Ford Otosan Ürün Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Burak Gökçelik Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Ford Otosan Ürün Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı

Burak Gökçelik

İnovasyonda başarı kendi kendini yönetebilen ekiplerle gelir

 

Ford Otosan Ürün Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Burak Gökçelik, Ar–Ge ve inovasyonun iç içe geçmiş süreçler olduğunu söylüyor. Şirketlerin Ar–Ge ekiplerine daha özgür biriş ortamı sağlayarak, inovasyonu şirketin geneline yayarak başarılı olabileceğini düşünen Gökçelik, otomotiv sektörünün yeni teknolojileri Ar–Ge ve inovasyonla birleştirip tüketicilerin beklentilerine hızla yanıt veren bir yapıya dönüştüğünü belirtiyor.

 

- Ar-Ge ve inovasyon günümüz iş dünyasının kilit unsurlarından biri haline geldi. Siz inovasyonu nasıl tanımlıyorsunuz, Ar-Ge ile inovasyon arasında nasıl bir bağlantı var?

Son birkaç on yılda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sosyolojik yapı ve toplum davranışları, teknoloji gelişimindeki ivmelenmeyle birlikte hızla değişiyor. Ürünleri, her alanda fazlasını ve farklısını bekleyen alabildiğine talepkar bir kitleye sunuyoruz. Dolayısıyla yeniyi üretmeyi, yeni şekilde sunmayı, yoğun reka- bet ortamında varlık sürdürebilme meselesi olarak görmek lazım. Varlığımızı gelişerek sürdürebilmemiz için inovasyonu yeni yaşam şeklimiz haline getirmemiz gerekiyor.

İnovasyonun Ar-Ge ile bağlantısına dair sorunuzun yanıtına Bill Gates’ten bir alıntı ile başlayayım: “İnovasyonun ve inovasyona erişmedeki yolun, araştırmaya kaynak sağlayıp, temel gerçekleri öğrenmek olduğuna inanıyorum.”

Ar-Ge faaliyetleri, güçlü bir Ar-Ge’nin varlığı, hem fikirleri geliştirir ve artırır hem de fikirlerin gerçeğe dönüşmesinde gidilecek yolun inşasında büyük kolaylık sağlar. Dolayısıyla ben Ar-Ge’yi inovasyon sisteminin önemli bir parçası olarak değerlendiriyorum.

- Sizce bugün dünyada Ar-Ge alanında önemli trendler nelerdir? Gelecekte bu trendlerin nasıl değişeceğini düşünüyorsunuz?

Ar-Ge alanında gözlemlediğim yönelimlerden belki de en önemlisi artık Ar-Ge’nin entegre sistemler, ekosistemler içinde gerçekleşiyor olması. Büyük-küçük tüm Ar-Ge birimlerinin dış kaynak kullanımları ve dışarıdan paydaşlarla birlikte yürüttükleri ortak proje sayıları misliyle arttı. Ar-Ge altında kullanılan risk sermayelerinin şirket büyüklüklerine göre oranı yükseldi, toplam Ar-Ge harcamalarının ciroya oranlarında da yukarı doğru hareket devam ediyor. Fikri haklar yönetim şekilleri değişti ve farklı paylaşım modelleri gelişti. Açık geliştirme ile yürütülen projeleri de daha fazla görüyoruz.

Ar-Ge çalışmalarında yan sanayi katkısının payı yükseldi ve önümüzdeki dönemde de artacak. Akademi-sanayi işbirliği giderek organik bağlara dönüşüyor. Ar-Ge merkezlerinin içinde enstitüler, üniversitelerin içinde teknoloji merkezleri sıklıkla görülür hale geldi.

Diğer taraftan artan nitelikli araştırmacı ihtiyacının karşılanmasında sorunlar var. Gerek temel bilimler gerekse mühendislik, meslek olarak popülerliğini kaybediyor. Yapılan Ar-Ge çalışmalarının niteliği de değişti. Daha fazla çok disiplinli çalışma yapılıyor. Bütçesi büyük ya da küçük bir projeye katkı veren toplam kişi sayısı ve çeşitliliği artıyor. Bu değişimler de şirketleri eldeki kaynakların ortak kullanımını öngören modellere doğru zorluyor. Açık geliştirme modellerinin yaygınlaşmasının nedenleri arasında bu yönelimler de var.

