Banka CEO'ları 2017 Öngörüleri Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Banka CEO’ları 2017’den umutlu

Türkiye’nin önde gelen altı bankasının CEO’su, 2016 ve 2017 ile ilgili düşüncelerini paylaştı. Her açıdan zor biryıl olan 2016’nın bu kadar soruna karşın iyi denilebilecek bir performansla kapatılacağını belirten bankacılar, belirsizlikler sürse de gelecek yılın, hem ülke ekonomisi hem bankacılık hem de reel sektör açısından ‘daha iyi’ olacağını düşünüyor.

Capital ve Ekonomist dergilerinin öncülüğünde düzenlenen “CEO Club Bankacılar Zirvesi” adlı toplantıda, Türkiye’nin önde gelen bankaları bu yılı değerlendirerek 2017 yılı hakkındaki öngörülerini paylaştı.

Yapı Kredi Bankası CEO’su Faik Açıkalın’ın moderatörlüğünde gerçekleşen “CEO Club Bankacılar Zirvesi”ne Türk Ekonomi Bankası CEO’su Ümit Leblebici, Türkiye Bankalar Birlği Başkanı ve Ziraat Bankası CEO’su Hüseyin Aydın, Citibank CEO’su Serra Akçaoğlu, Şekerbank CEO’su Servet Taze ve Garanti Bankası CEO’su Fuat Erbil konuşmacı olarak katıldı. Dönüşen iş yapış şekilleri ve finansal yapıların tartışıldığı zirvede, Türk bankacılığının bugünü, 2017 yılı beklentileri ele alındı. CEO’larının görüş ve beklentileri şöyle:

 

“Tanrı seni ilginç zamanlarda yaşatsın”

Yapı Kredi Bankası CEO’su Faik Açıkalın

Konuşmasına bir Çin atasözü olan “Tanrı seni ilginç zamanlarda yaşatsın” cümlesiyle başlayan Faik Açıkalın, 2016’nın hem dünya hem de Türkiye açısından karmaşık bir yıl olduğunu söyledi. Buna karşın kısa sürede morallerin toparlandığını belirten Açıkalın, “Ve yolumuza devam ettik. Bu da makro sağlamlığın ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi” dedi.

 

 

 


Tüketimin teşvik edilmesi gerekiyor

Garanti Bankası CEO’su Fuat Erbil

“Açık söylemek gerekirse, 2016 yılı zor bir yıl oldu. Yıl global tehditlerle başladı, Çin’de başlayan düşük büyüme trendi, Fed ile ilgili beklentiler yıl boyu sürdü. Bunun yanı sıra Türkiye’nin de kendine has sorunlar oldu. Bunları alt alta koyduğumuzda iyi bir süreç yaşamadığımızı söyleyebiliriz. Ancak Türkiye ekonomisinin kendini bu sorunlardan izole etmesi hayatımızı kolaylaştırdı.

Bankacılık açısından değerlendirirsek kredi büyümesi istediğimiz kadar olmadı. Sektörde dokuz ayda yüzde 8 büyüdük. Geçen
yıl bu oran, yüzde 13’tü. Kredi büyümesi göreceli anlamda zayıf kaldı. Tüketici kredilerine baktığımızda reel anlamda küçüldü diyebiliriz. Yatırımla ilgili kredilerdeki zayıflık da dikkat çekti. Buna karşın mevduat, uzun zamandan beri ilk defa bu yıl kredilere nazaran daha hızlı büyüdü. Aktif kalitesinde ise çok tedirgin edecek durumda değiliz ama bir bozulmaya da hepimiz şahidiz.

Önümüzdeki dönem için talepte bir canlanmaya ihtiyaç olduğu ortada. Kanun yapıcının, regülatörün tüketimin tüketici tarafında, şirketlerin teşvik tarafında biraz cesaretlendirmesi lazım.”

 

 

Bankalar kârlarıyla ilgili sorun yaşayabilir

Ziraat Bankası CEO’su Hüseyin Aydın

“2008 yılından sonra, tüm yılların birbirine benzer şekilde geçtiğini görüyoruz. Türkiye bu kadar zor koşullardan geçmesine rağmen teknoloji, kriz yönetimi gibi alanlarda kendini ispatladı. Bankacılıkta aktif ve pasif büyüme birbirini dengeledi. Çok tartışılan bir konu var, bankaların kredi verme iştahında zayıflama olduğu söylendi. Oysa kredi talebinde de zayıflık var. Bankalar öz kaynaklarını güçlendirmek için para kazanmak zorunda, marjlar daha iyi ama kredi talebi böyle devam ederse Türk bankacılık sisteminin kârlılıkla ilgili sorunları olabilir.

