Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

“Bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü 2023’te 160 milyar dolar büyüklüğe ulaşacak”

Bilgi ve iletişim teknolojileri eğitimden sağlığa, turizmden sanayiye, otomotivden ulaşıma hemen her sektörde yoğun olarak kullanılmaya başladı. Türkiye’nin dijital dönüşümün önemli aşamalarından olan 4.5G’ye geçiş sürecini başarıyla yöneten Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), fiber altyapıların ve genişbant hizmetlerinin yaygınlaşmasına yönelik çalışmalarına hiç durmadan devam ediyor. (BTK) Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan, 2023 yılında BİT sektörünün GSYİH içindeki payını %8’e ve 160 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştıracak çalışmaları ve planlarını paylaştı.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun amacı, görev, sorumluluk ve uzmanlık alanları konusunda bilgi verebilir misiniz?

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), bilgi teknolojileri, iletişim ve telekomünikasyon sektörüne ve son düzenleme ile posta sektörüne özel düzenleyici, denetleyici, yetkilendirici faaliyetleri yürüten ve sektördeki işletmeciler arasında gerekli durumlarda uzlaştırma kararları alan bir resmi otoritedir. Kurumumuzun sorumluluk alanı, ilgili olduğumuz sektör çok geniş alanlarda hizmet verdiği ve dolaylı olarak birçok sektörü de etkilediği için, ekosistemi çok geniş olan bir alandır. Bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü kendisi başlı başına bir sektör olmanın yanı sıra, başka birçok alana da altyapı sağlayan bir sektördür. Bu gün artık kritik altyapılar dediğimiz, elektrik, su, bankacılık, savunma gibi alanlarda altyapılar bilgi ve iletişim teknolojileri ile doğrudan ilişkilidir. Eğitimden sağlığa, turizmden sanayiye, otomotiv sektöründen ulaşıma ve akla gelebilecek her sektörde, özellikle son yıllarda, otomotiv sektöründe de bilgi ve iletişim teknolojileri yoğun olarak kullanılmaya başlamıştır. Diğer taraftan, akıllı binalar, akıllı şehirler, akıllı ulaşım gibi pek çok konuda bilgi ve iletişim teknolojileri kullanımı ağırlık kazandı. Bu anlamda Kurumumuzun düzenleyici otoritesi olduğu elektronik haberleşme sektörünü tek başına bir sektör olarak değil, aynı zamanda diğer sektörleri de etkileyen, bu sektörlerde verimliliğin anahtarı konumuna gelen önemli bir sektör haline gelmiştir.

“5G ile ilgili çalışmalara başladık”

Kurumunuzun son dönemdeki çalışmalarıyla kısa ve orta vadede gerçekleştirmeyi düşündüğünüz projeler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Kurumumuzun yüksek hızlı mobil internet erişimine imkan veren 4.5G yetkilendirme faaliyeti ve 4.5G’nin hizmete başlaması ile ilgili süreci yönetmesi son dönemlerdeki önemli çalışmalarımızdan biridir. Kurumumuz bir taraftan yeni teknolojilerin, yeni hizmetlerin getirilmesi konusunda çalışma yaparken, aynı zamanda tüketicilerin de bu hizmetleri kullanırken hak ve menfaatlerinin korunması için düzenlemeler gerçekleştirilmektedir. BTK olarak, mobil hizmetlerde bir sonraki aşama olan 5G ile ilgili çalışmalara da başlamış bulunuyoruz. Özellikle, yerli üretim konusunda gelişme sağlanmasını çok önemsiyoruz. 4.5G’de de kullanılacak olan yazılım ve donanımda yerlilik payının artırılması konusunda, yetkilendirmenin başından itibaren gerekli düzenlemeleri yaptık. Bunu kurallarına uygun şekilde takip edeceğiz. Çünkü yetkilendirme yapmakla iş bitmiyor, bunun vatandaşlarımıza ve ülke ekonomisine yapacağı katkıyı yükseltme konusunda çalışmalarımız devam edecek. Diğer yandan fiber altyapıların ve genişbant hizmetlerin yaygınlaşmasına yönelik önümüzdeki dönemde atılacak/atılması gereken adımları da belirlemeye çalışıyoruz. Bu adımların ve sorumlu kurum ve kuruluşların belirlendiği Ulusal Genişbant Stratejisi ve Eylem Planı dokümanının hazırlanması çalışmaları Bakanlığımız ile koordineli olarak yürütülmekte ve bu yıl içerisinde tamamlanması planlanmaktadır.