Ar–Ge’de dolaylı teşviklere de odaklanılmalı

- Türkiye’de Ar-Ge için sunulan olanakları ve teşvikleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Eklenmesi gereken teşvikler var mı?

Pek çok sektörde Ar-Ge yönelimi oluştuğunu, ekiplerin büyüdüğünü, iş birliklerinin arttığını, bunların da pozitif sonuçlar vermeye başladığını görüyoruz. Ar-Ge faaliyetlerinde bulunduğumuz seviyeye gelinebilmiş olunmasında sağlanan teşviklerin büyük rolü olduğunu düşünüyorum.

Doğrudan teşvik mekanizmaları oldukça etkin şekilde kullanılıyor. Ar- Ge merkezlerine sağlanan avantajlar, endüstri tarafından yürütülen Ar-Ge projelerine ve üniversite-sanayi işbirliklerine sağlanan destekler başarılı bir şekilde işletiliyor ve olumlu sonuçlar da getiriyor.

- Bir Ar-Ge biriminin inovatif olabilmesi için sizce sahip olması gereken nitelikler ve ihtiyaçları nelerdir?

Doğru yapılanmış bir Ar-Ge birimi, inovatif olabilmek için gerekli niteliklere belirli ölçüde sahip olur. “Doğru yapı” ifadesiyle, tüm Ar-Ge unsurlarının bütünsel olarak planlanıp işletildiği, unsurlar arasında dengenin önemle ele alındığı özel bir sistemi kastediyoruz. Farklı derecelerde de olsa bu sistemin onlarca bileşenin her biri inovatif olabilmeyi etkiliyor.

Bilgi ve fikirlerin serbestçe paylaşıldığı bir ortamın kurulması önemli. Gerek sanal gerekse fiziki ortamın bunu teşvik edecek ve destekleyecek şekilde tasarlanmasının yanı sıra araştırmacıların bilgi ve fikir paylaşımına fırsat bulabilmesi, birlikte tartışabilmesi için serbest zamanlarının da olması lazım. Elbette bu serbest zamanın iş yükünden feragat edilmesi ile değil, işleyişteki verimsizliklerin asgari düzeye indirilmesi, yalın süreçler ve otomasyonun artırılması ile sağlanması hedeflenmeli.

İnovasyon ile akademik yetkinlik düzeyi arasındaki bağlantı tartışma konusu olsa da yüksek akademik yetkinlik ve temel alanlara üst düzey hakimiyet, fikirlerin rekabetçi ve yenilikçi ürünlere taşınma- sında, inovasyonun kritik bir bölümü olan fikirlerin değerlendirilmesi sürecinde iyi fikirlerin öldürülmemesinde ve her bir fikirden çok sayıda yenilerinin türetilmesinde bence çok kritik bir unsur.

Araştırmacıların çok fazla uyarana maruz kalması da önemli. Dış dünyayla etkileşimlerini olabildiğince artırmak lazım. Bilimsel toplantılarda meslektaşları ile buluşmalarına ve müşteriyle direkt ilişki kurabilmelerine fırsat vermek fayda sağlayacaktır. Mühendisler olarak işimizde belirli, ölçülebilir, uzlaşılmış, gerçekçi ve doğru zamanlama öngörülü yani SMART hedeflerle çalışmaya alışkınız. Diğer taraftan inovatif bir Ar-Ge ekibi, hedeflerinin mekanikleştirilmemesine özen göstermeli. İnovasyonun ilk kıvılcımlarında bir miktar belirsizlik, ölçüsüzlük, hayal olabileceği unutulmamalı.

Kuralsızlık veya kaos demiyorum ama gerek çalışma ortamının düzeni konusunda gerekse iş hedeflerinin sağlanmasına yönelik yönetim baskısını olabildiğince azaltmış, bunun yerini takım uyumu ve başarısı için yüksek motivasyona sahip araştırmacılardan oluşan ekiplerin daha inovatif olabileceklerini düşünüyorum. Kendi kendini yönetebilen ekipler...

- Çalışmalarınızda üniversite, teknopark ya da benzeri kuruluşlarla işbirliği yapıyor musunuz, bu çalışmaları ne şekilde yürütüyorsunuz?

