Autocar Genel Yayın Yönetmeni Doğan Kabak Ana Sayfa > Seçtiğiniz Site Kısmı > 

Çok mu havalıyız?

Otomobil yazarlarının 50 Cent’inkine benzer bir hayatı var sanılır ama gerçekler hiç de öyle dışarıdan göründüğü gibi değil.

ODD Dergi’den yazı yazmam için teklif geldiğinde, “bilgisayarın başına geçtiğimde nasıl olsa aklıma bir şeyler gelir” diyerek ne yazacağımı hiç düşünmemiştim. ODD yetkilisi, diğer arkadaşlarımın yazdığı yazıları da bir linkle yollamıştı. Bilgisayarı açtım, linke tıkladım ve biraz keyfim kaçtı. Her şeyi yazmışlardı; teknolojiler, tarihçe, pazarlama stratejileri, kriz yönetimi hatta eski lansmanları bile. O zaman bana yazacak fazla alternatif bırakmadıkları için ben de “bizi” yazayım... Hatta kendimden başlayayım. Mesela benim instagram hesabıma baksanız 50 Cent’inki gibi bir hayatım var sanırsınız. Tabii ki Los Angeles’da Hooters çalışanlarıyla fotoğraf paylaştıktan sonra Garipçe Köyü’nde otomobil yıkadığım karelerden paylaşmak içimden gelmiyor. Şimdi gelin, bakalım ne kadar havalıymışız?

Yine mi İngiltere’desin?

Biz, yani otomobil basını... Çoğu insanın, hatta farklı mecralarda çalışan meslektaşlarımızın bile imrenerek baktığı bir iş yapıyoruz. Son model otomobiller, dünyanın farklı yerlerine geziler, test sürüşleri...

İşin aslı yazının girişinden anlayacağınız gibi pek de öyle değil. Mesela, test için aldığınız 400 beygirin üzerinde bir otomobili İstanbul’un bir ucuna teslim ettikten sonra metrobüsle geri dönebiliyoruz. İşin bir de psikolojik boyutu var tabii ki. Acaba “ne kadar daha çalışsam böyle bir otomobile sahip olabilirim”den, “saçmalama, hadi ofise dönüp yazılarını bitirmen gerek” ile sonlanan duygu çalkantıları...

Gezilerde de dünyanın en iyi otellerinde kalıyoruz ama yan gelip yatmıyoruz. Konunun bu bölümü için diyaloglar şöyle gerçekleşiyor; “Yine mi İngiltere’ye gidiyorsun? Bak bu sefer o meşhur cupcake’lerden getir, unutma!”. Tamam da ben İngiltere’de cupcake satılan bir yerin 50 kilometre bile yakınından geçmiyorum ki... Çoğu zaman virajlarla dolu dağ yollarında kilometrelerce otomobil kullanıyorum (bundan hiç şikayetçi değilim). Sonra o muhteşem otele gidip, kendimi yatağa zor atıyorum. 

Gerekli ekipmanlar; güneş gözlüğü ve su geçirmeyen bot

Ülkemize döndüğümüzde ise otomobil dergileri adına en büyük sıkıntı; fotoğraf çekimi için yer bulmak. Eskiden bu kadar kafamıza taktığımız bir şey değildi fakat artık özellikle İstanbul’da çekime çıkmadan önce günlerce konuşmamız gerekiyor. Üç ay önce çekim yaptığımız bir yere tekrar gittiğimizde yeni bir inşaat yükselmeye başlamış oluyor. Ya da çekim yaptığımız çoğu özel arazi artık bize fatura kesmek istiyor.

Bunun yanında çoğu otomobil dergicisinin su geçirmeyen botları, kalın montları ve güneşten korunmak için şapka ve gözlükleri vardır. Kışın çekim için yağmurun altında kalabilir ya da Temmuz sıcağında saatlerinizi pistte geçirebilirsiniz.

Çok yakındım, farkındayım. Ne olursa olsun bu iş bir tutku ve ben bu işi yapmaya devam edeceğim. Bunlar tabii ki çok büyük sorunlar değil ama bu, dışarıdan göründüğü gibi de bir iş değil!


Lütfen Tüm Üyelerimiz için Tıklayınız >




prev
next