Türkiye’nin bilgi ve iletişim teknolojilerine ilişkin 2023 Stratejik Vizyonunda yer alan hedefleri nelerdir?

Türkiye bilgi ve iletişim teknolojilerine (BİT) ilişkin 2023 vizyonunu çok iyi belirlemiştir. Abone sayılarının ve penetrasyon oranlarının artırılması, yeni nesil teknolojilerin ve hizmetlerin hayata geçirilmesi, kişisel verilerin illegal ve kötü amaçlı kullanımını önleyecek düzenlemelerin geliştirilmesi gibi konularda bu hedeflerinin bir kısmına şimdiden ulaşmıştır. Ar-Ge, inovasyon ve girişimcilik kültürünün bireylere erken yaşlarda kazandırılması, Ar-Ge ve teknolojik gelişim faaliyetlerinin ülke geneline yayılması, Ar-Ge’nin Gayri Safi Yurt İçi Hâsılası (GSYİH) içindeki payının artırılması, Ar-Ge’ye ayrılan kaynakların en az yarısının BİT alanına yönlendirilmesi, yazılım sektörünün öncelikli alan olarak belirlenmesi ve toplam ihracatta yazılım sektörü payının %2’ye çıkarılması gibi hedefler konusunda çalışmalar devam etmektedir.

2023 yılında ekonomimiz için son derece önemli olan BİT sektörünün GSYİH içinde payının %8 oranına ve 160 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşması hedeflenmektedir.  Bu da Türkiye’nin genel ekonomik büyümesinin üzerinde bir oranda büyüyen, BİT sektörümüzün önümüzdeki süreçte mevcut büyüme hızının daha fazla artarak devam etmesini gerektirmektedir.

Yalnızca sektörün kendisinin büyümesi yeterli değil elbette. BİT’i yoğun olarak kullanan sektörlerde verimlilik ve yenilikçilikle yaratılacak artış, BİT sektörünün ekonomi içindeki payının artışı ile doğru orantılı olarak ülke ekonomisini de büyütmektedir. Yapılan araştırmalar, Türkiye’de BİT sektörünün 1 birim büyümesinin toplam ekonomiye 1,8 birimlik büyüme katkısında bulunacağını göstermektedir. Bu doğrultuda Türkiye’de BİT sektörünün, 2023 yılında hedeflenen bu büyüklüğe ulaşabilmek için, mevcut olan özellikle donanım alanında ithalata dayalı altyapısı ve kullanım miktarına bağlı olarak büyüme temelli yapısının değişmesi, yerli üretimi artırıcı yönde yapısal dönüşümün gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Türkiye BİT pazarı bir yandan alt yapılarda yerli çözümleri geliştirip üretirken, diğer yandan getirilen yeni nesil teknolojileri daha çok boş zaman değerlendirme ve sosyal medya kullanımı temelli kullanım alışkanlıklarından üretim ve verimliliği arttıracak kullanıma geçerek gelişmelidir.

Türkiye’nin sadece iç pazarını geliştirmesi yetmez, dış pazarların da talep ve ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bölgesel bir güç haline gelmesi; bulunduğu coğrafya ve sahip olduğu genç nüfusun avantajlarını da iyi kullanarak diğer ülkelerin BİT ürün ve hizmet ihtiyacına cevap verebilir bir konuma ulaşması gerekmektedir.

“Yapılan araştırmalar, Türkiye’de BİT sektörünün 1 birim büyümesinin toplam ekonomiye 1,8 birimlik büyüme katkısında bulunacağını göstermektedir.”