Topladığımız mevduatı tamamen krediye dönüştüremiyoruz. Yasal kesintiler var. Makroekonomiyi yönetenler kredi büyümesi istemiyorlarsa yasal kesintilerin miktarını ayarlayabiliyorlar. Zorunlu karşılıklarla, risk ağırlıkları ile bizi terbiye edebiliyorlar. Türkiye’deki yasal kesintiler ve operasyonel giderler dikkate alındığında yüzde 8’den topladığımız mevduatı yüzde 16’dan satmamız gerektiği matematiğiyle karşı karşıyayız. Bu faiz oranlarıyla bankaların ortalama özkaynak kârlılığı yüzde 12. Sermaye gücü ile özkaynak getirisinin bu kadar sınırlı olduğu sektör bankacılık sektörü. Benim patronum 40 milyar lira özkaynağı Ziraat’e vermeyip başka yerde değerlendirse bu özkaynağın daha üstünde gelir elde eder.”

 

GSMH’dan daha çok pay almalıyız

Citibank CEO’su Serra Akçaoğlu

“Zor bir yıl olmasına rağmen yapılan yatırımları güçlülük göstergesi olarak değerlendirmeliyiz. Banka yöneticilerinin değişik dönemlerde riskleri yönetmiş olmasının verdiği deneyimle sektör iyi bir yere taşındı. Bütün bunlara bakarak 2016 gayet başarılıydı diyebiliriz. Türkiye, 2016’da dünyada büyüyen ülkeler arasında yer aldı. Hindistan, Çin, Endonezya ve biz. Bütün dünyadaki ülkelerde Türkiye büyümede dördüncü. Bu çok büyük bir avantaj. Önümüzdeki dönemde ülke olarak dünyanın gayri safi milli hasılasından çok daha fazla pay almamız lazım.

Bankacılık sektörü ülkenin ekonomisinin çok önemli bir parçası. Dolayısıyla Türkiye ile birlikte düşünürsek genel olarak 2017’yi ülkemiz açısından eğer doğru değerlendirirsek büyük bir fırsata dönüştürebiliriz. Bu dönemde de kuvvetli bir bankacılık sektörü ile 2017’ye girmek bizi dünyadan çok ciddi ayrıştırabilecek bir unsur.”

 

2017 daha iyi olacak

Şekerbank CEO’su Servet Taze

“Ekonominin iyi gittiğiyle ilgili söylemlere katılmamak mümkün değil. Entegre olduğumuz dünyadan bağımsız hareket etmiyoruz. Geçen yıllara baktığımızda 10-12 ciddi kriz yönettik. Fed hayatımızdaydı, Rusya krizi ihracat ve turizmi etkiledi. Terör
ve hain darbe girişimi yaşadığımız başlıca olumsuzluklardı. Ama tüm bunlara karşın revize edilmiş yüzde 3.4 büyümeden söz edebiliyoruz. Mali disiplin ortada. Son çeyrekte rahatlama yaşayacağımız bir 2016 var.”

Dünyada olacakların bize artıları ve eksileri var ama 2017’nin 2016’dan daha iyi olacağına inanıyorum. Çünkü gündemimizde, hayatımızda olan konularla ilgili ciddi mesafeler alındı ve büyük kısmında sona gelindi. Ekonomideki iyiye gidişler, disiplindeki sıkı duruşun devam edecek. Bankalarda da ekonomiye paralel, hatta ondan daha yüksek büyüme oranlarına sahip olacak.”



Önlemlerin meyvesini 2017’de alacağız

TEB CEO’su Ümit Leblebici

“Bir süredir var olan belirsizlikler devam ediyor. Örneğin global ekonomide negatif faiz küçülmeyi etkiliyor, bunun yarattığı sorunlar aşılabilmiş değil. Sadece içeride yaşanılanlar değil, etrafımızdaki olaylar da bizi etkiliyor. Peki bu işten nasıl çıkacağız? Kötümser olmaya gerek yok hala büyüme potansiyeli olan bir ülkeyiz. Hem dışarda hem içerde büyüyebiliriz. İçerde reel sektörü destekleyerek büyümemiz gerekiyor. ABD bunu kriz sonrasında iyi yaptı, benzerini biz de yapıyoruz ama farkında değiliz. Örneğin bazı şirketlerde ekonomiden kaynaklanan sorunlar yaşandı ve hemen önlemler alındı. 2017’nin ikinci yarısından itibaren bunların sonuçlarını alacağımızı düşünüyorum. Bankacılık sektöründe hala kredi kanalları açık, kredi verme iştahı var. Yatırım ortamı için zaten konuşulanlar, yapılması gerekenler belli. Bunlar yavaş yavaş hayata geçiriliyor, Orta Vadeli Plan’ın da sağlayacağı hareketle daha olumlu bir havaya gireceğimizi söyleyebilirim.”


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next