emisyonları verisinin yeterli detayda sağlanmamış olmasıdır. Veri envanterinin bu yönde geliştirilmesi bu adımın uygulanması bakımından bir önkoşuldur.
  • İstihdamın yanı sıra düşük karbon ekonomisine geçişe hizmet edecek alternatif teknolojilere yatırımı özendiren vergi avantajları büyük fayda sağlayacaktır. Örneğin karbon salımı düşük ürün ve hizmetlerde (standart ve regülasyonlarla uyumlu) vergilerin düşürülmesi büyük önem taşıyor.
  • Bu durum, nötr vergi de dahil olmak üzere iklim değişikliğiyle mücadele amacıyla yeni bir politika aracının uygulanması söz konusu olduğunda, sektörel ve küresel rekabet gücünü ve makro ekonomi politikalarını da gözeten ve tek bir araçla sınırlı olmayan kapsamlı bir paketin kurgulanması gereğini ortaya koyuyor. 

Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next