“BİT’deki gelişmeler verimliği ve rekabetçiliği artırıyor, maliyetleri düşürüyor”

Bilgi ve iletişim teknolojileri sürdürülebilir büyüme ve kalkınmada nasıl bir rol oynuyor?

Teknolojik gelişimler, herhangi bir alandaki bilgi birikiminin artırılması ve üretime dönüştürülmesi ile sağlanmaktadır. Sanayi alanında bugüne kadar mekanik, elektrik, elektronik ve bilgi teknolojileri sayesinde ciddi dönüşüm yaşanmış olup günümüzde bunun bir sonraki aşaması olarak görülen ve daha çok sayısal teknolojilerin ve internetin tetiklediği “4’üncü Sanayi Devrimi” veya “Sanayi 4.0” kavramından bahsedilmektedir. Dolayısıyla bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler sanayi alanında doğrudan girdi olarak kullanılarak üretimde verimliği ve rekabetçiliği artırmakta ve bu yolla büyüme ve kalkınmaya önemli bir katkı sağlamaktadır. Örneğin “nesnelerin interneti” olarak tabir edilen makinaların insanlarla veya kendi aralarında veri iletmesi gibi teknolojide ve pazarlarda yaşanan gelişmeler, üreticilere büyük kolaylıklar sağlamakta, maliyetlerin düşmesine de zemin hazırlamaktadır.

Bu anlamda Türkiye’nin bilgi toplumuna dönüşüm süreci devam etmektedir. Zira sayısal toplum hem bireyler için hem de iş hayatı için başka bir deyişle tüm toplum için yeni olanaklar ve kolaylıklar sağlamaktadır. Bu itibarla sayısal dönüşümün sağlanması pek çok konuda aynı zamanda çalışma sürdürülmesini gerektirmektedir. Diğer yandan yerli içeriğin artırılması, yerli yüksek teknolojili üretimlerin artırılması çok önem taşımaktadır.

BİT açısından son yıllardaki yerli üretime yönelişler sayılmazsa tam anlamıyla bir ithalatçı pazar konumunda olan Türkiye’nin BİT ürünleri ihracatı, toplam ihracatın çok küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Türkiye BİT ürünleri ihracatının payı, OECD ülkeleri ihracatının toplam ihracattaki ortalama payının altında bir orana sahiptir. Sürdürülebilir kalkınma için sanayi alanında bilgi ve iletişim teknolojilerinin daha etkin kullanılması ve bu yolla yerli üretimin ve diğer ülkelere ihracatın da artırılması gerekmektedir. Bu noktada, bilgi teknolojilerine yapılan yatırımların aslında diğer sektörleri de doğrudan etkilediğini bilimsel çalışmalar da ortaya koymaktadır.

Genişbant kullanıcı sayısının artmasıyla birlikte sektörde yeni iş imkânları ortaya çıkmaktadır. Bu konuda yapılan bir çalışmada her ilave 1.000 genişbant kullanıcısının yaklaşık 80 yeni işin ortaya çıkmasını sağladığı görülmüştür. OECD verilerine göre genişbant penetrasyonunda meydana gelen %10’luk artış ülkelerin GSYİH üzerinde %1-2 oranında artış sağlamaktadır. Bu örnekler çoğaltılabilir. Ancak, şunu net olarak görmemiz gerekiyor: Bilgi ve iletişim teknolojilerini ve bilgiyi etkin kullanan şirketler ve ülkeler, ekonomik büyümelerinin yanı sıra uluslararası alanda da rekabet avantajı elde etmektedir.

Sürdürülebilir kalkınma için sanayi alanında bilgi ve iletişim teknolojilerinin daha etkin kullanılması ve bu yolla yerli üretimin ve diğer ülkelere ihracatın da artırılması gerekmektedir.