Çok sayıda şirket dışı kaynak ile işbirliğimiz var. En önde üniversiteler geliyor. İhtiyaç duyduğumuz yetkinlik ve bilgiye ulaştığımızda üniversitelerin teknoloji transfer ofisleriyle irtibata geçerek ortak projeler açıyoruz. Farklı iş modelleri kullanıyor olsak da ağırlıklı olarak hem akademiden hem de bizim araştırmacılarımızdan oluşmuş proje takımlarının olduğu kurguyu tercih ediyoruz. Bu kurguda projeler aynı zamanda karşılıklı etkileşimin ve fikir, bilgi paylaşımının sürekli sıcak tutulması fırsatını yaratıyor.

“Ar-Ge’de otomotivin ayrıştığı noktalardan biri görece uzun ürünleşme süresi. Hem çok isabetli uzun vade öngörüleri ile hem de dinamik, esneyebilen proje yönetim teknikleriyle çalışmak gerekiyor”

- Otomotivde Ar-Ge süreci nasıl yürüyor genel olarak bilgi verebilir misiniz? Diğer sektörlere göre farklılaşan ne gibi yanları var?

Otomotiv sektörü için bir genelleme yapmamayı tercih ederim. Neticede sektör aynı olsa da her şirket farklı değerlere, kültüre ve işleyişe sahip. Bunların da Ar-Ge süreçlerini farklılaştırması doğal.

Bilindiği üzere otomotivde rekabet çok yoğun ve sürekli artıyor. Teknolojiyi üreten veya ilk değerlendiren sektörler arasında otomotiv de var. Sadece kullanılan teknoloji değil, bunun nasıl hayata geçirildiği, hem maliyet ve zaman unsurları hem de müşteriye azami faydanın sunulabilmesi ve müşteri tercihinin kazanılabilmesi açılarından rekabette belirleyici oluyor.

Otomotivde yeni ama mutlaka müşteri beklentilerine cevap verebilen ürünlerin hızla devreye girmesi önemli. Zamanlama açısından bir adım önde olabilmek müşteride karşılık buluyor. Diğer taraftan müşteri beklentileri dinamik ve sürekli takip gerektiriyor. Siz belirlediğiniz ürün hedeflerine doğru görece uzun geliştirme ve devreye alma sürecinin içindeyken, beklentiler veya rakiplerinizin pozisyon- ları değişebiliyor. Ar-Ge’de otomotivin ayrıştığı noktalardan birisi görece uzun ürünleşme süresi. Dolayısıyla hem çok isabetli uzun vade öngörüleri ile hem de çok dinamik, esneyebilen proje yönetim teknikleri ile çalışmanız gerekiyor.

Sloganımız: Her yerde inovasyon

- Ford Otosan olarak inovasyona bakışınız nedir, nasıl bir yapılanmanız var?

Ford Otosan olarak, Koç Holding’in “her yerde inovasyon” sloganını benimsiyor ve tüm ürünlerimize, hizmetlerimize, süreçlerimize hatta iş modelimize bu gözle bakıyoruz. Aynı zamanda Ford Motor Company’nin “one foot in today, one foot in tomorrow” sloganıyla hareket ediyoruz. İnovasyonun kendisi kadar inovasyon için gerekli kültürel değişimi de önemsiyoruz ve çalışanlarımıza “Yaptığımız işi farklı yapabilir miyiz, farklı hangi işi yapabiliriz?” diye sormayı bir alışkanlık olarak kazandıyoruz. Sadece Ar-Ge odaklı değil, şirketin genelini kuşatan bir inovasyon süreci ile yolumuza devam ediyoruz.

Ford Otosan Ar-Ge departmanı olarak, daha fazla araştırmaya dönük, teknolojik kazanımlarla büyümeye katkı sağlayabilen, yalın süreçleri ile verimli, ileri teknoloji projelerini doğru ekosistemlerin içinde yer alarak başarıyla sonuçlandırabilen bir yapıya evrilme gayreti içindeyiz. İleri teknoloji platformlarında paydaşlarımızla birlikte ön sıralarda yer alma arzusundayız ve bu yolda kararlı bir şekilde ilerliyoruz.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next