 “4.5G Türkiye’nin büyümesine doğrudan katkı sunacak”

4.5G Teknolojisinin kullanımı hakkındaki son verileri ve sunduğu avantajlar hakkında bilgi verir misiniz? Türkiye mobil iletişim teknolojilerinde dünya ile karşılaştırıldığında nasıl bir konumda bulunuyor?

Halen özellikle mobil hizmetlerin tüm ülke çapına ulaştırılması anlamında ülkemiz diğer ülkelere çok iyi bir noktadadır. 2003 yılında yaklaşık %40 olan mobil penetrasyon oranı 2016 yılı Mart ayında %95’e yaklaşmıştır. 4.5G teknolojisi 1 Nisan itibarıyla kullanılmaya başlanmış olup daha bir ay dolmadan, 25 gün içerisinde 8.5 milyon vatandaşımız bu hizmetlerden aktif olarak yararlanmış ve bu rakam her geçen gün artmaya devam etmektedir. 4.5G ile birlikte, işletmecilerin sahip oldukları frekansın üç kat artmasıyla birlikte mobil internet hızı, hem veri indirme hem de veri gönderme yönünde en az 10 kat artmaktadır. Yalnızca hız artmıyor, veri paketlerindeki gecikme de azalmakta, bu sayede hem çağrı kurulumu daha hızlı yapılmakta hem de daha net video görüşmeleri sağlanabilmektedir. İşletmecilere tahsis edilen yeni frekans bantlarıyla kapsama alanından kaynaklanan sorunların da azalacağı tahmin edilmektedir. Artık yalnızca, insanlararası haberleşme değil, nesnelerin de internet üzerinden birbiriyle haberleşmesi söz konusu olduğu için 4.5G’nin sağlayacağı yüksek hız ve kesintisiz bağlantı makineler arası iletişim (M2M), nesnelerin interneti (IoT), bulut bilişim, internet protokolü ile TV, akıllı şehirler, uzaktan kontrol edilecek robot teknolojisinin tele ameliyatlarda kullanımı gibi sayısal dönüşümün önemli kademelerinde de katkı sağlayacak.

Ayrıca doğal afet durumlarında yetkililer arasında koordinasyon sağlanması ve iletişimin kesintisiz sürmesi 4.5G ile daha kolay sağlanabilecek. Mobil sağlık uygulamalarının yaygınlaşması toplumsal sağlığın iyileşmesine katkı sağlarken bu da hastanelerin fiziksel yükünü azaltacak. e-Eğitimden m-Eğitime (mobil eğitime) geçilecektir. Uzaktan eğitim imkânları çoğalacak, sanal okullar ve kütüphaneler eğitim kalitemizi artıracak. Basın alanındaki yoğun ve etkili önemli kullanımına tüm basın mensuplarımız yakından tanık oluyor. Aslında süreç 3G teknolojileri ile başlamıştı, şimdi 4.5G ve ileri teknolojilerle her vatandaşımız herhangi bir haberi veya bilgiyi anında paylaşabilmekte, haber merkezlerine iletebilmekte, bu teknolojiler sayesinde canlı yayın araçlarına dahi ihtiyacın gün geçtikçe azalacağını söyleyebiliriz. Dolayısıyla, 4.5G’nin sağlayacağı genişbant olanaklarının 2023 hedeflerine doğru Türkiye’nin büyümesine doğrudan katkısı olacak.

“Türkiye, siber güvenlikte en erken önlem alan ülkeler arasında”

Nesnelerin interneti ile birlikte iletişimde verilerin güvenliği daha çok önem kazanıyor, “siber güvenlik” kavramından söz edilmeye başlandı. Siber Güvenlik hakkında bilgi verebilir misiniz?

Günümüzde ülkelerin güvenliğinde siber tehdit,  nükleer saldırı tehdidinden sonra en çok zarar verebilecek tehdit olarak görülmektedir. Siber güvenlik konusunda, Türkiye en erken önlem alan ülkeler arasındadır. Siber tehditler ülkelere hem maddi hem de manevi zararlar vermektedir.

Dünya çapında siber suçların maliyeti yüzlerce milyar dolarlık rakamlarla ifade ediliyor. Bir araştırmaya göre, bu rakam 385 milyar dolar olarak, başka bir araştırma 500 milyar dolar olarak ortaya koyuyor, 2020 yılında dünya ekonomisine olan zararın 3 trilyon doları bulacağı tahmin ediliyor.

Bu zararları önlemek, siber saldırılara karşı koymak, siber güvenlik farkındalığı oluşturmak ve siber ortamdaki güvenliği sağlamak amacıyla 2012 yılından bu yana önemli çalışmalar yapıldı. Siber Güvenlik Kurulu kuruldu ve bugüne kadar 4 kez toplandı. Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve 2013-2014 Eylem Plan kabul edildi ve uygulandı, Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve 2016-2019 Eylem Planı kabul edildi ve uygulamaya başlandı. BTK bünyesinde Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM), kritik sektörlerin düzenleyici ve denetleyici kurumları bünyesinde Sektörel SOME’ler, kamu kurum ve kuruluşlarının ve özel sektör firmalarının bünyesinde Kurumsal SOME’ler kuruldu. Üç ulusal ve bir uluslararası olmak üzere siber güvenlik tatbikatları gerçekleştirdik. Bütün bu çalışmalarımızın ulusal siber güvenlik seviyemizin yukarılara çıkmasına önemli katkılar sağladığına inanıyoruz. Aynı zamanda, tüm bilişim hizmetlerinin üzerinden gerçekleştirildiği elektronik haberleşme altyapılarını işleten operatörlere yönelik siber güvenlik alanındaki düzenleme ve denetleme faaliyetlerimiz devam etmektedir.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 24 Mart 2016’da yürürlüğe girdi. Bu kanunla ilgili düzenlemelerde ne gibi yenilikler yapıldı, düzenlemeler ticari hayata nasıl yansıyacak?

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uzun süredir beklenilen bir düzenleme idi. Öncelikle, kişisel verinin ne olduğu konusunda yasal bir tanım getirilmiş oldu.  Kanuna göre, “kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi” kişisel veridir. Bilgi ve iletişim teknolojileri, e-devlet, e-ticaret, bireysel kullanım, şirketlerin ve kamunun kullanımı gibi her alana yaygınlaşmıştır. Dolayısıyla, kişilerin elektronik ortamda iş ve işlem yaparlarken kişisel verileri kullanmaktadırlar ve bu verilerin güvenliğinin sağlanması büyük önem taşımaktadır. Kanuna göre bazı istisnalar dışında, kişinin açık rızası olmaksızın, kişisel veriler işlenemeyecek; üçüncü kişilere ve yurt dışına aktarılamayacak. İnternetin ticari işlemlerde kullanımının bu kanuni düzenlemeden sonra daha da artacağını öngörebiliriz. Her ne kadar, e-ticaret ülkemizde de hızla artsa da, güvenilirlik konusunda karşılaşılabilecek sorunlar bu düzenlemelerle bertaraf edilmiş oluyor. Kanuna göre bir de idari ve mali özerklik taşıyan Kişisel Verileri Koruma Kurumu kuruldu. Bu Kurumun kurulup faaliyetine başlamasından sonra, kişisel verilerin korunması noktasında bir muhatap belirlenmiş oldu. Tüm bireylerin ve tüzel kişiliklerin, elektronik ortamda kendi güvenliklerini sağlayacak bilinçte olmaları önemlidir. Kendi inisiyatifleri dışında gelişecek olaylarda da bir muhataplarının olması önemli bir gelişmedir.

4.5G’nin sağlayacağı yüksek hız ve kesintisiz bağlantı makineler arası iletişim (M2M), nesnelerin interneti (IoT), bulut bilişim, internet protokolü ile TV, akıllı şehirler, uzaktan kontrol edilecek robot teknolojisinin tele ameliyatlarda kullanımı gibi sayısal dönüşümün önemli kademelerinde de katkı sağlayacak.

BTK’nın otomotiv sektörüne ve tüketicilere yansıyacak yeni çalışmaları var ise okuyucularımızla paylaşır mısınız?

Aslında daha önce de ifade ettiğim gibi, elektronik haberleşme altyapısının geliştirilmesine yönelik çalışmalarımız doğrudan tüketicileri ve diğer sektörleri etkilemektedir. Örneğin, 2015 yılında daha çok mevzuatın hazırlanmasına, ihalenin yapılmasına yönelik çalışmalarını yaptığımız 4.5G hizmeti 1 Nisan 2016 tarihinde ülkemizde tüketicilerimizin hizmetine sunuldu. Ancak bunu sadece tüketicilere sunulan bir hizmet olarak görmemiz gerekiyor. Tüm endüstriye sunulan bir hizmet bu. Otomotiv sektöründe, navigasyon, araç izleme, telematik uygulamaları gibi bir çok uygulamada mobil genişbant hizmetlerinden yararlanabiliyoruz ve bu daha da gelişmeye devam edecek.

Yüksek Planlama Kurulunca 2014 yılının Ağustos ayında Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemleri Strateji Belgesi (2014-2023) ve Eki Eylem Planı (2014-2016) kabul edilmiş olup bu kapsamda Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı başta olmak üzere Kurumumuz da dahil ilgili kurumlar tarafından çalışmalar yürütülmektedir. Bu çerçevede Kurumumuzun 2016 yılı iş planında, Kısa Mesafe Erişimli Telsiz (KET) Cihazları Hakkında Yönetmelik’in güncellenmesi çalışmasına yer verdik. Söz konusu Yönetmelik’te otomatik para toplama, park yeri düzenleme ve park yeri ücretlendirme, trafik bilgi aktarımı ve acil uyarı sistemleri, trafik kontrol ve trafik öncelikleri gibi karayolları taşımacılığı ve ulaşımda yol emniyeti, kaza sayılarının azaltılması, ulaşım verimliliği ve çevresel kalitenin geliştirilmesi amacıyla akıllı taşımacılık sistemlerinde kullanılan telsiz cihaz ve sistemlerine ilişkin düzenlemeler yer alacaktır. İlgili düzenlemeye ilişkin kamuoyu görüşüne çıkılacaktır.

Diğer yandan ulaşım alanında M2M teknolojisinin kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Kurumumuz tarafından M2M uygulamaları ve hizmetlerinin teşvik edilmesine yönelik çalışmalar sürmekte olup ilerleyen dönemde M2M’in kullanımının artmasıyla otomotiv, taşıt, sensör ve bu türdeki makinelere takılan SIM kart aracılığıyla süreçlerin uzaktan izlenmesi ve takip edilmesi mümkün olabilecek ve SIM kart takılarak akıllı hale gelen makineler verimliliği artıracaktır.

“Otomotiv nitelikli eleman yetiştirmeye yönelmeli”      

Sektörümüze vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Nüfusunun yarısından fazlası 30 yaşın altında olan ülkemizde bu genç nüfus avantajı kaybedilmeden sektörümüz için nitelikli eleman yetiştirilmesi yoluna gidilmelidir. Genç nüfusuna rağmen sektörün ihtiyacını karşılayacak nitelikli çalışan sayısının sınırlı olması ve sadece İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerimizde yoğunlaşmış bulunması sektörümüzün ana sorunlarından biridir. Özellikle yazılımcı ve ara eleman ihtiyacı bulunmaktadır.

Özellikle, otomotiv sanayinde de bilgi ve iletişim teknolojilerinin yoğun kullanılmaya başlanması ile bu ihtiyaç daha da artacaktır. Üniversite ve sanayi işbirliğiyle sektörün ihtiyaçlarını giderici eğitim planlarının oluşturulması ve müfredat içerisinde pratik ve güncel içeriklerin ön plana çıkarılması gerekmektedir. Aksi takdirde, yurt dışına bağımlılığın azalması çok zor görünmektedir. Otomotiv sektörünün de bu hususa önem vereceğini düşünüyorum.


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next